Her taşın altından çıkmak!
Hangi kapının arkasına baksanız, bir asker var. Askerler bundan hiç rahatsızlık duymuyor mu?
Sanırım askeri kantinler ve ordu evlerinde mali bir denetim yapılsa, yine bir sorun çıkar, bu durumda..
Mesela bu olay tek bir örnek mi? “Ailesi ona doğmadan önce Mustafa ismini vermeyi düşünüyormuş. Fakat köyün resmî görevli ebesi, ‘Adını Kenan koyalım, avantajını görür’ diyerek babasını ikna etmiş. Ebe, haklı çıkmış. Kenan Sar, zaman zaman bu durumun avantajlarını yaşamış. Askerî lise mülakatında, ‘12 Eylül 1980’de doğdum, adım Kenan’ deyince başka soruyla karşılaşmamış.”
Kenan Sar, darbecilere ve militaristlere inat, genç bir sivil!
Bu nasıl bir duygu, düşünce, algı merak ediyorum..
Sel felaketi oluyor, askerler bir şekilde bu tartışmanın içinde yer alıyor..
Yener Yermez olayından siz bir şey anladınız mı mesela?
Peki şu habere ne buyurulur: “Diyarbakır’da görülen faili meçhuller davasında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talebi ile tutuklu yargılanan Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün açığa alınmadığı ortaya çıktı.”
Mesela 12 Eylüllerde, 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda TSK’dan niçin darbelere karşı mesaj gelmez?. Ya da devir teslim törenlerinde filan.. Demokrasiye balans ayarı yapanlar, post modern darbelerden söz edenlerden niçin hesap sorulmaz?. Ben de ne soruyorum; daha General Muğlalı’nın adını kışla kapısından bile silmediler..
Merak ediyorum, Askeri İstihbarat bugüne kadar kendiliğinden Ergenekon terör örgütü davasına tek bir dosya, bilgi, belge gönderdi mi?
Askeri İstihbarat çalışmamış mı ya da TSK’da birileri darbecileri korumaya devam mı ediyor yoksa?.
Başbuğ’da duymak istediğimiz mesajı duyamıyoruz, ama tartışmalı sulara cesaretle yelken açıyor..
Askeri yıpratan bunların yazılması, bu işlerin eleştirilmesi değil, bu işlerin olmasıdır..
Asker her konuda konuşuyor, her işe karışıyor, ama eleştiriler karşısında da son derece rahatsız.. Bunu hissettiriyor, ama darbe şartları oluşmadığından yapacak fazla bir şey yok.. Yoksa 28 Şubat, 12 Eylül olsa bunlar yazılamazdı, çok daha hafif eleştiriler karşısında bile çok vahim cezalar, baskılar gündeme gelirdi.
Cemal Temizöz hâlâ Alay komutanı.. Bu ne iş generalim.. Avukatı “Müvekkilim alay komutanıdır” diyor.. Birileri de “Genelkurmay mesaj mı veriyor” diye soruyor tabii o zaman.. Birileri yargı ya da milletle alay mı ediyor yoksa?.
Yargı konuşuluyor asker var, din konuşuluyor asker var, rejim konuşuluyor asker var, eğitim konuşuluyor asker var.. Anayasa konuşuluyor, kültürel kimlikler, insan hakları, hukuk devleti konuşuluyor, Demokles’in kılıcı gibi asker var. Seçim yasası konuşuluyor, asker var..
Askerin işin içinde olmadığı hiçbir alan yok sanki..
Tabii askerin protokoldeki yerini Başbakan’dan hemen sonraya koyarsanız olacağı bu. Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturan kişi, Başbakan 1. Yardımcısı gibi.. Milli Savunma Bakanı arkada bir yerde.. EMASYA Genelgesi yürürlükte, İç Hizmet Yönetmeliği yürürlükte.
Asker anayasal kurumlar ve kararlarda her daim işin içinde..
Adamlar, Başkomutan sıfatındaki Cumhurbaşkanının eşini bile kendi alanına sokmuyor.
Neyse şehid anaları filan diye cami avlusunda bir, bir de nasıl oldu ise geçen gün karargahta bir iftarda gördük o başörtülüleri. Bundan bile, rejim ve geleceğe dönük hayırlı bir başlangıç için bir işaret olarak, rüya tabirine benzer yorumlar yapıyoruz.
Hayırdır inşallah!
İzmir’de iki genç, pompalı tüfekle yoldan geçenlere ateş ediyormuş..
Bunlar asker olduklarında da gerçek mermi ile ateş edebilecek karakterde olamaz mı? Devletin bu tip sapmaların koruyucu kalkanı olmaması gerek..
Okul ve asker ocağında bu tür sapmalar yakalanıp ıslah edilmiyorsa, o zaman olacak olan bu.. O zaman mafiaya, çetelere niye kızıyoruz ki!
Eline güç, iktidar ve silah geçenlerin bu açıdan daha sakin bir ruh haline sahip olması gerek. Yoksa her an bir terminatöre dönüşebilirler..
Herkes asker olmamalı, bürokrat ve siyasetçi olmamalı mesela. Mesela siyaset bu kadar öfkeyi taşımaz..
Başkalarının gözünde çöp aramadan önce dönüp bir de kendimize bakmamız gerek.. El-aleme nizamat verirken bir de kendi hanemizde durum ne merkezde ona bakmamız gerek.
Taş yerinde ağırdır çünkü. Selam ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT