Haydi hayırlısı bakalım
TSK’nın yeni yapısı belli oldu. Ayrıca bu YAŞ’ta bir sürpriz oldu ve irtica bahanesi ile kimse ordudan ihraç edilmedi.
Ya bu politika terkedildi ya da ihraç edecek kimse kalmadı.
Ama bana kalırsa ihraç edilmesi gereken bir çok kişi vardı çete bağlantısı dolayısı ile, ama o konulara hiç girilmedi.
Bu işin sıkıntısı bir şekilde halledildi gibi ama, ben önümüzdeki günlerin bir takım sıkıntılara gebe olduğunu düşünüyorum.. İnşallah korkulan olmaz..
Büyükanıt dönemi bitiyor ve Başbuğ dönemi başlıyor.. 2010’a kadar Başbuğ’la yola devam..
Başbuğ’un, göreve başlar başlamaz önemli bir takım çalışmalar başlatması bekleniyor..
Bakalım sosyolojiye ve felsefeye ilgisinin kararları üzerindeki etkisi ne olacak..
Ağustos sonuna kadar Büyükanıt veda ziyaretleri yapacak, Başbuğ ise oturup Eylül başından itibaren yapacağı işleri, atacağı adımları planlayacak..
Başbuğ’un nasıl bir Genelkurmay Başkanı olacağını görmek için yıl sonunu beklememiz gerekecek sanırım.. Eylül Ramazan, Ekim Cumhuriyet Bayramı, Kasım’da Amerika seçimleri var..
Her ay bir olay ve Genelkurmay Başkanı’nın bu gelişmeler içinde tavrını yakından izleyeceğiz. Ramazan’da ne yapacak, 29 Ekim’de ne yapacak, Kasım ayında, yeni Amerika Başkanı seçildikten sonra Ortadoğu konusunda yeni önemli gelişmeler olacak, Ankara’nın tavrı/tepkisi ne olacak?
Daha ilk günden belli olacak bazı işaretler de var. Mesela şu akreditasyon konusu ne olacak. Genelkurmay Başkanlığı adına basına aba altından sopa gösterilecek mi, sert bildiriler yayınlanacak mı, siyasi konularda askerin tavrı ne olacak? Ergenekon ve TSK içindeki bazı illegal oluşumlar ile ilgili nasıl bir yol izlenecek..
Başbuğ’un her adımı, her sözü yakınen takip edilecek ve değerlendirmeye alınacak..
Siyasi çevreler, sivil toplum, Kamuoyu, Silahlı Kuvvetler çevresi, emekli askerler ve çeteler yeni dönemi anlamaya çalışacaklar..
Daha önce basında yer alan fotograflar sebebi ile Başbuğ’un İsrail’le ilişkisi de hep mercek altında olacak.
Aslında bu bilgilerin kim tarafından, niçin basına verildiği de önemli..
Nasıl ordu içinde Büyükanıt’a karşı bir grub varsa, Başbuğ’a karşı da birileri var olmalı ki, böyle bir şey yaşandı..
En çok merak edilen konu ise hükümetle TSK arasındaki ilişkinin bundan sonraki seyri.
Bunun en kritik göstergesi ise hükümetin anayasa değişikliğine karşı TSK’nın tavrı ile ilgili. Rejim konusu, demokratikleşme talepleri, İnsan hakları gündemi ve TSK’nın yeniden yapılandırılmasına karşı tavır ve tepki ne olacak göreceğiz.. Bunun için de Eylül ayını beklememiz gerekiyor..
Bir iddiaya göre Başbuğ, hükümetin beklentilerinin ötesinde anayasa değişikliği için pozitif bir tepki vermekten öte katkı sağlayacak.. Başbuğ’un, TSK’yı deokratiklekleşmenin önünde bir engel görüntüsünden çıkartmak için sürpriz çıkışlar yaparak, TSK’nın demokratikleşme taleplerinin önünde bir engel değil, itici bir güç olduğunu göstermeye dönük adımlar atacağı da söyleniyor. Hatta bu konuda Erdoğan’ın zorlanacağını söyleyenler bile var.
Bu da bir iddia. Bakalım hangi iddia gerçek olacak.
Rivayetler muhtelif..
Bana göre öncelik, Ergenekon ve benzer oluşumlar konusunda olmalı.. Mumcu suikasti ya da APO ile ilgili iddialar konusunda bakalım sır perdesi aralanacak mı?
Bu olmadan taşlar yerine oturmayacak gibi sanki.
Son haberi biliyorsunuz: Alman İstihbaratı Güngören saldırısının PKK işi olmadığını ileri sürdü.. Alman Dış İstihbarat Teşkilatı BND'nin Başkanı Ernst Uhrlau, Güngören saldırısının biçimi itibariyle PKK'nın şimdiye kadar kullandıklarına benzemediğini söyledi. Bild, gazetesine konuşan BND’nin Başkanı, olayın arkasında radikal dincilerin ya da Türkiye’deki diğer örgütlerin olabileceğini belirtti.
Peki Özal suikastı, Sabancı, Mumcu, Üçok, Aksoy, Hablemitoğlu, Ersever ve ötekileri kim öldürdü. Gözümüze Ergenekon’u çok yaklaştırırsak arkasında bir ormanı kaybederiz..
Gerçek bütünü ile ortaya çıkarsa, bu işi yapanların sadece TSK içinde değil, media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi içinde yuvalandıkları görülecektir.
Bu günkü Genelkurmay, Kara Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanı, kariyerleri itibarı ile Özel Harp içindeki bu yapıyı ve bu yapının sivil ve siyasi uzantılarını, media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK ilişkilerini çözecek bilgi birikimine sahip olması gerek..
Bu kamburla Türkiye bir yere gidemez ve bu noktadan sonra kimse bu süreci durduramaz..
Şimdi eylem zamanıdır.
Bakalım bu ekip bu konuda ne yapacak.. Bir ay bekleyeceğiz. Sonra göreceğiz.
Selam ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT