Hiç acımazlar ama...
Yalan mı?
Genç Türkiye Cumhuriyeti ordusunun tarihi biraz da "askeri darbeler" tarihidir!
Darbe yapıp halkın ezici çoğunlukla seçtiği bir başbakanı ve iki bakanı asmışlardır.
Ülkeyi darbeye olgunlaştırıp olgunlaştırıp gelmişlerdir.
Gelmedikleri zamanlar ise toplumu, hükümetleri, ekonomiyi diken üstünde tutan muhtıralara imza atmışlardır.
Her zaman demokrasinin üzerinde sallanan bir kılıç olmuşlardır.
İçe dönük askeri yapılanmayı siyasetin esas aktörü olacak kadar kullanıp kendilerinin yaptığı anayasaları değiştirtmemişler, siyaseti, bir siyasi partinin tek başına iktidara gelemeyeceği şekilde parçalı tutmuşlardır.
Her zaman bir askeri darbe yapabilecek şeklide hazırlıklı olmuşlar, siyasetin göbeğinde siyaseti kendilerine göre dizayn etmişler, milleti ve tercihlerini önemsememişlerdir.
28 Şubat TSK'da bir kırılma noktasıdır!
28 Şubat cuntasının dini ve dinarları hedef tahtasına oturtması, İsrail'in bir şekilde işin içinde olması ordu içinde bu değerlere önem veren komutanların gözünü açtı!
Hilmi Özkök Paşa'nın Genelkurmay Başkanı olması ile de hükümetlere ülke siyasetine antidemokratik müdahaleler dönemi sona erdi!
General Hilmi Özkök Paşa bu kısır döngüyü kırdı ve Ordu emir komuta içinde darbe yapamayacak hale geldi.
Ülkenin emniyet birimleri artan imkânları ile demokratik yollarla seçilmiş hükümetleri devirmeye çalışan cuntaların faaliyetlerini izlemeye başladı.
Şimdi soru şu:
TSK hakkında basında her gün yüzlerce olumsuz, yazı, haber, yorum yer alıyor.
Ergenekon Örgütü soruşturması karargâha kadar uzanıyor.
Her gün muvazzaf subaylar yargılanıp, Ergenekon örgütü üyesi olmak ve hükümeti yıkmaya çalışmak suçlamasıyla tutuklanıyor...
Emekli orgeneraller belki de ilk defa sabah erken saatlerde evlerinden alınıp tutuklanıyorlar.
Her gün bir demokrasiye müdahale belgesi yayınlanıyor... Cuntalara hayır yürüyüşleri yapılıyor.
Cumhurbaşkanı dindar, başbakan dindar, meclis başkanı dindar.
Vesaire, vesaire, vesaire...
TSK neden kıpırdayamıyor?
Haklarındaki sorulara verecek cevapları mı yok?
Fenersiz mi yakalandılar?
Niçin bırakın muhtırayı, darbeyi, başlarını bile kaldıramaz hale geldiler.
Evet soru bu.
En küçük bir fırsatta siyasete müdahaleyi alışkanlık haline getirmiş olanlar neden şimdi kıpırdayamıyorlar?
Uluslararası konjonktür müsait değil...
Dahili konjonktür hiç müsait değil.
Eğer bir darbe olursa Türkiye'nin doğusu-güney doğusu bölünür.
Falan filan...
Bunları mı düşünüyorlar da kıpırdayamıyorlar?
Asla!
Hiç acımazlar.
Hiç acımamışlardır.
Kimsenin gözyaşına bakmazlar.
Türkiye muz cumhuriyetine dönecekmiş, bunu hiç düşünmezler.
Borsa çöker, yabancı para ülkeden gider, ekonomi alt üst olur, enflasyon artar, Türkiye'nin uluslararası itibarı beş paralık olur...
Bunları hiç düşünmezler.
Demokratik hassasiyetleri artmış olabilir mi?
Hiç sanmıyorum, yetişme tarzlarına aykırı bu.
O halde niye kıpırdayamıyorlar?
Çünkü, kendi aralarında mutabık değiller.
Çünkü 28 Şubat birçok komutanın gözlerini açtı.
Yoksa...
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT