HDP kapatılsın! Peki, sonra?
Devlet Bahçeli bir süredir dillendirdiği “HDP kapatılsın” söylemini sosyal medya üzerinden tekrar gündeme getirdi.
HAKSÖZ HABER
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli uzunca bir süredir dile getirdiği HDP’nin kapatılması gerektiği çağrısını sosyal medya hesabı üzerinden tekrarladı. “HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır. Etnik bölücülüğü ve terörü referans alan hiçbir parti kuruluşuna da müsaade edilmemelidir. Gerekirse Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda reform yapalım, bu kanayan yarayı durduralım.”
HDP’ye sempati duymak için hiçbir geçerli sebep yok. Sadece 6-7 Ekim olaylarındaki sorumlulukları dahi sempati değil antipati duymak adına yeterlidir. Zaten bu olayları açıktan ve gizli bir şekilde destekleyen dönemin HDP eş başkanları şuan cezaevinde tutuluyor. Durum böyleyken özellikle Suriye Savaşı ve hendek kışkırtmalarından sonra Kürt illeri başta olmak üzere Türkiye’de meşruiyetini ciddi anlamda kaybeden bir partinin kapatılmasını istemek ne anlama geliyor?
İster kabul edilsin ister edilmesin oyu düşme trendi içinde de olsa 10 milyon oy almış bir partiyi kapatmak kaybettiği meşruiyeti ona geri vermek anlamına gelecektir. Meselenin hukuki boyutuna falan hiç girmiyoruz bile öyle sanıyoruz ki “HDP kapatılsın” diyenlerin hukuk ve adaletle pek bir işleri yok! Ancak burada bir siyaset üretememe sorunu olduğunu görmek gerekmektedir. Kayyumların siyasetteki menfi etkileri hala devam ederken 'parti kapatma' söyleminin tesirinin seçmende nasıl karşılık bulacağı da ayrı bir muamma. Parti kapatmaların bizzat mağduru olan cari hükümetin uzun süreli sessizliği ise nihayet son buldu. AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “HDP’ye ‘terörle aranıza duvar örün’ diyoruz. Parti kapatmaların Türkiye’de olumlu sonuçları görülmedi.” diyerek Devlet Bahçeli’nin anlamsız çağrısına karşılık verdi.
Ancak ittifak siyasetinin bir getirisi olarak AK Parti üzerinde müthiş bir etkiye ulaşan MHP Genel Başkanı bu sözleri de es geçmedi. “HDP’nin kapatılmasına karşı çıkan CHP’li sözcüler, demokrasi istismarcısı İP’in Başkanı ve AK Parti’nin içindeki bazı yöneticiler cevap versinler; Türk devletinin ihaneti beslemesi, mermi, bomba, mayın, keleş masraflarını karşılaması olacak ve makul görülecek şey midir?” Bir kere gücü eline geçirdiği zaman sınır tanımayan devlet odaklı baskıcı politik duruş istediğini elde edene kadar durmayacağa benziyor. İstediğini elde ettiği zaman ise Türkiye’de siyaset üretilecek bir zemin kalmayacak!
HABERE YORUM KAT