HDR: Terör Alarmının Hedefi Müslümanlar
Terör alarmı sonrasında Müslüman görünümlülerin yoğun baskı altına alındığını bildiren HDR, konuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Almanya merkezli olarak faaliyet yürüten HDR (Human Dignity&Rights / İnsan Hakları ve Onuru Derneği), Alman yetkililer tarafından yapılan açıklamaların özellikle Müslüman göçmen nüfusu üzerinde psikolojik baskı oluşturduğuna dikkat çekerek Müslümanların böyle söylemlerle potansiyel şüpheli pozisyonuna getirildiğini belirtti. Bazı politikacıların ve medyanın, global emperyalist politikaların peşinden giderek İslam'ı ve Müslümanları potansiyel suçlu olarak topluma sunmasının ardında çirkin ve kirli oyunlar olduğunu ifade eden HDR, histeri ve paniğe neden olacak açıklamalardan ve özelikle Müslümanları hedef gösterir türden spekülatif söylemlerden kaçınmak gerektiğini vurguladı.
HDR TARAFINDAN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
Almanya Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Almanya içerisinde Kasım ayı sonuna kadar İslamcıların terör eylemi yapacağı konusunda ellerinde ciddi bilgiler olduğunu, bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Bunun devamında da Berlin İçişleri Senatörü Ehrhart Körting Berlinlilerin, farklı görünüşlü veya Arapça ya da farklı dillerde konuşan şüpheli komşularını ilgili görevlilere bildirmelerini istedi. Gelen tepkiler nedeniyle seçtiği kelimelerin talihsiz olduğunu söylemesine rağmen, camilerde şüpheli konuşmalara şahit olanların da polise durumu bildirmesi gerektiği yönündeki türden açıklamaların spekülatif ve muğlak olduğunu ve özellikle Müslüman göçmen nüfusu üzerinde psikolojik baskı yarattığını, Müslümanların böyle söylemlerle potansiyel şüpheli pozisyonuna getirildiğini görmekteyiz.
Politikacıların konuşurken söylediklerinin ve seçtikleri kelimelerin nerelere gidebileceğini iyi kestirmesi gerekmektedir. Şüphesiz ki bir devletin kendi vatandaşlarının can emniyetini sağlaması temel görevlerindendir. Ama bu böyle, belli bir dini inanca sahip insanları potansiyel tehlike olarak algılanılmasını sağlayacak ya da insanları jurnalciliğe sevk edecek şekilde değil, bu işle ilgilenen profesyonel kadroların görevlerini yerine getirmesiyle olacaktır. Bazı politikacıların ve medyanın, global emperyalist politikaların peşinden gitmesi ve bu bağlamda İslam ve Müslümanların potansiyel suçlu olarak topluma sunulmasının ardında çirkin ve kirli oyunlar olduğunu düşünüyoruz. Bu tip söylemlerin sonucunda toplumda ayrışma ve Müslümanlar üzerine provokatif senaryoların uygulanacağı noktasında ciddi kuşkularımız bulunmaktadır. Bize bizatihi şikâyetlerini ileten birkaç Müslüman, sadece kılık ve kıyafetlerinden dolayı komşuları tarafından terör zanlısı gibi polise ihbar edilmişlerdir. 19 Kasım 2010 tarihinde Berlin Şehitlik Camii'ne son 6 ay içerisinde 4. kez kundaklama girişiminde bulunulmuştur. Dresden'de geçen yıl öldürülen Merve Şirbini daha unutulmadı, unutulmayacak da. Bu gibi olaylar ve daha geçenlerde Frederick-Ebert Vakfının anketinde de görüldüğü üzere İslam düşmanlığının toplumda %59'a vardığı, bu tür algıların toplumu nerelere götürdüğünü bize göstermektedir. Bizce bu konulara en iyi cevabı da işinin uzmanı olan Alman Federal Suç Dairesi (BKA) Başkanı Jörg Ziercke vermiştir. Ziercke, terör saldırısı planlandığına ilişkin haberlerin "son derece spekülatif" olduğunu belirterek "Bu haberlerle somut bir saldırı yapılacağı izlenimi yaratılıyor. Ama durum böyle değil. Basın yayın organlarının neyi yayınlayıp, neyi yayınlamaması konusunda belirli bir sınırı olması gerektiğini düşünüyorum." dedi.
Halkın önünde giden politikacıları ve medyayı sorumluluklarının bilincinde hareket etmeye çağırıyor, histeri ve paniğe neden olacak açıklamalardan ve özelikle Müslümanları hedef gösterir türden spekülatif söylemlerden kaçınmaları gerektiğini, toplumsal barış ve güvenlik açısından elzem olduğunu belirtiyoruz.
HDR Yönetim Kurulu
HABERE YORUM KAT