HDP’nin Çözüm Değil, Çıkmaz Olduğunu Görmek!
HDP’ye yakın duran isimlerden Nuray Mert, HDP’nin peşine takılarak demokrasi mücadelesi verilemeyeceğinin altını çiziyor.
Haksöz Haber
Uzunca bir süredir aydın, gazeteci ve akademisyen çevrelerinde iktidar eleştirisi üzerinden HDP’ye yakınlık duymak, HDP’den Türkiye’yi demokratikleştirmesini beklemek gibi tavırların yaygınlaştığı biliniyordu. Ne var ki son süreçte bu yaklaşımın temelsizliği giderek daha bir netleşmekte.
Nuray Mert de Cumhuriyet’teki köşesinde HDP’nin aydınları peşine takma stratejisinin de, belli çevrelerde hala prim yapan HDP’nin demokratikleşmeye katkıda bulunacağını sanmanın da ne kadar temelsiz olduğunu yazmış. İçimizden “günaydın” demek geldi!
* * * * *
Cumhuriyet gazetesinde yer alan “Yine Sevimsiz Gerçekler” başlıklı söz konusu yazının ilgili kısmını dikkatlerinize sunuyoruz:
Kürt siyaseti çatışma stratejisine devam ettiği, üstelik bunu giderek daha yüksek doza taşıdığı sürece, “Kürt siyasi hareketinin peşine takılan” bir “demokrasi cephesi”nin hiçbir karşılığı olmayacak. Madem başladık, bir sevimsiz gerçek daha; HDP, Kürt siyasi hareketinin bir uzantısı olmanın ötesine gidemedi. Sakın, Kürt siyasi hareketini yok sayan bir partiden söz ettiğimi sanmayın, bu zorlamaya karşıyım, dahası bu hususu ihmal ettikleri sürece toplumsal temsiliyetlerini kaybedeceklerini biliyoruz. Ama, demokratik bir partinin sınırlarını çok zorladıklarını da biliyoruz, barışçı çözüm adına yaratıcı bir siyaset üretemediklerini de... Canlı bomba eylemcisinin cenazesine gitmeyi “taziye kültürü”nün gereği diye açıklayan bir parti ile nereye kadar? PKK saldırıları karşısında “yerleşim yerlerine yakın olmamalı”, “sivilleri hedef almamalı” diye açıklama yapan bir parti ile nereye kadar, neyi savunacağız. Kendilerine direniş örgütü diyen silahlı yapılar bu dili kullanabilir, zira kendilerini savaş hukuku ile sınırlı görürler, ama parlamenter demokraside siyasal partilerin dili savaş hukuku ile belirlenmez.
Bu sevimsiz gerçeklerden kaçarak, bırakın demokrasi mücadelesini, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini dahi savunmaya devam edemeyiz veya ederiz etmesine de bizi dinleyen bulamayız; ne demokrasiye, ne özgürlüklerin önünün açılmasına en ufak bir katkımız olamaz; üç beş aydın demokrat birbirimizi oyalamış oluruz, o kadar. Nitekim, bugüne kadar olan da budur ve kimseye hiçbir faydası olmadığı gibi, bugünlere gelmemizi de engelleyememiştir. Aynı şey, sadece bizim için değil, Kürt dostlarımız için de geçerli, bıraksınlar artık aydınları peşlerine takmayı kazanım saymayı, asıl kazanım, toplumu peşimize takmak, toplumsal barış inşa etmek, demokrasi mücadelesini merkeze koymak.
HABERE YORUM KAT