Hayatta kalırsan eve dönebilirsin
Çünkü bu videoyu izledikten sonra aşağıdaki yazının pek bir hükmü kalmayacaktır. Burada 4000 vuruşla anlatılmaya çalışılan dert o videoda 04.35 dakikada anlatılmıştır.
İnternetten okuyanlar için bu cümle yazıdan videoya geçiş için son çıkıştır. Otobüste, kuyrukta, berber sırası beklerken, MGK öncesi bir şeyler karıştırırken, mutfakta iftar sofrası hazırlanırken... Hayat meşgaleniz bittiğinde bu videoya bir bakın.
***
Geçen hafta boyunca televizyonlardan şehit askerler için yapılan acılı ve büyük cenaze törenlerini izledik. Cenazelerin kaldırıldığı şehirlerde binlerce insan sokaklara dökülüp, bayraklara sarılı tabutların arkasından “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganları ile yürüdü.
İzlediğiniz Hakkâri’deki bir ‘şehit’ cenazesiydi. Ama bu kez ‘şehit’ savaşın öteki cephesinden.
Kırmızı beyaz bayrakların yerini, yeşil kırmızı sarı bayraklar almış. Ama geride kalan her şey birebir aynı.
***
Biri üst düzey yönetici olan üç PKK’lının cenazesi için bütün Hakkâri o gün sokağa inmiş. Kulaklar ortalığı inleten “Hakkâri uyuma şehidine sahip çık” sloganının şehit cenazesi gelen her şehir versiyonuna aşina. Çocukların ağzında bir tekerlemeye dönmüş “Şehit namirin”in Türkçesi tahmin edilebileceği gibi “Şehitler ölmez”. O sloganın “vatan bölünmez” kısmı ise düşmüş. “Kana kan intikam” yerine “PKK intikam” diye bağırıyor kalabalık.
***
Son birkaç haftada TSK’nin başlattığı “operasyon açılımı” ve PKK’nın “üzerime gelirseniz delerim” ateşkesi sayesinde 11 asker ve 8 PKK’lı hayatını kaybetti.
Şehit cenazelerinin yarattığı öfkeyi biliyoruz. Peki, bu videodaki öfkeyi. Doğu’da ve batıda şehirleri sokaklara döken bu öfkeli hava hiç de açılım ve barış havası gibi durmuyor.
Kritik soru şu: Çözüm, dağdan indirme, eve dönüş, demokratik açılım konuşulurken dağlara taşlara neden hâlâ operasyon yapılıyor?
Bir saldırı, bazen bir taciz atışı bile yokken “ihbar”, “arazi taraması” diye gencecik askerleri PKK’lıların yuvalandığı herkesin malumu olan dağlara sürmenin manası nedir? “Son terörist öldürülünceye kadar” bakışıyla eve dönüş bakışı daha ne kadar yan yana durabilir?
Zaten dağlarda PKK’lıların olduğu bilindiği için “eve dönüş”e formüller aranmıyor muydu? “Ben dağlarımda silahlı adamları gezdirmem” demek devletin hakkı olabilir. Ama zaten tam da 30 yıl boyunca öldürmekle o dağdakilerin bitmediği anlaşılınca soruna başka bir çare aramıyor muyduk? Bir taraftan eve döndürmek için uğraştığın insanlara gün aşırı saldırmak o eve dönüşün, açılımın altını oymak değil mi?
Devlet PKK’lıları dağdan indirmek derken onların cesetlerini mi kastediyor? Belki de bu operasyonda öldürülen PKK’lılar aylar sonra çıkacak bir eve dönüş yasasından yararlanacaklardı.
Ne yani o düzenlemelerden o güne kadar hayatta kalmayı başaran PKK’lılar mı yararlanabilecek. Bu “hayatta kalmayı başar, eve dön” gibi bir bilgisayara oyunu mudur? Hem açılım deyip hem de Hakkâri’yi, Yozgat’ı gün aşırı böyle sokağa dökmek, karşılıklı intikam sloganları attırmak hangi devlet aklının sonucudur?
***
Sabah gazetesinden Bülent Aydemir’in haberine göre, Başbakan MGK öncesi Genelkurmay Başkanı ile konuşmuş. Toplantıdan çıkan en önemli sonucu gazete manşetine çekmiş: Hükümet 17 ekimde süresi dolacak Kuzey Irak’a sınırötesi operasyon tezkeresini uzatmak istemiyor.
TSK’nın Kürt açılımını bir süredir “yanlış anlayıp” güneydoğudaki en sarp dağlara doğru bir “operasyon açılımı” yaptığı bugünlerde hükümet böylece, açılımın altının beyhude operasyonlarla oyulmasına karşı sembolik bir adım atmış gibi görünüyor.
***
Dış operasyonları tezkereyi uzatmayarak durduran hükümet, hem hukuki hem de siyasi nedenlerle elinin kolunun bağlı olduğu iç operasyonlar için de böylece bir mesaj veriyor olabilir.
Bu mesajı da anlamayanlar Hakkâri’den gelen cenaze videosunu yeniden izlemeli.
TARAF
YAZIYA YORUM KAT