Hepsi Dönmek İstiyor Ama...
Yeni Şafak gazetesi, Suriyelilerin dönüşüyle ilgili bir habere yer verdi. Katil Esed’in yanı sıra İran ve Rusya’nın da eleştirildiği haberde bu iki ülkenin Suriye’nin yaşanılamaz hale gelmesindeki payına dikkat çekilmesi yerinde olmuş.
Yeni Şafak’ın bahse konu haberi şöyle:
İdlib güneyine Esed-Rusya-İran tacizleri yüzünden onbinlerce Suriyeli soluğu Türkiye sınırında alıyor. Sığınmacıların hepsinin aklında bir gün geri dönebilme ihtimali var.
Suriye'nin İdlib kentine Rusya ve rejim tacizleri sürüyor. Esed birlikleri, İran destekli terörist gruplar ve Rus uçakları, kent güneyindeki sivil yerleşim yerlerine bomba yağdırıyor. Mevcut durum, 2 milyonu aşkın sığınmacının yaşadığı 4 milyon nüfuslu kentte endişeleri iyice artırdı.
Çünkü son bir ayda en az 155 sivil bombalar altında can verdi, 410'dan fazlası da yaralandı. Saldırılardan kaçan mülteciler Türkiye sınırındaki güvenli kamplara göç gediyor. Yeni Şafak, İdlib ve Azez'deki kamplarda yaşayan Suriyelilerin acıklı hikayelerine şahit oldu. Mültecilerin tek istekleri, 9 yıl önceki hayatlarına geri dönmek. İç savaş öncesi yaşadıkları şehirlere kavuşup her şeyi geride bırakmak isteyen mazlumların önündeki en büyük engel ise savaşın halen sürmesi.
Üstelik kimi bölgeler terör örgütü PKK'nın, kimileri ise katliamlarıyla akıllara kazınan İran destekli terör gruplarının elinde. Rejime sığınan hiç kimsenin de hayatta kalma garantisi bulunmuyor. Türkiye sınırında barınan Suriyeliler bunun gibi nedenlerden ötürü 'şimdilik' dönemiyor.
GİDECEK BAŞKA YERİMİZ YOK
Azez’deki kampta Türkiye’nin yardımlarıyla hayata tutunan 4 çocuklu Fatıma Rahman duygularını şu sözlerle ifade etti: “Halep’ten İdlib’e, İdlib’den buraya. Eşim ÖSO’dan. Bizim güvenliğimizi sağlamak için şuanda yanımızda yok. Ben 4 çocuğumla birlikte bizlere verilen çadırlarda yaşıyoruz. Buradan başka gidebilecek hiçbir yerimiz yok. Yarın buraya bir saldırı düzenlense hepimiz öleceğiz. Bugün karnımız doyduğu için şükrediyoruz. Çünkü bir sonraki öğünde ne yiyeceğimizi bilmiyoruz. Bizlere ne getirirlerse onları yiyoruz.”
Büyük bir evimiz vardı
İç savaş öncesi Halep'te yaşayan, savaş sonrası İstanbul'a göç eden Rahman Nazir, 6 yıl İstanbul'da kaldıktan sonra TSK-ÖSO ortaklığındaki harekâtla teröristlerden temizlenen Azez'e geldi. Eşi ve bir kız çocuğuyla birlikte Azez'deki mülteci kamplarına yerleşen Nazir, "Çok sayıda akrabam saldırılarda hayatını kaybetti. Çok büyük ve güzel bir evimiz vardı, ancak savaş bizi evimizden kopardı. Şimdi küçük bir çadırda bir yaşındaki çocuğum ve eşimle birlikte yaşıyoruz. Savaş sadece evimizi değil hayatımızı bizden aldı" dedi.
TÜRKİYE OLMASA AÇLIKTAN ÖLÜRÜZ
Ailesi 1948’de Filistin’den Şam’a göçmüş Muthaz Mahmut ise savaşla birlikte soluğu Azez’de alanlardan. Ailesinden çok sayıda kişiyi kaybettiğini söyleyen Mahmut, “Kamplarda elektrik ve suya ihtiyacımız var. Bu savaş milyonlarca insanı evlerinden uzaklaştırdı. Ben bunlardan sadece birisiyim. Hiçbir sağlık güvencemiz yok. Çalışabileceğimiz bir işimiz yok. Bize sadece Türkiye bakıyor. Türkiye olmasa buradaki insanların tamamı açlıktan ölecektir. Esed bizi ölüme terk etti” şeklinde konuştu.
HABERE YORUM KAT