1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Haydi sandık başına
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Haydi sandık başına

12 Eylül 2010 Pazar 00:58A+A-

Ve nihayet beklenen gün geldi..

Adalet, barış, hürriyet için herkes sandık başına..
Herkes beynindekini, yüreğini koysun sandığa.
Oyunbozan’lık yok. Sandıktan kaçmak yok.. Hele kimse kimseyi sandık konusunda engellememeli, tehdit etmemeli.
Kimse kimseye kafasını kiraya vermemeli. Kendi iradesi üzerine başkalarının ipotek koymasına izin vermemeli. Bu konuda vesayeti kabul etmemeli..
Herkes yaptığının ve yapması gerekirken yapmadığının, söylediğinin ve söylemesi gerekirken söylemediği her şeyin hesabını verecek..
Bir kişiye, partiye, topluluğa olan öfkemiz, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli.
Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmamalıyız. Herkes tercihini neye dayandırdığını bilmeli ve konuyu anlamaya çalışmalı. Sadece anlamak yetmez, bunu çevresine anlatmalı da..
Değişikliği yeterli bulmayabilirsiniz. Hatta eksik de bulabilirsiniz.. Önemli olan bu düzenleme eskisinden daha iyi mi, kötü mü ona bakmak gerek.. Düzenleme doğru yönde ileri doğru atılmış bir adım mı, yoksa değil mi?
İdeal bir düzenleme olmasa bile, şuna bakmak gerek: Def-i mazarrat, celbi menafiden evladır..
Görünen bir haksızlık yoksa ya da düzenleme açık ve yakın bir tehlike oluşturmuyorsa, yapılması gereken, bu değişiklikler eskiye göre daha az mı zararlı, yoksa daha çok mu zararlı?.
Somut gerçeklerden yola çıkmak gerek.. Niyet okumalarından kaçınmak gerek.. Gerçekleri çarpıtmaktan sakınmak gerek.
12 Eylül Anayasası değişecek. Bugün ya da yarın, şöyle ya da böyle bu iş olacak.. Bugün bu yönde bir taslak konuluyor milletin önüne. Bugün vereceğiniz karar, bu sürecin bundan sonraki yönünü, hızını, değişikliğin derinliğini de belirleyecek..
Bu tartışma burada bitmeyecek. Bunun arkası da gelecek. O kadarla da kalmayacak. Bu değişikliklere paralel yeni yasalar çıkartılacak, yeni yönetmelikler çıkacak, genelgeler yayınlanacak..
Hatta bana göre, bu değişiklik bittikten sonra bile tekrar bu anayasanın sil baştan ele alınması gerek..
“Kim ne dedi, toplum bu söylenenlerden ne anladı” onu yakında göreceğiz.. Birilerinin ne dediği kadar, toplumun o sözlerden ne anladığı da önemli..
Dün siyasilerin söyledikleri ile, eğer referandumda “Evet” çıkarsa, vaat edilen faydalar, muhalefetin ileri sürdüğü tehlikeler gerçekleşecek mi onu da göreceğiz ve bu süreçte Anayasa değişikliğinin bundan sonraki yol haritası ortaya çıkacak..
Daha bu küçücük bir adım.. Asıl önemli olan bundan sonrası..
Eğer ben Almanya’da, Rusya’da, Amerika’da, hatta Filistin’de işgal altında yaşayan topraklarda yaşayan biri olsaydım ve bana oy kullanma yetkisi verilse idi, orada da tereddütsüz oy kullanırdım.. İki iyiden daha iyisini ya da iki tekliften en az zararlısını seçerdim..
Anayasa değişikliği çok önemli, ama her şey bundan ibaret değil. Tek başına iyi bir anayasa, iyi bir yönetim için yeterli değil..
Kuşkusuz bizim iyi bir anayasamız olsun. Hatta bu konuda başkalarını örnek almak yerine, başkalarına örnek olalım..
19. yüzyıl sonrasında oluşan devlet ve siyaset anlayışı ile, kavram ve kurumlarla 21. yüzyılı açıklayamazsınız.. Anayasanın da toplumsal değişime, global değişime uygun olarak yenilenmesi gerek.. Bu anlamda değişim kaçınılmaz.. Ama bu değişimin yönü ve derinliği ne olacak, bu önemli..
Bu değişim, karakteri itibarı ile sancılı bir süreçtir.. Mevcut düzenden yararlanan ekonomik, sosyal ve siyasi statü sahipleri, değişime karşı direnecektir.. Bu her zaman böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacak.. Sonuçta değişmeyen tek gerçek değişim olarak hükmünü icra edecektir. “Zaman ve mekanın tebeddülatı ile eski hükümler de tedavülden kalkacak ve tebeddülat vuku bulacaktır.”
Aslında bana göre en iyi Anayasa, olmayan anayasadır.. Hadi biraz yumuşatayım, iyi bir anayasa kısa, az olur, öz olur.. İlle de bir Anayasa olması gerekmiyor.. İngiltere’de anayasa yok mesela. Amerikan Anayasası ise nerede ise bir fotokopi kağıdının tek yüzüne sığar. Geçmişte Anayasa bizde daha çok, toplumu adam etme, kontrol etmek isteyen kurucu iradenin ve düzenin korunması amacına dönük olmuştur.. 2. Anayasa bu anlamda otoriter bir yapı öngörüyordu. Ardından da darbe anayasaları ile bu durum pekiştirilmeye çalışıldı.. Bugün aslında bir asıra yaklaşan bir uygulamayı tartışıyoruz.. Yani sorun tek başına darbe anayasalarından kaynaklanmıyor bana göre.. En azından toplumdaki algı bu değil..
Bugün biliyorsunuz propaganda yasağı var. Ben o yasaklara dokunmadan genel doğrular konusunda birkaç şey söylemeye çalıştım.. Umarım sürç-i lisan etmemişimdir.
Neyse, ABD’de 11 Eylül’de korkulan olmadı. Kur’an yakma girişimi gerçekleşmedi.. Umarım 12 Eylül’de de bir olay olmadan oylama gerçekleşir.. Sonuçtan umudunu kesen, onun için de sonucu tartışmalı hale getirmek isteyenlerin komplo girişimleri, spekülasyonlar, provokasyon çabaları, planları da, umarım YSK, savcılık, MİT, sandık kurulları ve emniyet tarafından boşa çıkartılır ve kavgasız, gürültüsüz, şaibesiz bir referandum süreci yaşarız. Kuşkusuz bu konuda siyasi partiler ve vatandaşların da dikkatli davranması gerekir..
Selam ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT