Herkes kendisine 77 gündür Gazze öldürülürken ne yaptığını sorsun!
Aydın Ünal, herkesi Gazze için yeteri kadar çaba gösterip göstermediğini sorgulamaya davet ediyor...
Aydın Ünal / Yeni Şafak
Cuma hutbesi
Muhterem Mü’minler,
Hepimiz ölümlüyüz; vakti geldiğinde hepimiz emaneti sahibine teslim edeceğiz. Sonra yeniden diriltilecek, dünyada yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan, iyiliklerimizden, kötülüklerimizden ve ihmallerimizden tek tek hesaba çekileceğiz.
Allah Teâlâ buyuruyor ki: Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe asla iyiliğe ulaşamazsınız.
Muhterem Cemaat,
Bundan yaklaşık yüz yıl önce Osmanlı Ordusu Filistin’den çekilmek zorunda kaldı ve ilk kıblemiz, Hazreti Peygamber’in Mirac’a yükseldiği, çevresi mübarek kılınmış Mescid-i Aksa hazin bir esaret altına girdi.
İslam ümmetinin kalbine saplanan bu hançer yetmezmiş gibi, Filistinli kardeşlerimizin toprakları üzerinde kurulan Siyonist İsrail devleti coğrafyamızda, memleketlerimizde, bizim ve kardeşlerimizin topraklarında 1948’den bu yana aralıksız terör estiriyor.
7 Ekim’den bu yana ise, 77 gündür, İsrail terör devleti Gazze’deki kardeşlerimize havadan tonlarca bomba atmak suretiyle apaçık soykırım uyguluyor.
Gazze’deki manzarayı kelimelerle tarif etmek mümkün değil.
Ey Müslümanlar,
Ey Cemaat,
Gazze’de halen devam eden manzara kuşkusuz çok acı ancak o manzarayı daha da acı hale getiren sayıları 2 milyarı bulan İslam dünyasının sessiz, tepkisiz, hareketsiz biçimde soykırımı izliyor olmasıdır.
Yaralıların şifa için sığındıkları hastaneleri bombalıyorlar. Ambulansları, doktorları hedef alıyorlar. 2,5 milyon insanı, sığındıkları daracık toprak parçasında açlığa, susuzluğa mahkum ediyorlar. Evlerini, okullarını, üniversitelerini, camilerini yıkıyorlar. Yaşlıları, kadınları katlediyorlar. Bebekleri ya Hu, bebekleri kuvözlerde öldürüyorlar.
Tarih böyle bir katliam, böyle bir zulüm, böyle bir soykırıma şahit olmamıştır.
Her şey ama her şey gözlerimizin önünde cereyan ediyor. O bombalar gözlerimizin önünde kardeşlerimizin üzerine yağıyor. O kurşunlar canlı yayınlarda masumların gövdesine saplanıyorlar.
2 milyar Müslüman, bu pervasızlığı, bu şımarıklığı, bu gaddarlığı, bu zalimliği, bu hadsizliği, hudutsuzluğu ve hukuksuzluğu sadece izliyor.
“Ölenler Arap” diye kararmış vicdanını rahatlatanlar var. “Ölenler Gazzeli, Filistinli” diye hastalıklı kalbiyle insanlığa sırtını dönenler var. “Ölenler HAMAS’lı” diye kirlenmiş zihinleriyle acıya kılıf uyduranlar var. “Toprak sattılar”, “Araplar bizi sırtımızdan vurdu” yalanlarına sarılıp vahşete bahane bulanlar var.
Hayır! Gazze’de öldürülenler ne Arap’tır, ne Filistinlidir. Gazze’de öldürülen insandır. Gazze’de öldürülen Müslümandır. Gazze’de seni, beni katlediyorlar. Gazze’de insanlık onurunu, şerefi, haysiyeti, hakkı, adaleti, insana ait ne kadar değer varsa onu öldürüyorlar.
Bugün Gazze’de kıyım yapıyorlar; vallahi ve billahi ve tillahi, orada işlerini bitirince sıra size gelecek, aynısını size, bize yapacaklar.
Daha ne kadar izleyeceğiz ey Cemaat? Daha ne kadar susacağız? Daha ne kadar gördüğümüz halde görmezden geleceğiz?
Daha kaç bebeğin ölmesi gerekiyor? Daha ne kadar annenin çocuklarının başucunda ağıt yakması gerekiyor? Daha ne kadar kadının acıyla, kederle, çaresizlikle ama iffetle yüzünü saklaması gerekiyor? Daha ne kadar Müslüman gencin hayatının baharında toprağa düşmesi gerekiyor? Daha ne kadar gözyaşı akacak? Daha ne kadar kanımız boşalacak? Daha ne kadar çığlık, feryat, sesli ya da sessiz ah semaya yükselecek? Hangi sayıda “artık yeter!” diyeceğiz? Hangi noktada “dur!” diyeceğiz? Daha ne olması gerekiyor? Bu alçaklığın daha hangi seviyeye ulaşması bekleniyor?
Gazzeli kadınların evleri yıkılırken susan Müslümanlar acaba Mescid-i Aksa yıkılsa ses çıkaracaklar mı? Mekke, Medine işgal edilse rahat koltuklarından, sıcak yataklarından çıkabilecekler mi? Gazzeli Müslüman kadınlar “artık gelmeyin, gerek kalmadı” derken insanlığımız yerin dibine batmadı mı hala? Ne zaman kabaracak o öfkeniz? Hangi sınırda durduracaksınız bu vahşeti?
Gazze’de ölen Arap değildir, Filistinli değildir; Gazze’de ölen insanlık onurudur, Müslüman’ın şerefidir, haysiyetidir. Bu cinayete daha ne kadar tahammül edeceksin ey Müslüman? Gazze senin evindir, evini ne zaman müdafaa edeceksin ey Müslüman?
Sen değil misin Allah’a iman ettiğini söyleyen? Sen değil misin Hazreti Resul’e inandığını söyleyen? Sen değil misin öleceğini, öldükten sonra diriltileceğini ve hesaba çekileceğini bilen? Öyleyse neyi bekliyorsun?
Allah’ın merhametine mi sığınıyorsun? “Allah’ın merhameti sonsuzdur” diye mi atalet içindesin? Yarın mahşer gününde hiçbir günahı yokken öldürülen Gazzeli bebeğin karşısında hangi merhamet seni kuşatacak? Seni kim nasıl affedecek? Hangi yüzle af dileyeceksin, hangi yüzle merhamet umacaksın?
Gazze’de bebekler bir dilim ekmeğe, bir yudum suya muhtaç iken, sıcacık yuvalarınızda, tıka basa dolu mutfak dolaplarınızda, kuş tüyü yataklarınızda Cennet’i mi bulacaksınız? Mazlumun ahının İsrailli zalim kadar sizin de yakanıza yapışmayacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
Yazıklar olsun! Böyle iman olmaz, böyle inanmak olmaz. 77 gündür hangi konforunuzdan vaz geçtiniz? Hangi fedakarlığa katlandınız? Hangi sevdiğiniz şeylerden infak ettiniz? 77 gündür ne yaptınız?
Hiç kimse bahanelere sığınmasın. Kimse bir lider, bir kahraman, bir öncü beklemesin. Hiç kimse sağına soluna bakmasın. Herkes önce kendisini sorguya çeksin. Herkes önce kendi kendisine “sen ne yaptın?” diye sorsun.
Vallahi vebali de ağırdır, hesabı da ağırdır. Vallahi bu suskunluğun bahanesi yoktur. Kimse Amerika’yı, Avrupa’yı, İsrail’i suçlamasın. Aynaya bakın, sorunu da göreceksiniz, çözümü de.
Hayırlı Cumalar!...
HABERE YORUM KAT