HAKSÖZ HABER

Prof. Dr. Halis Aydemir, hayat ve ölüm ilişkisini insanoğlunun Hz. Adem ve Havva validemizin yaratılıp Cennet nimetlerinin içine yerleştirildiği dönemde dahi Şeytan’ın ayartmasıyla içine düştükleri “sonsuzluk” beklentisi bağlamında tefsir ederken modern insanın da aynı kaygıyla hareket ettiğini işaretliyor.

İnsanı varoluş mantığını derinlikli bir biçimde kavramaya, hayatın kaynağı ve hedefi hususunda makul düşünmeye davet eden sohbetinde Halis Aydemir “hayatı gerçek yüzüyle okumalıyız” çağrısı yaptıktan sonra konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Bir dönemin geri gelmeyecek bir biçimde kapanmış olması yaralamıyor mu bizi? İçinde bulunduğumuz dönem de böyle olacak. O da geri gelmeyecek bir biçimde kapanacak. Gerçekten tükenmeyen bir hayata doğru bir ideal varsa bir beklenti varsa bunun için araştırma yapmak istiyorum. Sonsuzluk, tükenmeyen veya hiç eskimeyen bir hayat var mı? Bitmeyen mutluluk var mı? Ayrılığı olmayan arkadaşlıklar söz konusu mudur? Mutluluktan mutluluğa, sürprizlerle dolu ve sürekli mutluluk veren bir hayat var mıdır?”

Sohbetinin devamında Aydemir, ölüm, kıyamet, ölümden sonra diriliş ve hesap günü gibi gerçekliği tartışılmaz hükümleri unutanlara şu hatırlatma ve tavsiyelerde bulunuyor: “Tükenen bir hayata tükenmez bir beklentiyle bağlanmak ne kadar da ahmakça. Oysa tükenmeyen bir hayata hazırlık yapmak ise muhakkak ki akıllıcadır. İnsanoğlu için tükenme ihtimali korkutucudur.”

İnsanoğlunun nisyan ve nankörlüğüne vurgu yaparken Alemlerin Rabbi’ni nasıl zikre muhtaç olduğumuz ve Şeytan’ın şerrinden kendimizi nasıl muhafaza edeceğimize dair esas alınacak düşünce biçimi hususunda şu temek kıyası nazara veriyor: “Cenabı hakkın yarattığı bir bedeni, cenabı hakkın yaşattığı bir nimetler ortamında ve üstelik şu ana kadar olan her şeyi Allah vermişken, Allah’ın henüz vermediği bir şeyi bize hiçbir şey vermemiş birinden umuyoruz. Bize şu ana kadar hiçbir şey sağlamamış, hiçbir iyiliğini görmemişiz, yaratma ve yaşatma kapasitesi, hiçbir şeyi yok. Halbuki mevcut nimetlerimizin tamamını vermiş, bundan sonra da verecekse Allah verecek demek varken hileli bir yolla üstelik O’nun yasak ettiği bir yoldan Şeytanın elinden beklemek ne kadar nankörce bir davranış.”

Ölümü sık sık anmak, ahiret gününe hazırlık yapmak ve geçici olduğu tartışmasız olan dünya hayatına karşın ebedi olan ahiret yurdunu hatırlatan Halis Aydemir Hoca şu vurgularla konuşmasını tamamlıyor: “İnsanoğlu nimetin içerisinde değil nimetin hep içinde olmak istiyor. Nimetle ayrılmamak, bitmemek, tükenmemek istiyor insanoğlu, ebediyet dediğimiz şey. Tükenmişlik aslında neyin yoksunluğudur? Ebediyetin yoksunluğudur. Bir şeyler tükeniyorsa sonlu demektir. Sonlu demek de sonsuz değil demektir. Bu ikisi arasında yaşıyoruz şu hayat diliminde. Hayatın dişlileri, hayatın sahibi adına bizi tüketiyor, tüketecek, tükeniyoruz!”