Hendeklere Gömülen Hayaller
Haziran seçimlerinden sonra, bırakın PKK’nın ne yapmaya çalıştığını anlamayı, AKP’yi dışarı iten bir MHP/CHP/Cemaat/HDP koalisyonunun Türkiye için en iyi yol olduğu açık açık savunulabiliyor; MHP’ye oyunbozan olarak diş bileniyordu…
Gürbüz Özaltınlı / Serbestiyet
Demirtaş’ın DTK kongresi öncesinde yaptığı konuşmadan sonra dönüp yeniden baktım; aralarında benim de bulunduğum bir grup demokrat yazar, PKK’nın devletleşme stratejisi üzerine bıktıracak kadar yazmış durmuşlar. “Çözüm oyununu” bırakıp savaş siyasetine geçişin PKK’ya ait bir seçim olduğuna dair sayfalar dolusu emek harcanmış.
Buna karşı, Kürt sorununda şiddete dönüşü, ısrarla Erdoğan’ın seçim kazanma taktiği olarak görme, gösterme yolunu tutturan liberal/sol kalemler vardı. Kandil’in sesini, attığı askeri adımları duymayan, görmeyen, görmek istemeyenlerle; belki de bilerek perdeleyenlerden oluşan bir aydın blokuydu bu. HDP’nin “Türkiye’lileşme” siyasetine gerçeküstü anlamlar yüklemelerine yol açan AKP/Erdoğan alerjileriyle, reel-politiker aktivistler gibi davranıyorlardı. HDP’nin bağımlı değişken niteliğini ne kadar kolay unuttuklarına; PKK’nın ideolojik/politik karakterini göz ardı etmelerine; Kandil’in öncelikleri üzerine düşünmeyi tamamen terk etmelerine şaşırabilirdiniz.
Türkiye’nin gidişine ağırlığını koymuş muhafazakâr sosyolojiye; “İslami otoriterliğe” karşı, HDP’yi, demokratik bir alternatif; iktidarı sınırlandıracak etkin bir denge gücü olarak okudular. Kürtlere dayanan güçlü sosyolojik gövdesiyle güven veren; seküler ideolojik kimliğiyle yeni toplumsal kesimlere açılabilme vaadi taşıyan, modern dünyaya ait bir hareketti HDP.
Müşterisi hazır feminist/ekolojist/hiyerarşi karşıtı/dezavantajlıların dostu söylemlerin genel siyasal dile monte edilmesi, “işte tam bizim gibi konuşan bir parti/ lider” illüzyonunu çok kolaylaştırdı. Milletvekili aday listeleri, çoğulcu/renkli/demokratik bir buluşmanın resmini yansıtıyordu.
HABERE YORUM KAT