"Hepimiz Kürt'üz"
Milliyetçi jargona vakıf olanlar, Devlet Bahçeli'nin bu haftaki grup konuşmasında bana yönelttiği "aydın başıbozukluğu ve kokuşması" ithamının hafif bir tariz olduğunu bilirler. Devlet Bey beni "hain" ilan etmeyerek incelik gösteriyor.
Konu, Erbil'deki Abant Toplantısı'nda benim yaptığım açılış konuşması. MHP lideri "Bir gün bile kendisi olamayanların ve ne olduklarını bir türlü ilan edemeyenlerin; her bir araya geldiklerinde "hepimiz" diye başlayarak toptancı bir anlayışla sürekli başkaları olduklarını ilan etmeleri..." diyerek, benim konuşmamda geçen "Hepimiz Kürt'üz" sözünü yargılıyor.
Devlet Bahçeli'yi sever ve sayarım. Sadece üzerimdeki emeği ve hakkından dolayı değil; MHP lideri olarak siyasî çıkarlarının çok üstünde, bu ülke adına doğru bir yerde ısrarla durduğu için. Bahçeli'nin şiddete ve kaosa izin vermeyen sağlam duruşu olmasaydı bugünün Türkiye'si tam bir cehenneme dönüşebilirdi.
"Hepimiz Kürt'üz" sözüne gelince... Cevabı, bana gelen bir mektupla veriyorum. Yazan 12 Eylül firarilerinden, Hollanda'da yaşayan Elazığlı bir Kürt.
"1980'di, nitekim vatanın tanklarla kurtarıldığı günlerdi. Senin "ülkücülük" yaptığın zamanlar ben de "devrimcilik" yapmıştım. 20 yaşındaydım. Yakınlarda siyasi bir cinayet işlenmişti. (...)Beni ihbar edenler "örgütümü" bilmiyorlarmış. Önce onu "itiraf" ettirmeye çalıştılar:
-PKK misin? TİKKO musun? DHB misin?Dev-Yol musun?
Sonuç alamadılar. Hiçbiri değildim.
-Yoksa Atatürkçü müsün? Her buraya gelen Atatürkçü oluyor yahu. O anda çok spontan olarak cevap verdim:
-Ben Türk değilim. Türk değilim ki Atatürkçü olayım. Şahsen bu cevabımdan sonra hayatımın artık biteceğini sandım. Hayır, öyle olmadı. (...) Neyseki dördüncü gün bir PKK'li getirdiler, itiraf etti. Detayları verdi, ben cinayetten yırttım. Bir ay sonra savcıya çıktım. (...)
Savcı sordu: "Türk değilim demişsin?.." O anda hayatımın en iğrenç şeyini yaptım, yalan söyledim. Çünkü o şartlarda "Kürt'üm" demek on yıl ceza demekti. Benim de siyasi savunma yapmak gibi bir planım yoktu.
-Türk'üm, dedim. Ama arkasından güldüm. Savcı da güldü. On yıl cezadan kurtuldum ama vicdanım hiç rahat olmadı. Dün seni dinleyince o günlerimi hatırladım. Mümtaz'er Türköne Hoca "Hepimiz Kürt'üz" demiş. Çok duygulandım. Demek ki bugünleri de görme şansımız varmış.
Savcıya yalan söyledim, sana doğruyu söylüyorum: Mümtaz'er Hoca için ben Türk'üm. Sevgi ve saygılarımla." Gazi Fincan
Bana düşense "Hepimiz Kürt'üz" demeye devam etmek. Hepimiz yaralıyız. Hepimiz kırgınız. Hepimizin hâlâ canı yanıyor. Basmakalıp önyargıları, şiddet kokan düşmanca bir dili kenara bırakmalıyız. Konu, gündelik siyasetin polemiklerine uygun değil. Bu yüzden Bahçeli'nin Abant-Erbil toplantısı için "Okyanus ötesinden güdümlü bu toplantı" diye bahsetmesi, aradığımız çözüme yönelik yapıcı dile uymuyor. MHP liderinin etno-milliyetçilikleri ve şiddeti reddeden bu toplantıyı polemik konusu yapıp mahkûm etmesinin Türkiye'ye bir faydası yok. MHP bilincinde yer alan esaslı unsurlarından birini hatırlatmalıyım. Koskoca bir imparatorluk ben ve sen kavgası ile ve birilerinin "daha fazla Türk olmak" hülyasıyla kaybedildi. Şimdi de, herkesi Türk yapmak uğruna koca Türkiye Cumhuriyeti'ni mi gözden çıkartalım?
Rahmetli Türkeş "Bir Kürt ne kadar Kürt ise ben de o kadar Kürt'üm." demişti. "Hepimiz Kürt'üz" lafının mucidi odur. "Bir Kürt kadar Kürt olmak" için Kürt'ün bir insan olarak sahip olduğu bütün haklara saygı göstermek gerekir. Bu sözün asıl anlamı ise etnik kimlikler üzerinden siyaset yapmayı bir kenara bırakmaktır. "Hepimiz Kürt'üz" lafından sadece Türk olmayı etnik bir kimlik olarak algılayanlar, Türk etno-milliyetçileri rahatsızlık duyar.
Evet "Hepimiz Kürt'üz". "Hepimiz Kürt" olduğumuza göre farklı bir şeyler yapalım. Meselâ Kurmançi Kürtçesinde birkaç cümle öğrenelim. Kürtlerin anadilde eğitim hakkına saygı gösterelim. İflas etmiş ve tükenmiş ulus-devlet tezlerini tekrarlamak yerine yüreğimizdeki sıcaklığı büyütelim. Aynı coğrafyayı, aynı kültürü, aynı tarihi, aynı geleceği, kısaca ortak bir kaderi paylaştığım Kürt, ancak benim Kürtlüğüm kadar Türk olabilir. Daha fazlasını kimsenin beklemeye de istemeye de hakkı yoktur.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT