Her okulda bir cumhuriyet mitingi
Bayram töreni değil sanki 'cumhuriyet mitingi'. Tek eksik, kürsüde nutuk atan bir Tuncay Özkan. Silivri'de Ergenekon'dan yargılanan bu zat da zaten bu törenlerin çocuğu.
Okullarda resmi bayramları böyle kutladığımız sürece cumhuriyetin içini demokrasiyle dolduramayacağımız gibi Ergenekoncuların fırınına odun taşımaya da devam ederiz.
Tankı, tüfeği ve savaş uçağı ile çocuklarımızı bir araya getirdiğimiz törenler sadece militarizmi içselleştirmiş, kanıksamış nesiller yetiştirmeye yarıyor. Milli bayram kutlamaları adı altında adeta halka 'askerî' eğitim veriliyor. Uygun adımlarla yürüyen, marşlar söyleyen bu çocuklar 'sivil' öğrenciler mi, yoksa birilerinin paramiliter birlikleri mi, belli değil.
Bireyin yok edildiği, kolektif bir 'adanmışlık' ritüeline dönüştürülüyor bayram kutlamaları. Yabancı düşmanlığının en âlasının yapıldığı, tarihin ve geleneksel olanın tümünün aşağılandığı, itaat ve teslimiyet kültürünün beyinlere kazındığı, ufacık çocukların, gencecik öğrencilerin 'kendilerinden' geçtiği kolektivist ayinler... Bu mudur cumhuriyetin 'çağdaş' çocukları? Nerede cumhuriyetin özgür, özgün ve demokrat yurttaşları?
Törenlerde tanık olduğunuz öfkeyi düşünün. Ufacık çocukların hançereleri yırtılırcasına bağırdıkları, 'düşman'a meydan okudukları, körpe bedenlerini 'kurban' etmeye hazır olduklarını haykırdıkları öfke nöbetleri mi 'çağdaşlık'? Bu tarz gösteriler yapan ülke kalmadı. Türkiye, yeryüzündeki neredeyse tek 'kolektivist' ülke. Hâlâ neden?
Çünkü resmi bayramlar halkın adeta hizaya çekildiği merasimler. Bürokratik devletin, cumhursuz cumhuriyetin meydanlarda halka gözdağı verdiği anlar... Zaten bu törenleri böyle tasarlayanların amacı da bu: Resmiyet karşısında toplumu 'hizaya dizmek'.
Halk bu resmi törende yok, doğru; ama çocuklarımız orada. İlköğretim ve lise öğrencilerinin zorunlu olarak katıldığı bu törenlerde ne ulusal egemenlik ne özgürlük ve ne demokrasi övgüsü var.
Birkaç yıl önce bir grup üniversite öğrencisi 'alternatif 19 Mayıs kutlamaları' yapmayı denemiş, kutlamaları stadyum gösterilerinin dışına taşırmak gerektiğini öne sürmüşlerdi. İstedikleri, gençler olarak bayramlarını özgürce kutlamaktı. Olmadı... Sindirdiler gençleri, birkaç etkinliğin ardından.
Bu askerî tarz kutlamayı kim değiştirebilir? Kimse dokunamaz; çünkü 'bekçilerimiz' bu 'tarz'ı da 'cumhuriyetin değerleri' arasında sayarlar ve dokundurtmazlar. Cumhuriyeti medeni bir şekilde kutlamak cumhuriyetin değerlerini zedeler onlara göre. Oysa cumhuriyet her şeyden önce yönetim hakkının 'halk'a, cumhura dayandığı devletin adıdır. Cumhuriyetin değerlerinden söz edenlerin bu değerlerin içinde halkın egemenliği ilkesini, halkın değerlerini ve tercihlerini görmemesi çok tuhaf.
Bürokratik devlet topluma olan üstünlüğünü ve önceliğini resmi bayram gösterileriyle vurgulamaya devam edecek; buralarda halk, devletin gücünü görecek, korkacak, itaati öğrenecek. Bu tür kutlamaların taşıdığı 'işlev'i çözmeden, anlamadan, sorgulamadan değiştiremeyiz bu 'tarz'ı. Bürokratik iktidarın mitoslarının sosyalleştirildiği, sorgulanamaz kılındığı, adeta kutsandığı bu törenler vazgeçilemez birileri için. Kimdir o birileri?
Halk yoktur sergilenen bu oyunda. Ama halk, katılsa da katılmasa da tören meydanlarında bürokratik devletin kendine sınırlar çizdiğini bilir. Mesele, bu 'milli' günleri toplumsal bilincin dışına atmak değil, milli günler üzerinden 'resmi' olanın 'sivil' olan üzerinde tahakkümünün yeniden üretilmesine, derinleşmesine karşı çıkmaktır. Yoksa 'her okulda bir cumhuriyet mitingi' bu halkın bilincini, fikrini, kültürünü kısırlaştırmaya devam eder.
Bayramlar bizim, cumhuriyet bizim, hepimizin. Doğru da, kutlamak için ille de 'militer' bir haleti ruhiye içine girmek mi gerek? Kolektivist bir ayine ortak olmak zorunda mıyız, cumhuriyeti kutlamak için?
Evet, cumhuriyeti ben de kutlamak istiyorum çocuklarımla. Ama onları 'kurban' vermeye, militer kültüre teslim etmeye hiç niyetim yok.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT