Harbiyeli Öğrencilerin Katledilmesinden Toplu Mezarlara Libya’nın Karanlık 6 Ayı
Darbeci Hafter milislerinin Harp Akademilerine saldırısı, toplu mezarlar, savaş suçları... Libya'da sadece son birkaç ayda yaşananlar bile tarihin utançla hatırlanacak anlarında yerini aldı.
Elif Akkuş / TRT Haber
2020, Libya tarihine kara sayfalar eklenen bir yıl olarak anılacak. Yeni yıla girildikten kısa süre sonra darbeci Hafter, Harp Akademilerine saldırdı. 30 Harbiyeli öğrenci bu saldırıda şehit oldu.
Türkiye'nin Libya konusunda ateşkes çabalarının en yoğun olduğu dönemlerdendi. Türkiye, destek verdiği Libya hükümeti ve yanında olduğu Libya halkı için ateşkes istiyor, saldırıların durması, masada bir çözüm sağlanması için mücadele ediyordu. Artık ateş altında olan Libya halkının huzur dolu günlere kavuşmasını... Tüm bu çabalar, darbeci Hafter'in ardı arkası kesilmeyen saldırılarıyla sonuca ulaşamıyordu ki Hafter, Harp Akademilerine saldırdı.
Libya'nın geleceği, umudu olan gencecik Harbiyeli öğrencileri öldürdü. Bu, Libya için önemli kırılma noktalarından biriydi. Ateşkes masasını her seferinde ters çeviren Hafter, Libya halkını, kadınlarını, erkeklerini, çocuklarını, gençlerini ve geleceğini adım adım yok etmeye sanki yemin etmişti. Harp Akademileri saldırısı, Libya tarihi açısından en karanlık sayfalardan biri olarak en azından Libya topraklarında yerini aldı. Harp Akademileri uzun süre şehit Harbiyelilerin eşyaları, postalları, üniformalarıyla, yatakhanelerindeki o izlerle kapalı kaldı. Çatışma değil, ateşkes için hala çabasını sürdüren Türkiye ile Libya hükümeti, ilerleyen günlerde ve hamlelerde de hep aynı karşılığı gördü. Ne zaman ateşkes masası kurulsa, Hafter sahada saldırmaya devam etti.
Berlin görüşmeleri ateşkes konusunda önemli kırılma noktalarındandı. Berlin'de liderler daha görüşme salonuna gelmeden Hafter milisleri özellikle Halle, Hallatat ve Selahaddin bölgelerinde saldırıya geçti. Berlin'deki görüşmelerin Hafter için bir anlam taşımadığı, ateşkesin Hafter ve destekçileri için söz konusu olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştı.
Devam eden süreçte Libya'da Hafter saldırılarında siviller ölmeye devam etti. Binlerce insan, evlerinden göç etmek zorunda kaldı. Hafter saldırılarında sadece öldürmüyor, kendi tarafında olmayan Libya halkını yaşanamaz bir hayatın içinde bırakmaya çaba gösteriyordu. Ülkede çöp yığınları sokaklarda birikmişti, eğitim sürdürülemiyordu, sağlık hizmetleri verilemez hale gelmişti. Başkentteki havaalanı Hafter milislerinin en önemli hedeflerinden biriydi. Bazı günler 100'den fazla saldırı düzenlediği Mitiga Havaalanı da kapatılmak zorunda kaldı. Takvim yaprakları 18 Şubat'ı gösterdiğinde Hafter, ülkeye gıda ve ilaç getiren gemilerin yanaştığı sivil limanı hedef aldı. Hafter'in vurduğu konteynerlerin içinde sağlık malzemeleri vardı. Bu, TRT Haber ekibi olarak bizlerin de görüntülediği gerçeklerdi.
Libya ordusu savunmadan saldırıya ne zaman geçti?
Şubat ayı sonunda Libya hükümeti Cenevre görüşmelerini askıya aldığını açıkladı. Bu açıklamadan kısa süre sonra Cenevre'den tarafların görüşmelere katılacağı açıklaması gelse de bunun doğru olmadığını Libya hükümeti ve Devlet Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Halid El Meşri açıkladı. Bu süreçten kısa süre sonra Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac, artık savunma değil saldırı aşamasına geçileceğini belirten yazılı bir açıklama yaptı. Serrac, “Uluslararası topluma daima saygılı olduk ama korumak zorunda olduğumuz ateş altında olan bir halk var, insanlarımız var” dedi. Bu açıklama, artık ateşkes görüşmelerinin Libya hükümeti açısından da hükmü kalmadığının önemli bir kanıtıydı.
Libya'da bunlar yaşanırken, dünya bir salgınla mücadeleye başlamıştı. Adı koronavirüstü. Saldırılar nedeniyle günlük sağlık hizmetlerinin bile yeterince sağlanamadığı Libya'da daha vaka görülmeden, önlemler alınmaya başlandı ve sokağa çıkma yasakları uygulandı, dükkanlar kapatıldı. Ancak darbeci Hafter saldırılarını sürdürüyordu. 9 büyükelçi dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle insani ateşkes çağrısı yaptı. Ancak Hafter, bu çağrıya da ateşle karşılık verdi ve saldırılarını sürdürdü. Libya İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Hafter'in bu çağrıya da ateşle karşılık vermesi üzerine, "Hafter koronavirüsü müttefik olarak kullanıyor" açıklamasını yaptı. Dünya her geçen gün etkisini artıran bir salgınla mücadele ederken, Libya'da Hafter saldırılarının ardı arkası kesilmiyordu.
Mart ayı sonlarına gelindiğinde, Libya ordusu "Barış Fırtınası" operasyonunu başlattı.
Operasyonda Libya ordusu ilk aşamada önemli aşamalar katetse de ilerleyen süreçte çatışmalar yoğunlaştı. Ancak Libya ordusu topraklarını Hafter milislerinden temizlemekte kararlıydı. İlk ana hedef, uzun zamandır ateş hattında olan başkenti kurtarmaktı. Barış Fırtınası operasyonu, mayıs ayında ivme kazandı. Vatiyye Askeri Hava Üssü’nün alınması, Hafter'e sahadaki en ağır darbelerden oldu. Libya ordusu daha sonra Hamza, Yermuk ve Tikbali kamplarını da Hafter milislerinden temizledi. Hafter sahada art arda darbe almaya devam etti . Libya ordusunun hedefinde Trablus Uluslararası Havalimanı ve Kasr bin Gaşir bölgesi vardı. Libya ordusu mayıs ayının son gününde Trablus Havalimanı kapısına dayandı. Hafter milisleri özellikle havalimanındaki ana karargah binasını teslim etmemek için yoğun direniş gösterdi. Milislerin telsiz konuşmalarında hep aynı cümle duyuluyordu; "Gerekirse ölün ama orayı teslim etmeyin". 4 gün süren çatışmalardan sonra Hafter milisleri Libya ordusu karşısında direnemedi. Çoğu öldü, diğerleri de kaçtı. Tarihler 3 Haziran'ı gösterdiğinde hem havalimanı hem de Kasr Bin Gaşir bölgesi Hafter milislerinden temizlendi. Ancak başkent hala ateş hattındaydı. Trablus Havalimanı’nın ilerisindeki Tveşye bölgesinin temizlenmesi gerekiyordu. Libya ordusunun başarılı havalimanı operasyonundan sonra bu bölgedeki milislerin çoğu da kaçmıştı. 4 Haziran'da Tveyşe bölgesindeki Espiya hattının da Hafter milislerinden temizlenmesiyle başkent ateş hattından çıkarıldı.
Kritik viraj Tarhuna'da tarihe düşen kara sayfa
Libya ordusu, topraklarını darbeci Hafter milislerinden temizlemeye kararlıydı. İlerleyişini sürdürdü ve uzun süredir Hafter milislerinin elinde olan Tarhuna sınırına ulaştı. Tarhuna, Hafter'e bağlı Kaniye çetesi olarak bilinen milislerin elindeydi. Hafter için de kritik noktalardan biriydi. Tarhuna, yoğun çatışma öngörülerini boşa çıkardı ve kısa sürede Libya ordusunun eline geçti. Hafter milisleri "Barış Fırtınası" operasyonunun başarısı karşısında buradan da kaçmıştı.
Libya ordusu bir yandan Tarhuna'da ilerlerken, diğer taraftan ele geçirilen bölgelerde inceleme yapıyordu. Önce Kasr Bin Gaşir bölgesinde bir konteynerin içinde insan cesetlerine rastlandı. Konteyner, bölge darbeci Hafter'in elindeyken milislerin mühimmat deposu olarak kullandığı alanın içinde yer alıyordu. Yapılan inceleme sonrası bu cesetlerin Hafter milislerine karşı gelen sivillere ait olduğu ortaya çıktı. Siviller, Hafter milislerince konteynere kapatılmış, silahla öldürülmüş ve orada bırakılmıştı.
Tarhuna'da Libya ordusu kontrolü sağladıktan sonra bölge halkı uzun süredir yakınlarından haber alamadıklarını belirterek başvuru yapmaya başladı. Bazı ailelerden 15-20 kişinin nerede olduğu bilinmiyordu. Libya tarihinin en karanlık dönüm noktalarından biri de Tarhuna'da ortaya çıktı. Bölge halkından birinin başvurusu üzerine, kendisine ait boş arazide inceleme yapıldı. Ortaya çıkan tablo tüyler ürperticiydi. Arazi, Hafter milislerince toplu mezara dönüştürülmüştü. Yapılan kazılarda elleri bağlanmış vaziyette gömülmüş kadın ve erkeklere, yani sivillere ait cesetler çıkarıldı. Bu kişilerden bazıları yakınları tarafından kayıp olduğu belirtilen kişilerdi. Çalışmalar devam ettikçe Tarhuna'da arka arkaya 2 toplu mezar daha bulundu. Savcılar, Kayıpları Arama Merkezi, arama ekipleri ve sağlık personeli Tarhuna'da belirlenen toplu mezarların etrafına şerit çekip çalışmaya başladı. Hala devam eden çalışmalarda, bir katliamın izleri her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor. Her seferinde yakınlarını arayan aileler korkuyla bekliyor, her cesede ulaşıldığında bir umut daha yok oluyor. Tarhuna, Libya ordusunun başarılı operasyonlarının kilit noktalarından. Tarhuna'nın alınması darbeci Hafter'in aldığı en ağır yenilgilerden biri. Libya tarihinde bir darbeciye karşı alınmış zaferlerden olarak büyük önem taşıyacak. Ancak milislerden temizlenmesinden sonra ortaya çıkan gerçek, ülke tarihine en karanlık sayfalardan biri olarak yansıyacak.
Hafter'in savaş suçlarına deliller
Özellikle 6 aylık süreçte, Hafter milislerinden temizlenen bölgelerde önemli insan hakları ihlalleri gün yüzüne çıkıyor.
Bunları başında da elbette Tarhuna'daki toplu mezarlar dikkat çekiyor.
Kasr Bin Gaşir bölgesindeki konteynerde bulunan sivil cesetleri, mayın ve el yapımı patlayıcı tuzaklanan sivil yerleşim alanları da diğer ihlaller arasında yer alıyor.
Libya hükümeti, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve insan hakları örgütlerine yaptığı çağrıda, özellikle toplu mezarlarla ilgili uluslararası soruşturma talep ediyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi ise 22 Haziran'da yaptığı açıklamada, toplu mezarların savaş suçuna delil olabileceğini vurguladı.
Bir diğer taraftan Birleşmiş Milletler (BM) de Libya'daki olayları araştırmak için İnsan Hakları Konseyine bağlı Libya Uluslararası Araştırma Komisyonu kurulması kararı aldı.
HABERE YORUM KAT