Hem Mahsun Hem Kırmızıgül; Çiyager Kim ki?
Asıl adı Mehmet Karakuş olan ve yaptığı Kürtçe şarkılarla yıllarca PKK çizgisine hizmet eden Kürt müzisyen Çiyager, HDP-PKK’yı eleştiren fikirleri ulusal bir gazetede yayınlandıktan hemen bir gün sonra saldırıya uğradı. Çiyager, aralarında tanıdığı kişilerin de olduğu 6 kişilik HDP’li bir grup tarafından sopalarla öldüresiye dövüldü, kafası ve kolları kırıldı!
Çiyager, gördüğü yanlışları hiçbir hakaret etmeksizin eleştirdiği için saldırıya uğradığı saatlerde şarkıcı Mahsun Kırmızıgül de twitliyordu.
Bu kadar iyimser olmayın. Zira Kırmızıgül, müzisyen dayanışması namına Çiyager’in başına gelen zulüm hakkında yazmıyordu.
Kırmızıgül, kendince çok daha steril, risksiz bir konu bulmuştu. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Başbakan’a, Hükümet’e, AK Parti’ye hakaret düzeyinde “eleştirilerin” “fikir özgürlüğü” olarak kabul gördü(rüldü)ğü bir konjonktürde o da hedef olarak kendisine Başbakan’ı seçmişti. Hitap ettiği, ekmeğini yediği kitle nazarında böylelikle “sosyal duyarlıklı” roller kesmeye devam edecek, sanatçı-toplum denkleminde aktivist duruşuyla popülaritesine popülarite katacak, Gezici, Kürtçü, solcu, paralelci, Amerikancı, Rusçu vs tüm medya unsurlarının övgüsüne mazhar olacak, sosyal medyalarda TT olacaktı.
Çiyager’in bahtı onun kadar açık, şansı bol değildi. Barışı, demokrasiyi, özgürlüğü dillerine en fazla pelesenk eden hendekçilerin öz yönetimcilik oynadıkları bir mahalden seslendi. Eleştirisini “Saray Zorbaları”na değil “Dağ Güvercinleri”ne yöneltti. Çok geçmedi ki barış güvercinlerinin sopaları kafasına inmeye başladı.
Peki, Sur’da yaşananlar hakkında “Yaralı olan çocukları ve yaşlı insanları ölüme terketmek hangi dinde yazar. Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey başbakan?” diye yazan Mahsun Kırmızıgül’ün, diktatörlüğün hâkim olduğu, Erdoğan’ı ve hükümeti eleştirenlerin anında derdest edilerek tutuklandığı ülkede başına bir şey geldi mi dersiniz? Gelmedi, gelmeyecek ve zaten gelmesin de. Maksadımız Başbakan’a, Hükümet’e “fikir özgürlüğü” kapsamında çakmanın dayanılmaz cazibesine dikkat çekmek.
Sinemayla ilgili olanlar yapımlarını her ne kadar çakma ve istismara dayalı olarak niteleseler de malum Kırmızıgül film de çekiyor. Böylelikle Sur’da yaşanan gerçekleri bir filmci edasıyla ve bolca ajitasyon sosuyla ters yüz etmenin imkânlarını zorlamakta. Bunu niçin mi yapmakta? Dedik ya sanatçımız toplumsal duyarlılığa sahip. Yoksa filmlerinde efendilerine yaptığı güzellemeler için paralel yapıdan aldığı mali destekle hiçbir alakası yok durumun! Hem zaten twitlerinde TARAF olmamaktan bahsetmiş. Siz bekleyegörün mutlaka Çiyager'in başına gelenler için de yazacak bir şeyler ve örgütün şiddetini de ajitatif bir üslupla yerden yere vurarak tarafsızlığını gözler önüne serecek. Nalet olsun içimdeki insan sevgisine ki hep böyle iyimseryapıyor beni.
“Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça”
Siz de Ahmet Kaya’yı hatırladınız dimi? Hani Kürtçe klip yapacağını duyurduğunda Ortaçgillerin kaşıklı çatallı alkışlı protestosuna maruz kalıp “hain” damgasıyla ülkeyi terk etmek zorunda kalan özgün müzisyen. Mahsun’un yukarıdaki twitinde olduğu gibi “Yaşlı bir insanı Kürtçe klip yapacak diye ölüme terk etmek hangi dinde yazar? Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz?” diyesi geliyor insanın. Alkışlı protestocu taifenin içinde Mahsun da vardı ya; ondan. Sen Kürtçe müzik yapmanın bedel gerektirdiği dönemlerde yapmak isteyenleri çirkince protesto et; Kürtçeyi özgürleştiren iktidar döneminde yaptığın filmlerde ise Kürtçeye yer vererek alkışları topla. Sanat değil tüccar uyanıklığı maşallah.
Dün Ahmet Kaya bedel ödedi; bugün bedel ödemek ise Çiyager’in nasibine düştü. Kırmızıgüller taifesi ise her zemin ve konjonktürde yükselen “değer” olmanın yollarını döne döne buluyorlar. Demek ki neymiş; her sanatçıya bir tüccar uyanıklığı gerekmiş.
Dün popülarite bunu gerektiriyordu; bugün bunu. Neden kızalım? Amacımız bir insanın karaktersizliğini ortaya koymak da değil ki. Hem klipleri ve filmleriyle toplumsal ahlakı ifsat eden, çirkinliğin dibine vurmuş bir karakteri ne diye kale alalım? Çiyager’in yaşadığı mazlumiyet ve mağduriyet karşısında dilleri tutulanların tutarsızlıklarına işaret etmek istedik biraz.
Şimdi, sanatçısı, yazarı, çizeri, akademisyen tayfası… Neredeler, niçin sesleri çıkmaz? Fikrini söyleyip HDP-PKK’yı eleştiren Çiyager’in başına gelenler hakkında neden sus-puslar? PKK'yı eleştirdi diye sopalı öz yönetim kuvvetlerince saldırıya uğrayan bir müzisyenin fikir özgürlüğü için de imza toplamazlar mı?
“Öz yönetim”de fikir özgürlüğü varmış-yokmuş; ne önemi var canım?! Hendek, barikat, terör, örgüt zorbalığı hepsi yenilir yutulur şeyler!!! Aslolan Tayyip’i yıpratmak ama dimi? Yoksa sen hâlâ anlamadın mı?
YAZIYA YORUM KAT