Hem katlediyor, hem de bağırıyorlar!
Klasik anlatım değişti mi? Hayır.
Aynı tablo, aynı şekilde yine tekrarlandı.
Hem dövüp, hem de “Adam dövüyorlar” diye bağırma yüzsüzlüğü, İsrail tarafından bir defa daha sahneye konuldu.
Silahsız bir yardım konvoyu.. Gıda ve ilaçlar ile tıp aletlerinden oluşuyor. Bu konvoydaki gemilere İsrail askerlerince çıkartma yapılıyor.
Nerede? Kimsenin babasının çiftliği konumunda olmayan, uluslararası sularda..
Herhangi bir devletin, bırakın insanî amaçlı yardımı, silah taşısa bile o uluslararası sularda yapacağı bir engelleme hakkı var mı?
Yok.
Ama İsrail bu! Haydutlar devleti.. Tek silah olmayan bir gemiyi bile, kendi karasularına girmeden işgal edebilir..
O, terör devleti çünkü.. PKK ne ise, o da aynısı!.. PKK’ya, “Hainlik yaptın, bomba patlatıp insanları öldürdün” denir mi?
Teröristin işi bu zaten! İsrail’in de işi, hukuku rafa kaldırmak, teröristlik yapmak.. Filistinli çocukları öldüren, savunmasız insanların kollarını taş vurarak kıran, namazdan çıkan insanların üzerine füze fırlatan bir terörist devlet..
Bugüne kadar hep mağduru oynuyordu.. Biz inanmasak da, birilerini inandırıyordu.
Şimdi naklen yayınlanan bir insanî yardım konvoyuna yaptığı saldırı ile, her şey ayan beyan ortaya çıktı.
Gemiye inen İsrail askerlerine saldırılmış da.. Onun için askerler silah kullanmışlar!
Sanki o gemi babalarının çiftliği!..
Senin ne işin var ki o gemide? Önce onun hesabını ver!
Sadece İsrail değil, İsrail yalakaları da bunun hesabını versin: “İsrail askerlerinin, o gemide ne işleri vardı ki, helikopterlerle çıkartma yaptılar?”
Gemi, senin sularında değil. Gemi senin değil. Senin, o gemiye inmen bir defa suç! Suç işleyen de, kendisine karşı meşru müdafaa hakkının kullanılmasına katlanması gerekir.
İşin vahim yanı, olayın bir anda yaşanıp bitmiş olmaması.. Adamlar resmen, korsanlık yapıp gemiye el koydular.. Bunu tüm dünyanın gözü önünde, akşam saatlerine kadar sürdürdüler. Sürdürmeye de devam ediyorlar...
Uluslararası sularda, kendileri ile ilgisi olmayan gemilere el koydular.. Silahlı olarak.. İnsanları öldürerek..
Böyle durumlarda, uluslararası kuruluşlar devreye girerdi değil mi?.. Hani bir devlet, keyfî olarak bir başka devletin topraklarını işgal etmeye kalkarsa, devreye giren uluslararası kuruluşlar vardı değil mi?..
Örneğin Birleşmiş Milletler.. Ne yaptılar, akşam saatlerine kadar? Hiçbir şey. Türkiye’nin zorlaması ile, akşam saatlerinde Güvenlik Konseyi toplanacaktı. Toplanıp, yapacakları bir şey de yok ama..
Başka hangi uluslararası kuruluşlar var? Örneğin; üye devletlere saldırı halinde, topyekûn cevap verecek olan NATO..
NATO'dan ses var mı?
Üye devlet olan Türkiye’ye ait bir sivil gemiye, bir devlet askerî saldırı düzenliyor.. NATO’nun derhal bu saldırıya müdahale etmesi, hatta gerekirse silah kullanarak bu tecavüzün sonlanmasını sağlaması gerekir.
Yok öyle “Toplantı yapalım.. Karar alalım” vs..
Fiili durum var. Fiili duruma, fiili savunma ile cevap verilmesi gerekir. Ama ortada NATO’dan da bir ses yok!..
Afganistan’daki NATO birliklerinin kulakları çınlasın..
Tabii bu arada, Afganistan’da, NATO askerleri ile birlikte vazife yapan Türk birliklerinin de kulakları çınlasın..
Sahi, Somali’deki korsanlar için, Türk Deniz Kuvvetleri, askerî birlik göndermiş, uluslararası sularda sivil gemilere silahlı saldırıları önlemek için çaba sarfedilmişti..
Aynı kuvvetlerden bir birlik de, Gazze açıklarına gönderilemez mi? Orada da, İsrail korsanları var.
İsrail askerlerinin sivil gemilere saldırılarını önlemek için Türk askerleri bölgeye gidemez mi?
Somalili korsanlar olunca gidiliyor.
İsrailli korsanlar olunca niye gidilmesin?..
Bu arada, uluslararası derin güçlerin piyonu olan PKK, tam İsrail operasyonu öncesinde, İskenderun’daki askerî birliğimize saldırdı..
6 şehid verildi.. Şimdi adında “Barış” olan partiye soralım, bu hain saldırıyı, nereye oturtacaksınız?!..
İsrail piyonu değil iseniz.. Ne yaptığınızı bilmeyen, İsrail kuklaları değil iseniz! Buyurun izah edin..
Nedir bu yaşananlar?..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT