Harika!
Ve nihayet Çevik Bir de gözaltında. Hani şu “postmodern darbe”nin mimarlarından biri idi.. Özkasnak’ı da aldılar..
Gözaltılar devam ediyor..
Bakalım Karadayı’yı ne zaman çağıracaklar..
Bütün bu davaların hepsini toplasanız, bir 27 Mayıs etmez, görevden almalar ve emekli etmeler ya da tutuklamalar bakımından.. YAŞ kararları ile bunların emrindeki kişilere ne haksızlıklar yaptıklarına baksanıza.. “Akrabanın akrabaya, akrep etmez ettiğini” derler ya, hiçbir özel savcı ve yargıç, darbecilerin kendi arkadaşlarına yaptığını yapamaz.. Mevzuat, şartlar müsaid değil en baştan zaten..
Herkes merak ediyor ve soruyordu, Çevik Bir’e sıra ne zaman gelecek diye.
Bana kalırsa Çevik Bir dışarıda, içeridekilerden daha rahat değildi!
Paranın defteri çok kalabalık olmalı.. Apo’nun hesabı sorulabilir kendisine, ABD ile ilişkileri de. İsraille kurduğu yakın ilişkiler, Somali macerası, basına açılan davalar, siyasete kaba bir şekilde müdahale, yargıya müdahale, millet iradesine ipotek koyma çabaları..
Basına az bilgi servis etmedi. Çevik Bir’in kapısından içeri girdiğinizde, bir düzine “eklemlenmiş gazeteci”nin de adresine ulaşırsınız..
Paşaya küçük bir hatırlatma: “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”.
Şimdi bu aşamada, Kıvrıkoğlu’nun da en azından şahid olarak ifadesinin alınması gerek..
Çevik Bir’in bu işlerde suç ortağı çoktur..
İstanbul’da GATA’da yaptığı toplantıları hatırlatalım. 7 TEPE Üniversitesi’nde yapılan toplantılar da var daha.. Buradan Dalan’a da ulaşabilirsiniz, Koman’a da..
Alevi-Sünni çatışması üzerine hazırlattığı bir senaryoya göre, can kaybı tahminleri dudak uçuklatıcı idi. Ama Çevik Bir “gerekirse bu bedelin ödenmesi fikrindeydi” mesela.. Paşamız aceba hâlâ aynı fikirdeler mi? Kaç yüz bin kişi ölecekti o ihtimal gerçekleştiğinde?.. Muhsin Yazıcıoğlu, boşu boşuna durup dururken, “Türkiye Suriye olmayacak” demedi.. Bugün Suriye’de Esat cuntasının cinayetlerine bakın, 28 Şubat’ta birilerinin ne düşündüğüne siz karar verin..
Çevik Bir’in izi iyi sürülürse, bu işin bir ayağı İzmir’e, öteki Diyarbakır’a, bir ayağı Antalya-Muğla’ya, öteki ayağa Afyon’a, Balıkesir’e ulaşır.. Ankara zaten merkez. Bolu’dan İstanbul’a yol gider tabii.. Paşa çok tedbirsiz, hevesli, patavatsız biri idi. Tehlikeli işler yaptı yapmasına da, öteki muhteris darbeci paşaların kendini kullanmasına izin verdi.. Çevik Bir’in derin sırrı, Ankara ve İstanbul’daki 1. Ordu’nun kozmik odasında gizli olabilir.. Bir bu işlerde kilit isim. Oradan daha birçok darbe planına ulaşmak mümkün.. Suç kataloğu kabarık.
Hakkında tutuklama kararı verilirse hemen GATA’ya yatacağından şüpheniz olmasın. Eski bir kanser tedavisini hatırlayıp gereğini yapacaklardır..
Paşa’ya sormak istiyorum.. Şu 312 General davası fikri hangi kafadan çıktı be paşam!
Ya da şu bizim iki Hasan’ı cinayete azmettirmekten içeri tıkma plan tatbikatı senaryo taslağını kim hazırladı?
Bir soru daha! Şu Güven Erkaya davası kimin fikri idi. O dava daha bitmedi be paşam.. Ziyaret etsem, bu konuda “iade-i muhakeme” için yardımcı olur musunuz?
Yok, daha bitmedi, bir soru daha! Hani Gülen hocaefendi aleyhine bir hafta süren bir yayın yapmıştı Uğur Dündar da, sizin “iyi çocuklar” da peşine takılıp bir hafta yaygara koparmışlardı ve o gitti, ardından sıra bana geldi. Bir hafta da benim aleyhime yaygara kopartılmıştı aynı “Bremen mızıkacıları” tarafından..
Bu kasetleri sizin servis ettiğiniz söylenir.. Sahi arşivinizde bu tür daha ne kadar kaset var? Hatırlarsanız, bu kaset servisinden önce Media grublarını ziyaret etmiştiniz, bazılarını da davet etmiştiniz. Ne günlerdi o günler değil mi?
Paşam be! Kaç gazeteci hakkında andıç yayınladınız? İnsanların umutlarını söndürdünüz, size iteat etmeyen, sizin süfli emellerinize hizmet etmediği için kaç kişinin dünyalarını kararttınız? O andıçlar neyin nesi idi be paşam!?
Kim dedi size Genelkurmay Basın Merkezi’nin adını “Hasan Tahsin Basın Merkezi” yap diye? Hani, kendinize sabatay bir geçmiş uydurmak istiyordunuz. Ilgaz’la ne konuştunuz sahi! O akraditasyon rezaleti kimin fikri idi? Her sabah o kadar gazeteyi okuyup, askeri eleştiren herkes hakkında onlarca suç duyurusunda bulunmaktan hiç yorulmadınız mı? Suç ortaklarınız kimlerdi? Hani suç duyurusunda bulunmakla kalmıyor, bir de savcılıklara yazı yazıp, her duruşmadan sonra gelişmeler hakkında bilgi istemeniz yok mu?
O brifingler, brifingli yargıçlar, brifingli bilim adamları, akredite gazeteciler, akredite odalar, STK’lar.. Örtülü KİT haline getirdiğiniz işadamları! Ele geçirdiğiniz bankalar, Mafyalaşan bürokrasi, borsa oyunları, karapara trafiği, sahte hazine bonosu operasyonu! Çevik Bir konuşursa çok kişinin başı yanar, Demirel’in de Sezer’in de.. Onun için Çevik Bir’i çok iyi korumak gerek! Birileri Bir’i susturmak isteyebilir..
Paşa şimdi konuşma vaktidir. Susmayın. Konuşmamanız gereken zamanda sürekli konuştunuz. Şimdi susmamanız gereken bir zamanda susmaya hakkınız yok..
Bugün sizi kimse sahiplenmeyecek. Eski dostlarınız bile size sırtını dönecek. Yalnız ve en kolay feda edilecek adam konumundasınız. Evren’den daha iyi/daha şanslı durumda değilsiniz. Neyi inkar edeceksiniz? Tek sığınacağınız yer milletin vicdanıdır.. Onun için konuşun, gerçekleri anlatın ve özür dileyin.
Daha yazılacak, konuşacak çok şey var da, sütun doldu.. Daha bu konuyu çoook konuşacağız. Selâm ve dua ile..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT