1. YAZARLAR

  2. MURAT AYDOĞDU

  3. Helva ve Put
MURAT AYDOĞDU

MURAT AYDOĞDU

Yazarın Tüm Yazıları >

Helva ve Put

28 Ağustos 2012 Salı 17:31A+A-

Ölüm ve acı. Ölen kişinin arkada bıraktığı yakınları ve dostları için kalanların ruhlarında hissettikleri acı.

Helva ağızda hoş bir tat bırakır. Bu nedenle olacak, ölümün ardından helva verilir, dünyevi bir teselli olsun diye.

İnsan ölen kardeşinin etini yiyemez, ama helvadan putlar edinip vicdanını teslim ettiği putları pekâlâ yer. Helvanın dilinde bıraktığı tat ise, kalbine inmemiş bir vicdanın örtücüsü olur. Bu da dünyevi bir kendini kandırma.

İnsan kendisini kandıran varlık, hem de bile isteye. Öldürülen, katledilen kardeşlerine karşı sorumsuzluğunu ve kabahatlerini düzeltemediği durumlarda, helvadan putlar edinir kendine. Sonra bunları yiyerek ağzını tatlandırır, kalbini değil dünyevi dilini.

Gerçekte yediği Habil’in etidir ve kendini kandırarak tatlandırmıştır onu.

“Rabbinden açık bir kanıta göre davranan kimse, yaptığı kötülükleri kendisine güzel görünen ve yalnızca kendi keyfine göre hareket eden kimse ile bir olur mu?” 47 Muhammed 14

“Takdir edilen bir sıkıntıya uğratıldıkları zaman tevazu göstermediler, tersine kalplerinin katılığı arttı, çünkü Şeytan bütün yaptıklarını onlara güzel gösterdi.” 6 Enam 43

“Tarih, İyilerle Kötülerin savaşıdır” denir. Oysa herkes kendine iyi bir rol biçer. “Tarih, İyilerle İyi Zannedilenlerin savaşıdır” aslında, İyi Zannedilen ise; Şeytan’ın Doğru Yol’un üstünde oturarak süregelen sünneti.

Ağızda hoş bir tat bırakan ama kalbe inmeyen Helva’dan Put’lar…

“Siz gerçekten dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olarak putları edindiniz. Kıyamet günü de, kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur."” (29, Ankebut 25)

“Ben seni değil, senin hayalini sevdim” Bu arabesk sözcük, kutsadığı değerlerin hayale dönüştürmesinin ve gerçekten uzaklaşmasının da tatlı bir helvası.

Bir görüşe göre Mecnun Leyla’sına kavuşamadığında, onu hayalinde kutsar. Leyla’sına rastladığında ise, onun o kutsadığı kimse olmadığını görür ve inkâr eder.

Ölen kardeşlerinin katillerine âşık insanlarda böyle bir ruh hali var. Katili inkâr edemez ama âşık olduğu katili hayallerinde ters çevirir ve “Ben aslında onu değil, onun temsil ettiği şey’e âşık oldum” sözü tam bir ruhun ölümüdür aslında.

Hayal dünyalarında, katledilenler katile döner bir anda.

Hayaller insanın kendini kandırmasıdır bazen.

Öyle ya! Ruhu ölmüş kişilerin yedikleri bize nane görünse de, kendileri için aşırı sevgi ile putlaştırdıkları Helvadan Putlar değil midir?

Nostaljiye döndürülmüş bir devrimin hayali,

Sahte bir direniş ekseni,

Bütün bunlara karşılık, yanı başında katledilen kardeşleri,

Helva tadı verilmiş kulplarla katledilen kardeşlerinin eterini yiyenler!

“İmana ermiş olanlar! Birbiriniz hakkında yersiz zanda bulunmaktan kaçının; çünkü zannın bir kısmı da günahtır; birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın ve arkanızdan birbirinizi çekiştirmeye kalkışmayın. Aranızdan, hiç ölmüş kardeşinin etini yemek isteyen kimse çıkar mı? Hayır, siz ondan iğrenirsiniz. Ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Şüphesiz Allah, tövbeleri kabul edendir, rahmet kaynağıdır.” 49, Hucurat 12

Her bir insan’ın ölümde, birazda ona şahit olanların bir parçasıdır ölen.

Ölümde payı, suçu ve kusuru olmayan acı duyar. Acıyı dindirmek için kendinden bir şeyler katmak isterler, bu her türlü yardımın kapısıdır.

Aslında o ölümde payı, suçu ve kusuru olanlarda acı duyar. Bu acıyı tövbe ve telafi ile tamir edemeyecek kişiler, Helvadan Putlarına dönerler ve dillerinde ki sahte tat onların kardeşlerinin etlerini yediklerini unutturur, örter en azından bu dünyada.

Ölen kardeşine taktığı her kulp, bulduğu her bahane tatlı gelir kendisine, tıpkı Helvadan Putlarını yer gibi değer verdiği şeyleri dönüştürür, yozlaştırır ve yer.

Kıyam başladı, kıyama duranları inkâr edip lanetleşmeler de…

Şehitlerin ölmediklerin yaşadıklarını söyler Kitabımız.

Ölen aslında onları çekiştirenlerin ruhlarıdır.

Ve kendi ruhlarının ölümüne Helvadan Putlar edinip, onları yemektedirler.

Bütün dezenformasyon da bu!

 

*Amr İbn As’ın Putperestlik döneminde Habeş Kralına ettiği bir söz; "Biz o putların kendisine değil simgeledikleri güce tapıyoruz, onların taş-toprak olduğunu biz de biliyoruz"

Yeni versiyonu ile “Biz Baas rejimine değil, ABD ve İsrail’e karşı direniş eksenine destek veriyoruz, onun zalim ve diktatör olduğunu biliyoruz.”

*Allah Elçisinin “Ammar b. Yasir gibi birine kıyacak olan muhakkak ki ateşe çağırıcıdır” dediği rivayet olunur. Ateşe Çağırıcıların argümanı da “Onu biz değil, buraya getirenler katletmiş sayılır.”

Yeni versiyonu ile “Bu halkı katleden değil, onları zalime karşı ayaklanmaya itenler suçludur.”

*İmam Hüseyin Kerbela’da katledilmiştir. Yezid sarayında helva kavurur ve der ki; “Biz Bizansla savaşırken, bu isyan de ne oluyor?”

Yeni versiyonu ile “Biz ABD ve Emperyalizme karşı direniş ekseninde yer alırken bu isyan da ne oluyor?”

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum
  • Cihat Yürek / 31 Ağustos 2012 20:54

    Murat abi bol ironili veciz bir yazı olmuş- Tabi anlayana-, Aklına sağlık Teşekkürler

    Yanıtla (0) (0)
  • Murat AYDOĞDU / 30 Ağustos 2012 11:55

    Sevgili Yaser kardeşim, Allah'ın selamı ile,
    Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar mücadele edip şahitliklerini yaparlarken, Müslüman geçinenlerin Zalimlere mazeret uydurmaları (kavurdukları helvalar), işte o Yezid’in sünnetidir. Şöyle de diyebiliriz; "İnsan eti yemektedirler."

    Yanıtla (0) (0)
  • yaser emre inci / 29 Ağustos 2012 18:26

    murat abim her şeye eywallah ta yezidin sarayda helva kavurduğunu nerden biliyosun acaba ?

    Yanıtla (0) (0)
  • sait alioğlu / 29 Ağustos 2012 11:11

    Sevgili Murat kardeşin yazısı, ironik bir dil, zalime yönelik bir karşı duruş, Müslümanlara, dahası mağdur olana karşı merhamet ve içerik olarak da tarihin ilk dönemlerindn buyana 'hakikat' ve put ekseninde sürüp giden, ayırıcı vasfı ağır basan bir savaşı, savaş sahenesini betimlemekte...

    Bu savaş, kültürel bir organizasyon dahilinde, herhangi bir sahnede sahnelene ve içerisinde gerçek hayattan izler bulunan bir film ya da tiyatro eseri değil, aksine birebir yaşadığımız bir trajediyi, yaşadığımız halde, yine bizlere hatırlatmakta...

    Bu savaşta çoğullaşan, ama son kertede batıldan beslenen, içerisinde dünün haçlı kinini de barındıran, dahası İslam'ın o berrak tevhid, adalet ve özgürlük mesajını çeşitli 'dinsel, mezhepsel ve de seküler ideolojik temelli fırsatçılığa ve de fesada kapıaralayan putperest ve kan içici bir tarafla, birlikte hakkın hatırını herşeyden âlî gören iman cephesi var!

    Onlar putlarını yiye dursun, bizler de hakka iman etmeye, tağuta, tuğyana, zalime, zulme, kafire, küfre, müşriğe, şirke ve münafığa ve nifak eylemlilişğine karşı var gücümüzle karşı duracağız, inşaallah...

    Onlar helvadan yaptıkları putları yiye dursunlar, bizler ise her devrim sonrası zaferimizi maddi manevi temiz ve helal nimetlerle, israfa tevessül etmeden kutlayalım, inşaalla! İman azığımız olsun!

    Yanıtla (0) (0)
  • veysel / 28 Ağustos 2012 23:10

    Gizli şirk,gizli küfür insana göz siyahlığının,beyazlığına yakınlığı kadar yakındır.İnsan,arzu ve isteklerine uygun,nefsinin hoşlandığı,ALLAH ın beğenmediği fiillere önce bir kılıf bulur;sonra yaptığı hatanın doğru olduğuna kendini inandırır;daha sonra vicdanını rahatlatmak için,kendine destek çıkacak yardakçılarını ve yalakalarını bulur;Sonunda da yaşadığı gibi inanmaya başlar ve kendisini doğru yolda zanneder.ALLAH,nefsimizi tanımamızı,küfürden,şirkten korunmamızı bizlere nasip etsin.inşaALLAH

    Yanıtla (0) (0)