Hepsi tesadüf…
Cumhuriyet Halk Seçmesin Partisi lideri Erol Taş Beyefendi Ergenekon soruşturması kapsamındaki gözaltıları “darbe zihniyetinin parçası olabilecek uygulamalar” diye tanımlıyor…
Ona göre, Ergenekon soruşturması “içi boş” bir operasyon!
Ergenekon çetesinin aleyhine tek laf dahi etmiyor, Deniz Baykaltaş…
Ulusalcı çetenin darbe planları yaptığı ortaya çıktığı halde Deniz Bey bu vahim gerçekle ilgilenmiyor:
Buna mukabil, Ergenekon kapsamındaki göz altıları “darbe sonrası uygulamalara” benzetiyor…
Akla ziyan bir durum:
Baykal, darbeci Ergenekon yapılanmasına sahip çıkıyor!
* * *
Dahası var…
Ce Ha Pes lideri, “Ulusalcı Ergenekon çetesinin ulusalcı tetikçisi” olduğu ispatlanmış olan Danıştay saldırganının “radikal dinci” olduğunu iddia edebiliyor…
Baykal, “Danıştay davası hakkında yargının hükmünü verdiğini, dosyanın kapandığını” ve “ortada bir komplo olmadığının anlaşıldığını” öne sürerek kamuoyunu resmen yanıltmaya çalışıyor…
Tetikçi Alparslan Arslan'ı müebbet hapse mahkum eden mahkemenin sekizde sekiz ispatlanmış bulunan Danıştay-Ergenekon bağlantısını inanılmaz bir biçimde es geçmesi, bu dosyayı şimdilik kapatmış olabilir…
Ama gerçeğin de eninde sonunda ortaya çıkmak gibi “kötü” bir huyu vardır!
Deniz Bey, şu çarpıcı tarihi hadiseyi hatırlayacaktır:
İtalya'da (Temmuz 1990) savcı Felice Casson'un; 1972'de üç Carabinieri'nin öldürüldüğü tartışmalı dosyayı yıllar sonra yeniden açması sonucunda NATO silahlarıyla dolu gizli cephanelik bulunmuş…
Gladio böylelikle günışığına çıkmıştı…
Baykal, Ergenekon-Danıştay bağlantısının izini süreceğine,
“Bakın dosya kapandı, artık herkes evine dönsün” tavrıyla
Ergenekon gerçeğini hasıraltı etmeye çabalıyor…
Danıştay davası sanıklarından Osman Yıldırım, Savcı Zekeriya Öz'e verdiği ifadede Cumhuriyet'e atılan bombaları Ergenekon kapsamında tutuklu bulunan Veli Küçük'ten aldıklarını (Arslan'la birlikte) söylüyor…
Küçük'ün saksıda yetiştirdiği Danıştay saldırganı Arslan Cumhuriyet'i bombalayan kadroda da yer almıştı…
Baykal, hep beraber bu bağlantılara “gözlerimizi fal taşı gibi” kapatmamızı istiyor!
Danıştay davasında ilgili mahkemenin frene basması Ergenekon'daki “büyük resmi karartmaya” yaradı:
Erol Baykaltaş, buna mı seviniyor?
* * *
Darbeci Ergenekon çetesine “yok” muamelesi yapılması elbette tesadüf değil…
Şimdiye kadar ulusalcı çete aleyhinde tek sözcük dahi sarf etmeyen “Gizli Amerikancı” İlhan Selçuk ifade verdiği iki savcıya özetle şöyle demiş:
“Ergenekon diye bir çete varsa, ki siz var olduğunu iddia ediyorsunuz o vakit bu çetenin sınırlarını çizmeye bakın. Beni de bunun içine katarsanız dava inandırıcı olmaktan çıkar…”
Görüyorsunuz, İlhan Bey Ergenekon diye bir çetenin var olduğunu dahi söyleyemiyor!
Darbeci Ergenekon yapılanmasını korumak değil de nedir bu?
* * *
Baykal ve Selçuk başta olmak üzere “Ergenekon'a toz kondurmayanlar” cephesi için kötü bir haber daha…
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in “Bana ait değil” dediği “Darbe Günlükleri”nin emekli oramiralimizin bilgisayarından elde edildiği kanıtlanmış bulunuyor!
Günlükte Org. Aytaç Yalman ve Org. Şener Eruygur'un başını çektiği Sarıkız kod adlı darbe girişimi ile Org. Erugyur'un tek başına giriştiği Ayışığı kod adlı benzer operasyon tüm ayrıntılarıyla anlatılıyordu…
Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün karşı koymasıyla muhtıra girişimi akamete uğramıştı…
Darbe girişimlerinde adı geçen iki orgeneralin emekli olduktan sonra Cumhuriyet Gazetesi Vakfı'nda yönetici olmaları sadece tesadüften ibaretti!
2003'teki Sarıkız kod aldı darbe girişiminin başlangıç aşamasında Cumhuriyet'in “Genç Subaylar Tedirgin” manşetiyle Org. Özkök aleyhine laikçi bir kampanya yürütmesi de tesadüftü!
İlhan Selçuk'un eski tüfek bir cuntacı olması zaten kadim bir masaldı!
İlhan Bey'in sütununda (Kasım'06) AKP iktidarını devirmesi için Dabılyu Amca'sından yardım isteyen bir açık mektup yazması ise “komplo teorisi”nin önde gideniydi!
Yeni Şafak gazetesi
YAZIYA YORUM KAT