
"Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz"
"Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz." (Hicr/9)
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ ﴿٩﴾
"Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz." (Hicr/9)
Evet zikir kitaptır, Kur’andır, zikir peygamberdir, zikir Allah’ın kitabı ve peygamberiyle yeryüzünde kullarından istemiş olduğu hayat tarzıdır. Ve kesinlikle bilesiniz ki bu dini koruyacak olan da Allah’tır. Kıyâmete kadar bu dini, bu kitabı bu peygamber yolunu koruyacak ve insanları bu kitap ve bu peygamber bilgisiyle şereflendirecektir.
Gerçekten bu insanlık için en büyük bir lütuftur. Tüm dünya bu kitaba, bu dine ve bu peygambere düşman kesilse, bu dini, bu kitabı ve peygamberi ortadan kaldırmaya, saptırmaya, tahrif etmeye soyunsa kimsenin asla buna gücü yetmeyecektir. Allah bu dini, bu kitabı kıyâmete kadar korumayı üzerine almıştır. Kimse bu kitabın bir tek harfini bile ortadan kaldıramayacak, değiştiremeyecektir. Kıyâmete kadar bu Kur’an ve bu Kur’an’ın pratiği olan Rasulullah efendimizin Sünneti, örnek hayatı dimdik ayakta duracaktır.
BASAİRUL KUR’AN
Şu halde onlar için hayırlı olan Kur’an’a yönelmeleridir. Kalıcı olan, korunan, dağılmayan ve değişmeyen O’dur çünkü. Kur’an’a batılın bulaşmış olması, tahrif edilmesi mümkün değildir. Kur’an onları Allah’ın gözetimi ve koruması altında gerçeğe yöneltecektir, eğer gerçeği istiyorlarsa:.
Hiç kuşkusuz bu kitap önceleri, çeşitli çekişmelerin ortaya çıktığı, fitnenin yaygınlaştığı, olayların peşpeşe geliştiği dönemler yaşadı. O dönemlerde her grup, Kur’an’dan ve Hz. Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- sözlerinden kendisi için dayanaklar aramaya koyulmuştu. Bu fitnelere özellikle dinin değişmez düşmanları olan yahudiler ve bir de Şuubiler diye adlandırılan ve halkı milliyetçiliğe çağıran ırkçılar katılıp gelişmeleri yönlendirmişlerdir.
Bu gruplar, Hz. Peygamberin sözleri arasına çeşitli uydurma hadisler katmışlardır. Allah’dan korkan ve gerçekleri kavrama yeteneğine sahip, onlarca alim peygamberin sünnetini kurtarmak, onun sözlerini ayıklamak, bu dinin aleyhinde komplolar kuran düzenbazların uydurmalarından arındırmak için onlarca sene uğraşmak zorunda kalmışlardır.
Buna rağmen -fitnenin yoğunluğunun ve baskısının şiddetli olduğu bu dönemlerde- bütün bu gruplar Allah tarafından korunan bu kitabın ayetlerine yeni bir şey ekleme imkânını bulamamışlardır. Onun ayetleri, değiştirilemeyeceğinin, aynı şekilde bu korunmuş kitabın Allah katından gelişinin kanıtı olarak indikleri gibi kalmışlardır.
Sonra bir zaman geldi -ki biz halâ bu dönemi yaşamaktayız- müslümanlar inanç sistemlerini, sosyal düzenlerini, yurtlarını, ırzlarını, mallarım ve ahlâklarını hatta akıl ve düşüncelerini bile koruyamaz oldular! Onlara üstünlük sağlayan düşmanları, inananlarca iyi olan her şeyi değiştirip, yerine yine onlarca iğrenç kabul edilen kavramları yerleştirdiler. İnanç, düşünce ve değer yargısı; ölçü, ahlâk ve gelenek; düzen ve kanun olarak karşı çıktıkları, benimsemedikleri her şeyi onlara kabul ettirdiler. Toplumsal çözülmeyi, ahlâki çöküntüyü, dejenereyi ve insana özgü tüm niteliklerden soyutlanmayı kendilerine çekici gösterdiler. Bütün bu kötülükleri “İlericilik”, “Gelişmişlik”, “Lâiklik”, “Bilimsellik”, “Serbestlik”, “Özgürlük”, Zincirleri kırmak”, “Devrimcilik” ve “Yenilik” gibi parlak sloganlar ve isimler altında kabul ettirdiler. Böylece müslümanların kala kala sadece “müslüman” isimleri kaldı. Bu dinle uzaktan, yakından hiçbir ilgileri kalmadı.
Ne var ki, -bütün bunlàra rağmen- bu dinin düşmanları bu kitabın ayetlerini değiştiremediler, tahrif edemediler. Bu konuda başarıya ulaşamadılar.
Bu dinin düşmanları -en başta da yahudiler- Allah’ın dinine karşı tuzaklar kurmak için dörtbin yıllık -ya da daha fazla- deneyim birikimlerini seferber ettiler. Birçok şey de başardılar. Örneğin Hz. Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- ümmetini ve müslüman ümmetin tarihini örtbas etmeyi başardılar. Açıktan açığa yapamadıkları şeyleri yapmak, rollerini gereği gibi oynamak için, olayları çarptırmakta, müslüman toplumun bünyesine yerleştirdikleri adamlarının gerçek kimliklerini gizlemekte de büyük başarılar elde ettiler. Devletleri, toplumları, düzenleri ve kanunları yoketmeyi başardılâr. Yüzyıllardan beri, özellikle çağımızda müslüman toplumların bünyesinde kendi hesaplarına uygun, çeşitli yıkım ve çökertme faaliyetlerinde bulunmaları için işbirlikçi hainleri, kahraman ve kurtarıcı olarak sunup, kabul ettirebildiler.
Ama tüm koşullar kendi lehlerine olmasına rağmen, bir şeyi yapàmadılar. Bu korunmuş kitaba bir şey yapamadılar… Bu akıllara durgunluk veren mucize, onun üstün iradeli ve her yaptığı bir hikmete dayanan yüce Allah tarafından indirildiğini kanıtlamıştır.
FİZİLALİL KUR’AN
HABERE YORUM KAT