HAS Partili Kılıçaslan CHP'li Oldu
HAS Partinin kuruluş sürecinde yer alan Zeki Kılıçaslan CHP'li oldu.
HAKSÖZ HABER
HAS Partinin kuruluş sürecinde yer alan ve Mehmet Bekaroğlu'nun yakın çalışma arkadaşı olarak İslamcı-Sosyalist ittifakını hayata geçirmesi öngörülen önemli isimlerden biri olan Zeki Kılıçaslan CHP'li oldu. Kılıçaslan HAS Parti için "Böyle çabuk dağılmaz diyordum" diyerek hayal kırıklığını dile getirdiği BirGün söyleşisi ilginç bilgiler de ihtiva ediyor. Kılıçaslan'ın CHP'ye geçiş gerekçesi olarak sarf ettiği "CHP’nin geçmişten beri taşıdığı ve bugün değişmesi gerektiğini düşündüğüm bazı özellikleri değiştirmek ve değişim sürecinin parçası olmak istediğim için CHP içerisinde yer almak istedim" cümlesi yeni bir hayalciliğin, sonucu baştan malum bir maceranın hikayesi olarak okunmayı hak ediyor. Söyleşi şöyle:
Zeki Kılıçaslan: Böyle çabuk dağılmaz diyordum
Has Parti’nin kısa sürede dağılacağını düşünmüyordum CHP’ye üye olacağını duyuran Has Parti’nin kurucularından Zeki Kılıçaslan, Has Parti sürecini CHP’ye neden geçtiğini ve bundan sonra neler yapacağını BirGün’e anlattı
Kurulduğu dönemde kamuoyunda önemli bir etki uyandırmasına rağmen Genel Başkan Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçmesi ile taraftarları arasında ciddi bir “hayal kırıklığı” yaratan Has Parti’nin kurucularından Zeki Kılıçaslan geçtiğimiz günlerde CHP’ye üye olacağını duyurdu. Zeki Kılıçaslan, yoksul semtlerde emek siyaseti yapacağını söyledi. Numan Kurtulmuş ile Milli Görüş geleneğinden gelen isimlerin birçoğunun Has Parti’nin emek eksenli siyaset fikrini çok benimsemediklerinin altını çizen Kılıçaslan “Has Parti’nin bir şekilde biteceği belliydi ama bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum”diye konuştu. Kılıçaslan ve Has Parti’den bazı isimlerin CHP’ye resmi üyelik tarihleri ise 27 Ekim.
»Has Parti deneyiminden başlayalım isterseniz. Neden Has Parti bu kadar kısa sürede başarısız oldu?
Bu proje parti ismiyle bitmiş olabilir ancak fikri anlamda devam ediyor. Bugün hem İslami duyarlılığı olan hem de solcu olan gençlerin bir arada bulunduğu tartıştığı zeminler var ve genişliyor. Şunu demek lazım “Has Parti bu bahsettiğimiz fikri yeteri kadar özümsemeyen insanlar tarafından kısa sürede kurulmuş”. Ben başarısızlığı buna bağlıyorum. Partiyi kurarken sahip olunan fikriyatın ise devam ettiğini düşünüyorum. O dönem programda şuna yer verilmişti: Şimdiye kadar sömürü düzenine karşı değişik yerlerde mücadele ettik artık kula kulluk etmemek için ortak bir çatı altında toplanıyoruz. Önemli kısmın bu olduğunu düşünüyorum. Ancak ayrılığın bu kadar çabuk olacağını düşünmüyordum.
»Sosyalist gelenekten gelip daha farklı bir mecrada siyasete devam etme kararı aldınız. Buna neden ihtiyaç duydunuz?
Sosyalizm eşitliği ve adaleti savunmak ise ben kendimi sosyalist olarak tanımlamaya devam ediyorum. Bugüne geldiğimizde ise toplumsal muhalefet zeminlerinin daraldığını görebiliyoruz. Emek hareketinin toplumsallaşamadığını net biçimde görüyoruz. 80 öncesinde kitlesel olan daha sonra daralan emek hareketi 80 sonrasında da giderek daralmış ve toplumsallığını yitirmiştir. Bir fikre inanmak ile pratikte siyaset kanallarını çoğaltmak arasında fark vardır. Toplumsal mücadelenin toplumsal ve emek ayağını zayıf bırakırsanız mücadelenin genişleme imkanı kalmaz.
»Partinin Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçişi ve onunla birlikte geçenler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Has Parti’nin ezici çoğunluğu daha önce Saadet Partisi’nde yöneticilik yapmış, il başkanlığı yapmış insanlardı. Has Parti’nin temel fikriyatı dediğimiz düşünceye yakın duran isimler değildi. Numan Kurtulmuş’un yanında duran isimlerdi. O anlamda ayrılanların büyük çoğunluğunun ben Has Parti fikrini anladığını düşünmüyorum.
»İslamcılık ile solculuğu yan yana yürütme iddiasındaki hareketler artıyor. Ne düşünüyorsunuz?
İslamcılık ve solculuk ikiliği yerine Müslümanlık ve solculuk ikilemini düşünmek gerekiyor. Türkiye ve başka çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkelerde siyasal kimlikler kültürel kimlikler üzerinden şekilleniyor. Evrensel bir sol-sağ ayrışması Türkiye’de yerini kimliklerin ayrışmasına bırakıyor. Almanya’da Müslüman Türklerin çoğu oyunu sol partilere veriyorsa Türkiye’de neden vermiyor diye düşünmemiz gerekiyor. O yüzden solun gelişimini incelerken bunun kimliklerle olan bağına iyi bakmak gerekiyor.
»Solun bu denli cılız olmasında Türkiye’deki egemenlerin İslamcılığı sürekli sola karşı kart olarak sunmasının payı yok mu?
Elbette payı var. Menderes’ten bu yana merkez sağ ile İslamcı yapılar yekpare biçimde hareket etmiştir. Bu paradigmayı da değiştirmemiz gerekiyor.
»CHP’ye neden katıldınız?
Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’de önemli bir değişimin yaşandığını düşünüyorum. Emek eksenli siyaset yapan bir kitle partisi yörüngesine girdiğini düşünüyorum. CHP’nin geçmişten beri taşıdığı ve bugün değişmesi gerektiğini düşündüğüm bazı özellikleri değiştirmek ve değişim sürecinin parçası olmak istediğim için CHP içerisinde yer almak istedim.
»Türkiye’de otoriterleşme, askeri vesayet konusunda CHP en çok eleştirilen partilerden. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’de askeri vesayet diye bir tehlikenin artık kaldığını düşünmüyorum. Bunun da AKP’yle değil küresel atmosferle ilgili olduğu kanısındayım. Bir de Türkiye’de siyasetin sınırları genişledi bu anlamda bulunduğumuz ortamları daha çok demokratikleştirme ve daha çok bu alanlarda siyaset yapma şansımız bulunuyor. Benim CHP’ye katılmamdaki temel kaygı da siyaseti halkla buluşturmak ve halkı siyasetin bir parçası haline getirmek. Yukarıdaki olumsuzlukların da bu manada giderilebileceğini düşünüyorum. Emek hareketini güçlendirmek için siyaset kanallarımızı arttırabilmek ve emekçilerle daha fazla buluşmak için bir arayış içerisindeyim. Söylediklerim de bununla ilgilidir.
»CHP’yi emekçi mahallelerinde seçenek haline getirmek mi istiyorsunuz?
Emekçi mahallelerine gittiğiniz zaman solun zayıflığını net biçimde görüyorsunuz. Bu mahallelerde daha fazla emek diyen haksızlıklara karşı çıkan bir siyaset yapma derdindeyim. Hayatım boyunca Esenler, Bağcılar, Gaziosmanpaşa gibi yerlerde çalışma yaptım bundan sonra da oralarda olacağım.
»İslamcı camiadan belirli kesimlerle ortak çalışmanız oldu. Bu çalışmaları CHP’ye nasıl yansıtacaksınız?
Türkiye’de emek mücadelesinin zayıflığı kültürel kimlikleri öne çıkarttı. Bu dönemde benim fikrimce yapılması gereken bu emek siyasetini öne çıkartmak ancak aynı zamanda bu kültürel kimlikleri de yok saymadan bir politik süreç inşa etmek. Bu iki hattı birleştirebilirsek islamcı camiadaki CHP’ye karşı ön yargıları da azaltabiliriz ve başarıya ulaşabiliriz.
»Yerel seçimlerde aday olacak mısınız?
Aday olmam söz konusu değil.
***
»Gezi direnişini nasıl yorumluyorsunuz?
Gezi direnişini eylem tarzından kolektif slogan ve yaşam tarzına kadar önemli bir devrimci süreç olarak yorumluyorum. Farklılıkların birlikte harekete geçmesi itibariyle de solun mücadele tarihine de büyük katkılar sunacağını düşünüyorum. Direnişin kendisi bir toplumsal devrim değil belki ama bu sürecin önünü açan önemli bir sıçrama diye düşünüyorum. Tüm siyasetlerin de buradan ders çıkartması gerektiğini düşünüyorum.
HABERE YORUM KAT