"HDP’nin Gücü PKK’ya Yetmedi"
HDP milletvekili Altan Tan, "Biz hiçbir zaman 'Başkanlığın bütün olarak her türlüsüne karşıyız' demedik" dedi. Tan, PKK’nın seçim öncesi tutumunu da eleştirdi ve partisinin PKK’yı ikna edemediğini savundu.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Cumhuriyet gazetesinden Selin Ongun’a verdiği mülâkatta, PKK’nın saldırılarını, özerklik ilan ediş şeklini ve HDP’ye karşı tutumunu eleştirdi; partisinin PKK’yı bu konularda ikna etmeye gücünün yetmediğini savundu. PKK'nın HDP'ye yönelik eleştirilerine, "Aynı politikalar devam etsin, bakalım netice nasıl çıkacak?" yanıtını verdi. Tan, HDP’nin AKP karşıtı söyleminin parti MYK’sında alınmış bir karar olmadığını da ekleyerek, "Biz hiçbir zaman, 'Başkanlığın bütün olarak her türlüsüne karşıyız' demedik" açıklamasına bulundu.
“PKK eylemsizlik kararını devam ettirmeliydi”
Altan Tan’a göre, muhalefet partilerinin 5 çıkmazı vardı ve bu da seçim sonuçlarına etki etti. Bu 5 çıkmazı şu şekilde sıraladı:
1. “Muhalefet kendi arasında, MHP-CHP-HDP, uzlaşarak alternatif bir cephe oluşturamadı. Muhalefetin bir tarafta buluşamamasının çok nedeni var. Ama muhalefetin bir kanat oluşturamamasının en önemli sebebi Devlet Bahçeli’nin ‘hayırcı’ tutumudur. Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun kendisine başbakanlık teklifini bile hakaret ederek reddetti. Özetle, Meclis Başkanlığı seçimi aslında 1 Kasım’da çıkacak neticenin işaret fişeğiydi.
2. 39 günlük koalisyon oyalamasını CHP, AKP ile birlikte yaptı. 39 gün sonunda CHP, “AKP bana aslında koalisyon ortaklığı teklif etmedi” dedi. Bunu görüşmelerin ilk günü söyleyebilirdi ve 40 gün heba olmazdı.
3. PKK, 7 Haziran’dan önceki eylemsizlik tavrını devam ettirmedi. PKK, eylemsizlik tavrını devam ettirerek, “Sen ne yaparsan yap, ben seninle bu savaş oyununu oynamıyorum” deseydi, AKP’nin bu stratejisi büyük oranda boşa çıkardı.
4. 7 Haziran gecesinden itibaren muhalefetin, “Biz AKP ile hiçbir şekilde koalisyon kurmuyoruz” stratejisi de yanlıştı. Sizin AKP’yi bir anda bitirmeniz, Tayyip Erdoğan’ı tek hamlede siyasetten silmeniz akıl ve mantığa aykırı. AKP yüzde 35 de alsa AKP’siz bir koalisyon kurulmuyor, böyle bir gerçeklik var. Yapılması gereken, ne olursa olsun bir koalisyon hükümeti kurmak ve AKP’nin elini kolunu öyle bağlamak, sonrasında gerekenleri yapmaktı. Bu koalisyonu kurmayarak, bütün muhalefet partileri, biz de dâhil, hatalı. “AKP ile koalisyon asla” tavrı yanlış bir siyasi hamleydi… “AKP ile koalisyonda yokuz” zaten ilk gecenin beyanıydı. Bu cümle, MYK’nin ya da yetkili organların konuşup aldığı bir karar değil.
5. Seçim hükümetine girmemek de hataydı. HDP hükümete girdi. MHP ile CHP dokuz bakanlığı AKP’ye bıraktı. Bizimle hareket etselerdi, hükümet bu devlet imkânlarının en azından yarısını kullanamayacaktı. İşte tüm bunlar birikti ve AKP’yi iktidar yaptı.”
“HDP PKK’yı ikna edemedi”
HDP’nin olan bitende sorumluluğu olup olmadığının sorulması üzerine ise şunları söyledi:
"PKK’nin, YDG-H’nin savaşı şehir merkezlerine taşıması, demokratik özerkliği sadece öz savunma ve hendeğe indirgeyen davranışı yanlıştı. Halk buna ilk günden tepki verdi. Ancak bu yanlışta ısrar edildi. HDP’nin gücü ise maalesef bu yanlışı önlemeye yetmedi. Sonuçta PKK’yi HDP yönetmiyor. AKP ve devlet HDP’ye her türlü baskıyı, tutuklamayı, şiddeti vs. kullandı. PKK de ‘Ben, senin bu savaş oyununda yokum’ demedi.
HDP demokratik özerkliği hepimizin istediğini ama bunun bir ilanla değil inşayla, zaman ve birikim isteyen bir demokratik mücadele ile olabileceğine PKK’yi ikna edemedi. Bazı arkadaşlarımız bunu kamuoyuna defalarca ve samimi bir şekilde söyledi, ancak toplumdaki algı değişmedi."
“Muhafazakâr Kürtler HDP’ye mesaj verdi”
Altan Tan, 1 Kasım seçimlerinde muhafazakâr Kürtlerin HDP’ye mesaj verdiğini söyledi:
“AKP’ye oy veren dindar, muhafazakâr Kürt seçmenin bir kısmı HDP’ye, ‘Demokratik mücadeleyi önüne koydun, Türkiyeleşme dedin, ben de buna destek verdim. Ama iş bundan sonra kavgaya dönecekse ve sen de yeteri kadar inisiyatif kullanmayacaksan ben bu desteğimi geri çekiyorum’ dedi. Şimdi hemen vurgulayayım. AKP’den HDP’ye gelen dindar Kürt seçmenin üçte ikisi halen HDP’de duruyor. Bu bir ikaz, bir sarı karttı. Eğer biz bu konuda onların istediği yönde politika üretemezsek bu çekilme devam edebilir.”
“O zaman 4 ilde özerklik ilan etsinler”
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu’nun sarf ettiği “Bizim izlediğimiz stratejiyi izleseydiler HDP’nin oyları yüzde 20’ye çıkabilirdi” sözüne karşı ise şu yanıtı verdi:
“Doğru olduklarına halen inanıyorlarsa Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Mardin Büyükşehir Belediyesi, Van Büyükşehir Belediyesi ve Dersim-Tunceli Belediyesi’nde özerklik ilan etsinler o halde. Aynı politikalar devam etsin bakalım netice nasıl çıkacak? Halk gerçekten dedikleri gibi bu politikalara destek vermişse buyursunlar devam etsinler. Biz legal ve demokratik siyasetçiler bu yöntemin doğru olmadığını ve halkın bunu benimsemediğini söyledik ve söylemeye devam edeceğiz…
Hendek kazmalar, kepenk kapatmalar, bölgedeki orta sınıf denilen küçük burjuvayı ürküttü. ‘Zaten küçük burjuvalar toplumun en kaypak kesimidir, aramızdan çürükler gitti, kalanlar bizdendir’ şeklinde özetlenebilecek sekter yorumlara da asla katılmıyorum. Diyarbakır şehrinin şu anda yüzde 70’ye yakını orta sınıf denilen bu insanlardan oluşuyor. Siz bu insanları yok mu sayacaksınız, düşman mı kabul edeceksiniz yoksa yanınıza mı alacaksınız? Kürt siyasetinin de cevaplaması gereken soru bu.”
"Öcalan da 'Tartışabiliriz' diyor"
Tan’a, HDP’li isimler Dengir Mir Mehmet Fırat, Ayhan Bilgen ve Celal Doğan’ın, "Başkanlık tartışılabilir" sözleri, 7 Haziran seçimi öncesinde söylenen “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganı ışığında soruldu. Yanıtı şu şekilde oldu:
“Tartışılabilir demek ‘Biz tek adamlığa evet diyoruz” demek değil. Kaldı ki bu “tartışılabilir’ kısmında yeni bir şey yok. Çünkü en başta Anayasa Komisyonu’ndaki sözlerimiz bellidir, okumak isteyenler için yazılı olarak da mevcuttur. Başkanlık sistemini de yarı başkanlık sistemini de parlamenter sistemi de tartışırız. Diktatörlüğü, sultanlığı ve tek adamlığı asla kabul etmeyiz. Söylediğimiz dün de buydu. Bugün de aynı… Öcalan da 'Tartışabiliriz' diyor. Aynı noktada.”
“Biz hiçbir zaman ‘Başkanlığın her türlüsüne karşıyız’ demedik.”
“Seni başkan yaptırmayacağız” denildikçe, süreç buzdolabından çıkmayacak o nedenle başkanlığa çark ediliyor” yorumları hakkında ise şunu söyledi:
"Açık konuşayım. 1) Şu an Tayyip Erdoğan ‘karşıtı’ demiyorum, ‘düşmanı’ olan belli bir kesimde, ‘Kürtler vursun, yaksın, yıksın, isyan etsin, iç savaş çıksın, Tayyip Erdoğan gitsin isterse Türkiye yansın, Kürdistan virane olsun Türkiye yönetilemez hale gelsin ve hiçbir şey olmazsa darbe olsun’ anlayışı var. Bizim misyonumuz bu değil, bu bir. 2) Önümüzdeki dört yıl için AKP iktidar ve Erdoğan da Cumhurbaşkanı. Konuşmanın başında söyledim. AKP 1 Kasım sonucu yüzde 35’e de inseydi, AKP’siz bir hükümet kurulması yine de mümkün değildi. Biz çözüm sürecini ve diğer tüm sorunları da mevcut hükümet ve mevcut Cumhurbaşkanı ile konuşmak ve bir şekle sokmak zorundayız. Başka bir şansımız yok. 3) Biz hiçbir zaman, başkanlığın bütün olarak her türlüsüne karşıyız, demedik. Bizim söylediğimiz; ne Tayyip Erdoğan’ı ne de bir başkasını tek adam yaptırmamaktı. Onun için yetki ve sorumlulukları, denge ve kontrolü ayarlanmış bütün alternatifleri tartışmaya açığız. Bu duruşumuzdan da asla 'Tayyip Bey’in dediklerini yapalım ki bundan bir şeyler kazanalım' sonucu çıkmaz."
“Seni tek adam yaptırmayız” şeklinde kullanıldı”
Tan, “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganının 1 Kasım seçimleri öncesi başka bir şekilde kullanıldığına dikkat çekti;
“Gayet yerinde bir slogandı ancak bu sloganın açılımının az önce anlattığım biçimde yapılması gerekirdi. Dikkat ederseniz, 1 Kasım’a giderken de bu slogan 7 Haziran’daki gibi değil daha çok ‘Seni tek adam yaptırmayız, sultan, diktatör olamazsın”
“Yüzde 49.5 değil ters istikamette bir sonuç olsaydı bugün HDP’li isimlerden yine ‘Başkanlık tartışılabilir’ açıklaması gelir miydi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi;
“Bence gelirdi. Tekrarlamak zorunda kalıyorum. Muhalefet 7 Haziran’da bunu göz ardı etti. AKP yüzde 35’e de düşse AKP’siz hükümet kurulmuyor. Bu gerçeği yok sayarak politika yapmaya devam edilirse 1 Kasım’lar olur.”
Kaynak: Cumhuriyet
HABERE YORUM KAT