1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Hiç Olmazsa Mülteci Çocuklardan Uzak Durun
Hiç Olmazsa Mülteci Çocuklardan Uzak Durun

Hiç Olmazsa Mülteci Çocuklardan Uzak Durun

Gurbete düşmüş bir çocuğa bile düşmanca bakılmasına neden olan provokasyonların, yalanların, rivayetlerin ardı arkası kesilmeden sürüyor.

25 Eylül 2013 Çarşamba 07:33A+A-

Melih Altınok, Diyarbakır’da Suriyeli bir mülteci çocukla ilgili yaşadığı bir hadise üzerinden yapılan dezenformasyonları ve bu dezenformasyonların doğurduğu vicdansızlığı oldukça net bir şekilde ifade etmiş:

Hiç olmazsa mülteci çocuklardan uzak durun

Melih Altınok / Türkiye

Cuma akşamı Diyarbakır’da Sanat Sokağına doğru arabayla ilerliyoruz. Kırmızı ışıkta duruyoruz. Şoför tarafına, cama boyu ancak yeten bir çocuk yanaşıyor.

5 yaşında var yok. Kabak kafalı, bal rengi gözlü, mahzun bir çocuk. Usulca bir şeyler mırıldanıyor ama anlamıyorum.

Cüzdanımdan para çıkartıp, çocuğa vermesi için arabayı süren Diyarbakırlı arkadaşıma uzatıyorum.

“Suriyeli…” diye söyleniyor, sinirle.

“Eeee…” diyorum.

“Boş ver hocam” diyor, “bunların babaları Rojava’da Kürtleri kesiyor!..”

Çocuk konuştuklarımızı dinliyor ama “İnşallah Türkçe bilmiyordur” diyorum. Parayı alıp gecenin karanlığında kayboluyor çocuk; kim bilir hangi parka doğru…

Gece boyunca Diyarbakırlı arkadaşımızla tartışıyoruz. Çünkü tanıdığımız, bildiğimiz, insaniyetli bir demokrat kendisi. Bu insafsız, nefret dolu sözler onun ağzına uymuyor. Bereket gece sonunda anlaşıyoruz; kendine geliyor.

Ama son dönemdeki manipülasyonlarla içindeki canavar uyanan insanları bire bir markaja alıp “özüne” döndürmek mümkün değil ne yazık ki. Üstüne üstlük, gurbete düşmüş bir çocuğa bile düşmanca bakılmasına neden olan provokasyonların, yalanların, rivayetlerin ardı arkası kesilmeden sürüyor.

Dün bunların en kışkırtıcılarından birini internette okudum. Antakya gazetesi isimli internet sitesi, “Antakya’da Köprübaşı’nda iki Suriyeli bir Türk’ün boğazını keserek öldürdü. Açıklama yapacak mısınız” başlıklı haberini manşetten görmüştü. 

Haberde, CHP Milletvekili M.Ali Ediboğlu’nun konuyu meclise taşıdığı ve olayın kamuoyundan gizlendiğini öne sürdüğü belirtiliyordu.

İddia ürkütücüydü. Aradım taradım ancak olayla ilgili internette hiç bilgiye ulaşamadım.

Hemen Hatay Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Cinayet Bürosu’nu aradım. Nöbetçi memur anlattıklarımı dinleyince şaşırdı: “Takdir edersiniz ki böyle büyük bir olay olsa haberimiz olurdu. Kimseden böyle bir başvuru yok. Nerden çıktı bu?”

Polisin açıklamasıyla yetinmedim. Adı geçen kişi taksici olduğu için Antakya Şoförler ve Otomobilciler Odası’nı aradım. Oradan da aynı tepkiyi aldım: “Böyle bir olay olsa, bir üyemizin başına bir şey gelse haberimiz olmaz mı yahu? Duymadık bile.”

Bölgedeki kaynaklarım da olayı duymadıklarını söylediler.

Peki, nasıl olur da bir kentin göbeğinde bir taksicinin boğazı kesilir de bunun haberi yapılmazdı, duyulmazdı? Polisin, meslek odasının, ahalinin nasıl haberi olmazdı? 

Olacak iş mi? Nerede var denilen bu görgü tanıkları? Sözü edilen kişinin yakınları nerede?

Söz konusu iddiaları dün Twitter’da daha ziyade afişe olan provokasyonlarıyla meşhur bir gazeteci de retweet etti. Zaten ben de pek çok kişi gibi bunun üzerine mevzudan haberdar oldum. Oysa bu gazetecimiz, daha geçtiğimiz günlerde Hatay’da hayatını kaybeden Ahmet Atakan ile ilgili yazısında “daha polis açıklamadan olayla ilgili kanaate varanları” eleştirip itidal tavsiye ediyor ve “siz nesiniz” diyordu.

Peki, kazan gibi kaynayan bir bölgede tehlikeli sonuçlara yol açacak böyle ciddi bir iddiayı teyit etmeden hükme varan zat-ı şahaneleri “ne oluyor?”

Olayın takipçisi olacağız, provokatörlerin de.

 

 

HABERE YORUM KAT

5 Yorum
  • Sait alioğlu / 25 Eylül 2013 16:23

    O kişinin bir anlık kendine gelmesi(!) meseleyi halletmiyor, aksine, biz liberalizmi nasıl değerlendirip değerlendirmesek bile, vakıa şu ki, ulusalcılık illerine saplanmış insana dünyanın en iyi dünya görüşünü getir ver, o yine, indi mülahazalarla var olan hıncını mecburiyetten kendi ülkesine sığınmış mazlum bir çocuğun mahzunluğundan çıkaracaktır!

    kahrolsun böylesi bir faşizm ve ulusalcılık! yaşasın merhamet! O da anlayan ve hissedene...

    Yanıtla (0) (0)
  • salih gür / 25 Eylül 2013 14:08

    bm toplantısı nerede yapildı bu bile bize çok şey anlatır her kes oraya koştu kürsüden bir şeyler anlatmak için bugün dünyaya bu şirk ülkeri maalesef yön veriyor kendimizi bile tanımaktan habersiziz kendimizi kandırıyoruz kendi hakkımızda hünüzan ediyoruz küfür bütün araçlarıyla insanlığı yok ediyor allah selamı yayınız derken barış içinde yaşamak iyidir kişi karşıdakinin cehenneme düşmesine üzülmeidir biz üstün idiysek niye dünya kafirleri bize hüküm yürütüyor başkasını suçlamak en kolay yol islam ülkeleriyle nasıl oynaya biliyorlar zevk alıyorlar çağırdılarmı mutlluluktan koşarak gidiyorlar işin özeti budur müslüman ülkeler neyin nesi kimin fesi islam ülkeleri yardım etmese emperyalistler böyle bize hüküm yürütemezlerdi yüreği olan sahaya iner savaş dilini kullananlar savaşsınlar kimse aptal deyil buradan sallamak kolay hüküm allahındır vesselam

    Yanıtla (0) (0)
  • Fikri. / 25 Eylül 2013 10:52

    Bizimle otursalardı ölmezlerdi, öldürülmezlerdi.
    Firavun Mısır halkını ıslah etmişti, İsrailoğulları Mısır'Iın mercimeğinden, kabağuından vs yerlerken, bozguncu(!) Musa geldi ve çatışma çıktı ve Çölde aç kaldılar.
    Yezid Emevi ordusu ile Bizans'a karşı savaşırken Hüseyin geldi fitne çıkarttı.
    Kunta Kinte Beyazların malikanelerinde hizmetçilik, tarlalarında kölelik yaparken karnı doyuyordu. Sonra özgürlük diye bir şey çıktı kan döküldü, aç kaldılar.
    Güzel Türkiyemizde Beyaz Türklerin kölesi olarak yaşıyoruz ne güzel, etrefımız düşmanla çevrili, ABD, Rusya gibi emperyalistler ülkemizi bölmek isterlerken emperyalizme kafa tutmak, güzelim(!) Ulus devletimize karşı çıkmak İslam davası gütmek bizi birbirimize kırdırmak mı istiyorsunuz?

    Baas lobisinin zehirli dili döktüğü masum kanlarını, tecavüz ve işkencelerini direnişçilerin üzerine atmak alçaklığı.

    Bu dile selam ve dua yok! Bu dile selam ve dua zillettir, omurgasızlıktır, İblis'in vesvesesidir, “ben zorlamadım sadece çağırdım” diyen dilidir.
    Mücadelenin en uygun tertil ve tedrici yapılması için hiç bir çaba sarfetmeyen, mücadeleden vaz geçtik mazlumların sabii (çocuk) ve sürgüne gönderilenlerine bile reva görülen alçakça aşağılama, dışlamalara laf söyleyen kişilerin mücadelenin nasıl olacağına dair ukelalıkları Şeytan'ın vesvesesinden başka bir şey değildir. Acıyı çeken, zindandan kurtuluş mücadelesi verenlerin hatalarını arayıp, onları karalayan onlara yardım etmek bir yana kurtuluş için oturun ve global dengelere teslim olun diyen alçak teslimiyetçilik, çıkarcılık, pragmatist Ulusçuluk veya mezhepçiliklerini insancıllıkla gizleyen, pasifliklerine ve oturup kardeşlerinin sıkıntılarına kendi rahatlkarını bozmayanların saray ulemalıklarına selam ve dua yok.

    Bu sözler cehaletten kaynaklanıyorsa Kitabıbnızı okuyun ve tevbe edi,n, yok çıkardan, Baas lobiciliğinden kaynaklanıyorsa siz yolunuza biz yolumuza kıyamet günü Allah aramızda şahit olacaktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat AYDOĞDU / 25 Eylül 2013 09:47

    Maalesef alt tabakalardaki basitlik ve üst tabakalardaki pragmatistlikle Milliyetçiliğin varacağı yer ırkçılıktır nihayetinde.
    Bu nedenle Kemalist, Apoist ve Baasistler aynı siyasi kulvarda birleştiler.
    Bu Türk, Kürt ve Arap Milliyetçiliklerinin kardeşlikleri birbiri ile didişen köpeklerin kardeşliği gibidir. Aynı ırkçılığa kayan eğilimlerle İnsanlık ve İslam düşmanlığında birleşirler, mazlumları parçalarken birbirleri ile didişselerde onlar hayvandan da aşağı yaratıklardır.
    İster kültürel, edebi bütün Milliyetçilikler nihayetinde kendi Ulus modelleri üzerine sosyal yapılanma içerisine girerek İnsani, Dini, vicdani bütün ilkeleri örseleyen bir süreç yaşarlar.
    Arap, Kürt ya da Türk mazlum halkların en büyük düşmanları, emperyalistlerin kuklaları da bu Milliyetçi ideolojilerdir. Bölge halklarından Müslüman ya da diğer inançlardan insanlar kendi kavimlkerinden Jakoben, İttihatçı yönetimlerden ve diğer kavimlerin Faşist uygulamalarından gördükleri zulüm kadar başka hiç bir şeyden bu denli zulüm görmediler.
    Ne yazık ki, kavmi asabiye ile başka kavimlerden baskı gören bir çok gafil kendi kavminin milliyetçiliğine sapıp bizzat kendi kavmine de zulüm yaparken bölge halklarını birbirlerin düşmanlaştırmaktadır.
    İçinde zerre kadar Milliyetçilik olan kimseler, Allah'a ve ahirete inanıyorlarsa nefis muhasebesişni iyi yapmalıdırlar. İnançsız ama hala zerre kadar vicdan sahipleri de vicdanlarını bir daha yoklamalıdırlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • seyit kayı / 25 Eylül 2013 09:16

    savaşta ilk gerçekler öldürülür insanlar güven içinde deyil esadın zalim olduğunu bile bile halkı sokağa dökmek ne derece hedefe ulaştırır sonra asat halkı öldürüyor demek biz sabırlı olmalıyız türkiyedeki insanların durumu bankalara olan borcu çoğu iş bir biriyle ilintili iç içe geçmiş durumda islam dünyasının durumu çok kötü kan akmaya başladımı intikam sarmalı ne zaman duracak belli olmaz bu yangın nereye ulaşacak çağrı filminde gördük peygamberimiz müşriklerin kan davası güdeceğini bildiğinden allahdan emir bekledi savaş bir ülkeyi buldumu orayı kolay bırakmaz bugün suudi körfez şeyhleri müslümanların petrolüyle neler yapıyorlar islam dünyası yanmış yıkılmış ne gam hatta bu yangına benzin taşıyorlar gençleri oraya buraya sürüp o coğrafyayı tanımadan yeni teknolojileri tanımadan tepeden gelen roket düşmanı göremeden şehit oluyorlar savaş günümüzde düşmanı görmeden yapilıyor heyecan en sonra önce savaşı tanımalıyız gümümüzde sadece şehit olmak için gitmek ne kadar doğru bilemeyiz selam ve dua ile

    Yanıtla (0) (0)