Hayatı Kuran’la değişen Venezuellalı Marcos
Adem Özköse, hayatı Kuran’la değişen Venezuellalı Marcos’un hidayet süreci üzerine kendisiyle bir röportaj yaptı.
ADEM ÖZKÖSE / HAKSÖZ-HABER
Latin Amerika kıtasından olan Marcos hayatı Kur’an ayetleriyle değişen, Kur’an ayetlerinin o düşündürücü ve etkileyici yönüyle tanıştıktan sonra Müslüman olmaya karar veren Venezuellalı bir genç… Kısıklı’daki İlmi Araştırmalar Merkezi İLAM’da bir araya geldiğimiz Marcos’la röportaj yaparken sadece bir hidayet öyküsü dinlemedim. Ayrıca Venezuella ve Kolombiya’nın sokaklarında dolaştığımı da hissettim. Yaşadığı Tachira şehrinde tanıdığı hiçbir Müslüman ve mescid olmadığı için ilk Kelime-i Şehadetini işaret parmağını gökyüzüne doğru kaldırıp dağların şahitliğinde getiren Marcos’un hidayet öyküsünün beni etkilediği gibi sizleri de etkileyeceğini düşünüyorum.
Marcos bize kendini tanıtır mısın? Seni daha yakından tanımak istiyoruz.
1993 doğumluyum ve tam ismim Marcos Alexandre Mora Liskano… Hayatımın büyük bir bölümü Tachira şehrinde geçti. Burası Venezuella’nın batısında bir sınır şehridir ve Tachira’dan sonra artık Kolombiya başlar. Benim babam Venezuellalı annem ise Kolombiyalıdır. Babam deistti, bir yaratıcının olduğuna inanıyordu fakat hiçbir dine bağlı değildi. Annem ise Hristiyanlığın Katolik mezhebine mensuptu; fakat dinine pek fazla önem vermezdi. Ben de Müslüman olmadan önce kendimi bir Hristiyan olarak görüyordum. Hatta bir dönem kiliseye de gittim; fakat mantığımın kabul etmediği bazı şeyleri sorgulayıp aradığım cevapları bulamadığım için zamanla kiliseyi bıraktım.
Müslüman olmadan önce nasıl bir hayatın vardı?
Venezuellalıların büyük bir kısmının hayatının en büyük gayesi eğlenmektir. Ülkemizde uzun zamandır ciddi anlamda bir ekonomik kriz yaşansa da insanlar eğlenceye büyük önem verirler. Benim çevremde de birçok arkadaşım adeta alkol kullanmak ve eğlenmek için yaşıyordu. Fakat ben öyle değildim. Ara sıra alkol kullanıyor çok nadir partilere gidiyordum. Daha çok okuyordum ve zihnimdeki sorulara cevaplar bulmaya çalışıyordum. Okuyup düşündükçe sorularım artmaya başladı. Kiliseye gidip papazlarla konuşuyordum; fakat sorduğum sorulara beni ikna edecek cevaplar veremiyorlardı.
Mesela ne tür soruların cevaplarının peşine düşmüştün?
Örneğin Hristiyanlıktaki teslis inancını aklım bir türlü almıyordu. Nasıl oluyordu da bizi yaratan Tanrı; baba, oğul ve Ruhul Kudüs’den oluşuyordu? Hristiyanlığa göre bu üçlü birlik birbirinden ayrılmazlar ve baba, oğul ve Ruhul Kudüs Tanrı’nın birbirini tamamlayan farklı şekillerdeki yansımalarıdır. Bu parçalı Tanrı inancı kafamı karıştırıyordu ve bu karışıklığın içinden bir türlü çıkamıyordum. Konuştuğum papazlar ikna edici cevaplar veremediklerinde zihnimdeki soruların kaynağının şeytan olduğunu, şeytanın beni Hristiyanlıktan uzaklaştırmak için zihnimi karıştırdığını söylüyorlardı. Zihnimi karıştıran, cevabını aradığım bir başka soru da Hz. İsa’nın aslında kim olduğuydu. Tüm Hristiyanlar gibi ben de Hz. İsa’yı seviyordum; fakat Hristiyanlığın anlattığı Hz. İsa hakkında zihnimde sorular vardı. Uzun süre Hz. İsa’nın gerçek kimliği üzerine araştırmalar yaptım. Kitaplar okuyup YouTube’dan videolar seyrettim. Ama bir türlü İsa’nın gerçekte kim olduğu konusunda ikna olmamıştım. Ta ki hayatımdaki değişimin başlangıcı olan Kur’an ayetlerini dinleyene kadar. (…)