Her fırsatta hukuksuzluktan yakınan CHP'li Özgür Özel'in hukuktan anladığı bu mu?
Yıldıray Oğur, Özgür Özel'in mesnetsiz iddialarla hedef alarak bazı çevreleri mahkum etme çabası içerisinde olduğunu ifade ediyor.
Yıldıray Oğur / Karar
Özel bir vaka üzerine...
Normalde bana ayrılan köşemi özel meseleler için kullanmamak gibi bir prensibim var.
Ama bu kez Özel bir durum var.
Sağolsun, Özgür Özel sayesinde.
Aslında belki de hayırlı oldu. Çünkü konu çok da özel sayılmaz, maalesef genel.
Özgür Özel, çok farklı dünyaların insanları da olsak da çalışkan bir siyasetçi, az siyasetçiye nasip olacak kadar da güçlü bir hatip.
Meclis’teki basın açıklamasında söylediği sözlerle darbe iması yaptığı iddia edilince, bu suçlamanın haksızlığını, Özel’in 15 Temmuz gecesi Meclis’e giden ilk vekillerden biri olduğunu hatırlatarak yazmıştım.
Yazının başlığı “Siyaseten boş yapmak”tı.
Anlaşılan siyaseten boş yapmak sırası Özgür Özel’e gelmiş.
Özgür Özel’in ana iddiası hakkında boş yaptı diyemem, onun muhatapları cevaplarını veriyorlar ya da vereceklerdir. Artık sosyal medya şirketleri diye CHP’nin çalıştığı bir realite olduğunu herhalde Özgür Özel de biliyordur.
Ama milyonlarca insanın izlediği basın toplantısında büyük kartonlara yerleştirdiği fotoğraflar eşliğinde anlattığı 1.5 dakikalık bölümde boş yaptığına eminim.
Keşke sadece boş yapmış olsaydı.
Özgür Özel, basın toplantısında dillendirdiği iddialarını Twitter’dan şöyle özetlemiş:
“Bugün Süleyman Soylu'nun itibar suikastlerinin, manipülasyonların, dezenformasyonların nasıl yapıldığını, nasıl etik dışı, kanun dışı yollara sapıldığını ve bunların nasıl bir yolsuzluk ve usulsüzlük ağıyla finanse edildiğini anlattım.”
Bu yazıda da Özgür Özel’in o 1,5 dakika boyunca yaptığı itibar suikastlarını, manipülasyonlarını, dezenformasyonlarını, nasıl etik dışı, kanun dışı yollara saptığını okuyacaksınız.
O 1,5 dakikada söylediklerinin tam dökümünü izlemeyenler için okuyalım:
“Ama bir şirket daha var ki 2010 yılında Emin Şen tarafından kurulmuş, o şirketin hep yöneticisi ve ortağı. 12 yıldır ortakları var. 2010’da referandumda. Ortakları Hasan Parlak, Neslihan Er Oğur, Müçteba Kılıç. Ama sonra bir şey olmuş ortaklardan ayılmışlar. Bakın ne olmuş ayrılmışlar.
(Bu sırada kaldırdığı büyük kartonda Turgay Oğur ve Müçteba Kılıç’ın resimleri var. Ve fotoğrafların üzerinde “Emin Şen’in Genç Siviller’den yol arkadaşları ve aynı zamanda SM360 ajansı ortakları” yazılı.)
Bahsettiğim isimler. FETÖ’cü Turgay Oğur. Darbeden sonra eşiyle birlikte Güney Afrika’ya kaçmış ve ordaymış.
Diğer ortak okuduğu şiirlere Fethullah Gülen’i ağlatan Müçteba Kılıç. Müçteba Kılıç’a 2018 yılında Hamza Dağ imzalı Ak Parti Siyaset Akademisi sertifikası verilmiş.
Şirketin bu ortakları yanından ayılmışlar. Bu beyefendi 2 yıl sekiz ay hapis yatmış. Bu beyefendi sırra kadem basmış.
Ve bu arkadaşların ortak özellikleri FETÖ’nün sosyal medya ve gençlik kampanyalarını yöneten Genç Siviller hareketinin yöneticileri, Genç Siviller Derneği’nin yöneticileri ve üyeleri olmaları.
Yani şu ana kadar neyi gördük. O şirketteki eski ortaklarının Genç Siviller olduğunu…2010 referandumunu yönetenler olduğunu..”
Özgür Özel, bir buçuk dakikaya ne kadar itibar suikastı, dezenformasyon ve manipülasyon sığdırabilirim diye bir rekor denemesi yapmış olmalı.
En basit manipülasyonundan başlayalım.
Özel, Soylu’nun sosyal medya ağını teşhir etmek vaadiyle çıktığı basın toplantısında, bir YAE Obsessive–Compulsive Disorder mağduru olduğunu ele vererek konuyu 2010 referandumuna da bağlamaya çalışmış.
Bir taşla pek çok kuş vurmaya çalışırken “2010 referandumu” diye yuvarlayınca manipülasyonunun herhalde anlaşılmayacağını zannetmiş.
Ama kendisinin de herhalde hiç unutmadığı o 2010 referandumunun tarihi 12 Eylül 2010’du.
Referandum da benzer işler yaptıklarını çaktırmadan iddia ettiği şirketin kuruluş tarihi ise 16 Aralık 2010.
Bahsettikleri Dark dizisinde yaşanmadıysa bu söylediği açıkça manipülasyon.
Ama takıntı deyip hoşgörüyle bakabileceğimiz en masum manipülasyondan başladık.
2010 yılında kurulmuş bir şirketin kurucularını FETÖ’ye ve Süleyman Soylu’nun sosyal medya ağına bağlama absürtlüğüyle devam edelim.
Özel de çok iyi bilecektir ki 2010 yılında FETÖ yoktu.
CHP genel başkanının bile kendisine yönelik kaset kumpası için “Pensilvanya’dan aldığım mesajlara inanıyorum” dediği cemaat vardı.
Süleyman Soylu ise daha genç, saçları olan, AK Parti’ye muhalif bağımsız bir siyasetçiydi.
Ama Özgür Özel’in alternatif evreninde bu şirketin kurucuları daha o günden FETÖ’cü ve Soylu’nun adamları oluvermiş.
O ortaklarından birinin adı Neslihan Er Oğur.
Şirket hiçbir iş yapmadan, ortaklarla yaşanan anlaşmazlıklar yüzünden Oğur şirketten Şubat 2011’de ayrılmış.
Yani sadece 1.5 ay ortak olarak kalmış.
Bunlar da onun belgeleri:
Ama bundan 13 yıl önce kurulmuş bir şirkette, tek bir fatura kesmeden, tek bir iş yapmadan bir buçuk ay ortak kalma suçunu işlemiş Neslihan Er Oğur’un adı Özgür Özel sayesinde iki gündür televizyonlarda Soylu’nun sosyal medya yapılanması içinde, firari bir FETÖ’cü olarak dolaşıyor.
Özgür Özel de iki çocuk annesi bir kadına attığı bu iftiralarla gündem olmanın keyfini yaşıyor.
Peki Neslihan Er Oğur firari ya da FETÖ’cü mü?
Hakkında muhtemelen bir trafik cezası bile yok.
FETÖ’yü bırakın herhangi bir soruşturmada adı geçmiyor.
Hepsi hukuken saçmalık olan Bylock, Bank Asya ve diğer anlamsız kriterlerin hiçbirini taşımıyor.
Yurtdışına da uçakla, pasaport kontrolünden geçerek gitti. İstediği zaman da Türkiye’ye gelebilir.
Pasaportunu Türkiye elçiliğinde uzatıyor, adresi belli. Firari değil.
Ama Özgür Özel’in dünyasında ona düşman hukuku uygulandığı için bütün bunların hiçbir kıymeti yok.
Zaten basın toplantısının en absürt anı Özel’in söylediklerinin şehvetine nasıl kapıldığını gösteriyordu.
Önce şirket ortağı olarak Neslihan Er Oğur’un adını anons etti, sonra kaldırdığı kartonda karşımıza şirkette ortaklığı olmayan eşi Turgay Oğur’un fotoğrafı çıkıverdi.
Yani diğer hukuk kriterlerini geçtik, Medeni Kanun’u Türkiye’ye getiren CHP’li bir milletvekilinin dünyasında kadınların bir değeri yok, onları eşleri üzerinden suçlamak mümkün.
Ya da eşin hikayesi Özel’in iftiraları için daha müsaitse bu “Özel” Medeni Kanun’da şirket ortaklığı bir anda karısından kocasına geçebiliyor.
Özgür Özel, hukukçu değil eczacı. Ama eczanesine gelen avukatlara reçete yazarken bile bundan daha fazla hukuk bilgisi duymuş olmalıydı.
Peki, Özgür Özel’in şirket ortağı bile değilken fotoğrafını dev bir kartona bastırarak FETÖ’cü diyerek milyonlarca insana gösterdiği Turgay Oğur FETÖ’cü mü?
Herkesin 15 dakikalığına FETÖ’cü olabildiği, Hikmet Çetinkaya’nın bile FETÖ’den yargılanabildiği Türk hukuk sistemine göre bile değil.
Çünkü hakkında herhangi bir mahkeme kararı hatta bir soruşturma dosyası yok. İsmi Bylock, Bank Asya’ya para yatıranlar gibi garabet suçlama listelerinde geçmiyor.
Yani Özgür Özel’in dediği gibi ne FETÖ’cü ne firari ne de “sırra kadem bastı”.
Havalimanından, pasaportuyla Türkiye’den çıktı.
Adresi devlet tarafından biliniyor.
En son Güney Afrika’daki Türkiye Büyükelçiliği’nden 2020 yılında pasaportunu 10 yıl uzattı. Tabii ki oradaki adresini de beyan ederek.
Eğer Özgür Özel bir özür mektubu yazmak isterse diye e-devlet sitesinde dahi görünen adresini buraya bırakıyorum
Peki Özgür Özel’in Turgay Oğur ile ilgili “FETÖ’cü ve firari” bilgisinin kaynağı ne?
Mahkemeler değil.
Ama uzun süredir mahkemelere özenen 2017 tarihli bir Sabah gazetesi haberi.
Haberin altındaki imzayı Büyükada’dan Kavala’ya insanların hayatlarını karartmış pek çok başka haberde görmek mümkün.
Ama anlaşılan Özgür Özel ve bu sunumu hazırlayan danışmanları için bu gazete itibarlı bir kaynak.
O halde daha birkaç gün önce aynı gazetede çıkmış “CHP’li Özel’i Manisa’da FETÖ parlatmış” haberini de itibarlı bir haber olarak kabul etmek gerekecek.
Özgür Özel, eğer hukuktan anlayan arkadaşlarına danışırsa, birine haksız suç isnad etmenin suç olduğunu kolaylıkla öğrenebilir.
Belki bu sayede bir daha Ebabilleri avlamaya çalışırken, Pelikanlara yem olmaz.
Diğer cümlelerinden devam edelim.
Burası manipülasyonun her çeşidinin resmi geçit yaptığı kısmı.
Şöyle diyor Özel “Ama sonra bir şey olmuş ortaklardan ayılmışlar. Bakın ne olmuş ayrılmışlar”
Burada şirketin ortağı olmayan Turgay Oğur’un kaçtığını ve Müçteba Kılıç’ın FETÖ’den tutuklandığını söylüyor.
Peki bu yüzden mi şirketin ortaklığından ayrılmışlar?
Zaten Turgay Oğur’un ortak olmadığını görmüştük. Neslihan Er Oğur’un ise şirketin kurulmasından 1.5 ay sonra yani Şubat 2011’de ortaklıktan ayrıldığını da…Turgay ve Neslihan Oğur 2016 yılında Türkiye’den ayrıldılar. Yani şirketteki ortaklıktan ayrılmalarından altı yıl sonra.
Peki Müçteba Kılıç ortaklıktan ne zaman ayrılmış? O da şirketin kurulmasından 11 ay sonra. Kasım 2011’de. Hakkında ortada hiçbir iddia yokken, Genç Siviller’den çoktan ayrılmışken…
Yani şirket ortaklarının şirketten ayrılmasının Özgür Özel’in “bakın ne olmuş” anonsuyla duyurduğu FETÖ meselesiyle de hiçbir ilgisi yok.
Yani Özgür Özel’in “Bakın ne olmuş ayrılmışlar” tiradı da hadi kibar olalım yine kötü bir troll manipülasyonunda ibaret.
Hazır mesele açıldı merak edenler için o soruya da girelim.
Peki hakkında darbeden altı yıl geçtikten sonra bile hala bir soruşturma ya da arama kararı bulunmayan Turgay Oğur, neden darbenin ardından yurtdışına gitti?
Bunun cevabı da soruda gizli.
“Hakkında bir soruşturma yok” bilgisini açıklamanın bile anında bir soruşturmanın üretilmesine neden olabileceği bir ülkede yaşadığımız için.
Tam da bu yüzden kapatılan Meydan Gazetesi yazarı olarak 15 Temmuz darbesinden bir hafta sonra yaşanan cadı avına kurban gitmemek için pasaportuyla ve havalimanından Türkiye’den ayrıldı.
Güya ülkeye hukuk devletini geri getirmesi beklenen ana muhalefet partisinin grup başkanvekilinin bile hukuk anlayışı böyle Hamurabi Kanunları’nın bile gerisindeyken yakın bir zamanda dönmesini de beklemiyoruz.
Halbuki işlediği suç, 17-25 Aralık’tan sonra bence yanlış yerde durmaktan ibaretti:
Yolsuzluk operasyonlarını desteklemek, buna karşı yapılan gözaltılara karşı çıkmak, cemaate ait gazetelerde yazıp ve televizyonlarına çıkmak, bu doğrultuda tweetler atmak.
Yani dershanelerin kapatılmasına karşı çıkan, paralel yapı soruşturmalarındaki gözaltılara “cadı avı” diyen, kapatılan STV ve Zaman gazetesine destek ziyaretleri yapan Özgür Özel’in ve üyesi olduğu CHP’nin 17/25 Aralık sonrası işlediği “suçlar”ın neredeyse aynılarını işlemekti.
Ve son olarak gelelim Özgür Özel’in itibar suikastlarının zirvesine.
“Ve bu arkadaşların ortak özellikleri FETÖ’nün sosyal medya ve gençlik kampanyalarını yöneten Genç Siviller hareketinin yöneticileri, Genç Siviller Derneği’nin yöneticileri ve üyeleri olmaları”
Onlarca insan hakkındaki bu itibar suikastını sinirlenmeden ve sindirerek inceleyelim.
Önce cümledeki tek doğru: Evet bu şirketin üç ortağı Genç Siviller sayesinde tanışıp, 2010’da bu şirketi kurmuşlardı.
Şirketin Genç Siviller ile tek ilgisi bu. CHP parti örgütünde tanışıp, inşaat şirketi kuranların CHP ile ilgisi neyse aynısı. Ortaklardan dördüncüsünün Genç Siviller ile bir ilgisi yoktu. Ticari bir şirketten bahsediyoruz.
Yani kaldırdığı kartondaki “Genç Siviller’den yol arkadaşları” vurgusu da ucuz bir karalamadan başka bir şey değil.
Üstelik, biri 1.5 ay diğeri 11 ay sürmüş ortaklıklar bunlar.
Ortaklardan ikisi 2011’de çoktan Genç Siviller’den de ayrılmışlardı.
Henüz Emin Şen’in Süleyman Soylu ile profesyonel olarak çalışmaya başlamasından da çok önceki tarihler bunlar.
Yani Özgür Özel’in iddialarını Genç Siviller’e bağlamak için özel bir garez gerekli.
Cümleyi analiz etmeye devam edelim:
“FETÖ’nün sosyal medya ve gençlik kampanyalarını yöneten Genç siviller hareketi”
En basitinden başlayalım. Genç Siviller 2006’da kuruldu ve henüz o sırada sosyal medya diye bir şey yoktu.
Ama Özgür Özel, ifşa ettiği sosyal medya yapısının evrim sürecinin başına Genç Siviller’i koymak için, “Twitter şifresi kimde” diye bir esprinin bile olduğu, doğru düzgün bir internet sitesi bile olmamış Genç Siviller’i sosyal medya kampanyaları yapan bir yapıya dönüştürmüştü.
Tabii Özel’e göre Genç Sivller, 2006’dan itibaren bu operasyonları kimin adına yapmış?
2016’da devletin adını koyduğu FETÖ adına.
Yine mevcut hukuka bile rahmet okutan bir Özel savcılıkla ile karşı karşıyayız.
Genç Siviller hakkında bugüne kadar açılmış herhangi bir FETÖ soruşturması olmadığını, hakkında soruşturma bile açılmamış bir gruba mahkeme kararı olmadan FETÖ’cü diyemeyeceğini Özgür Özel’e anlatmaya çalışmak, ilk insanlara metroyu anlatmaktan zor, bu artık anlaşılıyor.
Ama herhalde basit bir matematikle şunu anlaması çok zor olmayacaktır.
Açık kapı sistemiyle isteyen herkesin gelip eylemlerine katılabildiği, aktif üyesi olabildiği Genç Siviller’in 2006-2017 arasında her meşrepten, siyasi görüşten yüzlerce üyesi içinde hakkında 2016’dan sonra FETÖ’den soruşturma açılmış üye sayısı sadece 1.
Bu sayı CHP’nin FETÖ’den çoğu haksız gerekçelerle tutuklanan üst düzey danışmanlarının sayısından daha az.
Üstelik Özgür Özel ve partisi Habur, Oslo üzerinden cemaatçi argümanlarla iktidarı suçlarken, Genç Siviller cemaatin iktidara karşı ilk ciddi operasyonu olan 7 Şubat 2012’de “Barış için masaya oturan da oturtan da şereflidir. Hepimiz Hakan Fidanız” diye açıklamalar yapmakta, yine Özel ve partisi 17/25 Aralık’ta Fuat Avni’den yeni tapeler dilenirken bu operasyonlara karşı da bildiriler yayınlamaktaydı.
Ama bunların artık çok fazla önemi yok.
Özel’in, Soylu gibi kullandığı FETÖ sopasını artık elden bırakmak gerek.
Olan oldu.
Genç Siviller’in yaptığı açıklamada dendiği gibi “siyasi şovunun şehvetine kapılmışken insanların haysiyetlerini düşünmeyen” Özgür Özel’in başına bu basın toplantısı için korktuğu gibi bir şey gelmedi ama masum insanların başında iki gündür pek çok şey geldi.
Türkiye’nin en çok izlenen kanalı Fox Haber’den, en çok izlenen Youtuberlarından Nevşin Mengü’ye kadar herkes bu yalanların üzerine atlayıp, yaydı.
İdeolojik hınçtan gözü körelmemiş ve Hamurabi düzeyinde hukuk fikri olanların tuhaflığı görebileceği iddialar hiç sorgulanmadan büyük bir iştahla tüketildi ve tüketiliyor.
Muhtemelen Özel de bu medya görünürlüğünün de tadını çıkarıyordur.
Ondan Genç Siviller’den ya da “firari”, “FETÖ’cü diyerek suçladığı insanlardan özür dilemesini beklemiyorum.
Zaten CHP’nin helalleşmeye karşı kanadından bir isim.
Ayrıca 1,5 dakikaya sığdırdığı yalanlar, manipülasyonlar yüzünden iddialarının geri kalanına da şüpheyle bakılmayı hakkediyor.
Ama kendisine galiba bir teşekkür borcum var.
Uzun süredir suç işlemiş olmasa da yaptığı tercihler yüzünden affedemediğim abimle aramdaki buzlar, onun bu haksız saldırısı yüzünden eridi ve oturup yıllardır tekrarlanan bu iddialar karşısında “ne işe yarayacak” diyerek bir türlü elim gitmeyen bu yazıyı yazdım.
En azından bu yükü hak etmedikleri halde yıllardır sessizce üzerlerinde taşıyan, tanımaktan gurur duyduğum Genç Siviller’deki arkadaşlarımın belki bundan sonra başlarına daha az şey gelir.
Çünkü seçimden sonra muhtemel bir iktidar değişikliğinde bu Özel hukuku anlayışı ve linç kültürü ülkeye hakim olmaya devam ederse orta yaşlarına doğru ilerleyen Genç Siviller’in converselerini bir kere daha giymesi gerekebilir.
HABERE YORUM KAT