Haram aylar (1)
Küresel ölçeklerde barış idealini ahlaki bir amaç haline getirme gibi sorumluluklarımız var. Hangi din, bölge, kavim ve renkten olursa olsun vicdan ve akıl sahibi insanlar, mesleği, kazancı ve hegemonyaları savaşlara, savaş kışkırtıcılarına bağlı küresel mütegallibe güçlerine karşı ahlaki bir blok oluşturmak, kendi aralarında dayanışmak zorundadırlar. Bu konuda Müslümanlar öncülük edebilirler. "Haram aylar" bunun ilk adımı olabilir. Haram ayların ne olduğunu iki yazıda anlatmaya çalışacağım:
"Gerçek şu ki, Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesap (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takvâ sahipleriyle beraberdir. (Haram ayları) Ertelemek ancak inkârda bir artıştır. Bununla kâfirler şaşırtılıp-saptırılır. Allah'ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helâl, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah'ın haram kıldığını helâl kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine 'çekici ve süslü' gösterilmiştir. Allah, inkârcı bir topluluğa hidayet vermez." (9/Tevbe, 36-37)
İslam'dan önce Hz. İbrahim'den beri süren köklü bir geleneğe göre Araplar yılın dört ayını "haram aylar" sayarlardı. Savaş ve öldürmenin yasak olduğu haram aylar Zi'lka'de, Zi'lhicce, Muharrem ve Recep'tir (Şuhuru'l-muhareme). İlk üçü Hicri yılın 11, 12 ve 1. ayları iken, 4.sü Receb 7. aydır. Bu aylarda savaşmak büyük günah, işlenen zulüm büyük zulüm kabul edilirdi. Bu ayda vuku bulan savaşlara "ficar savaşları" denirdi.
Böyle olmakla beraber Araplar bu yasağa uymazlardı, çünkü geçimlerinin önemli bölümü savaş ve yağmaya dayandığından dört ay oturmak onlara zor geliyordu. Yağma dışında intikam veya kan davaları dolayısıyla da savaşırlardı. Haram aylarda savaşmak gerektiğinde bir hileye başvurur, adına "nesi'" denen uygulama ile savaşa cevaz bulurlardı. Araplar, her üç senede bir, araya bir ay katarak Muharrem olması gereken zamanı kutsallıktan çıkarıp bu seneye Nesi' (Kabise yılı) der, böylece Muharrem'i Sefer'e ertelemiş olurlardı. Arapların dünyevi çıkar uğruna güneş yılına yönelmeleri Allah'ın hükmüne aykırıydı, çünkü haccın belirli aylarda eda edileceği hükmünü koyan Allah'tır. Kabise'yi Araplar, Yahudi ve Hıristiyanlardan öğrenmişlerdi.
Arapları bu hileye sevk eden diğer bir sebep, hac mevsiminin kimi zaman kış kimi zaman yaz mevsimine denk gelmesiydi. Mutedil mevsime denk gelsin de ticaretleri ve gelirleri artsın diye aylarda oynama yoluna saparlardı. Güneş yılı ile ay yılı arasında 11 gün fark bulunduğundan, fazlalık bir aya baliğ olduğunda o yılı 13 ay sayarlardı ki, bu her üç yılda bir tekerrür eder, böylelikle ayların yeri değişmiş olurdu.
Ayet-i kerime bu hileden uzak durulmasını emretmektedir. Yasağın iki sebebi var: İlki, ayların sayısını 12 olarak tespit eden yüce Allah'tır. Güneş ve Ay'ın kendi yörüngelerinde belli menziller izlemesi yılların sayısını ve hesabı bilmek içindir (10/Yunus, 5.) Yaratılıştan beri bu böyledir, muhtemelen Adem aleyhisselama böyle bildirilmiş ve nesilden nesile bize de 12 ay olarak intikal etmiştir. 12 ayın dördünü haram sayan yine Allah'tır, O'nun koyduğu bir yasağı çiğnemek O'na karşı gelmektir. Diğeri savaşların eksik olmadığı dünyamızda hiç değilse yılın üçte birini zorunlu barışla geçirmek beşeriyetin yararınadır.
"Bu dosdoğru hesap-isabetli hüküm/din"dir. Doğru hesap ayların 12 olarak düzenlenmesi, ilahi yasak ve haramlara tam riayet dinin, yani hayat alanlarının, barış ve istikrarın korunması, ilahi hükümlerin ayakta tutulmasıyla mümkündür. Yasakları ihlal etmeye kalkışanlar aslında kendi özvarlıklarına zulmetmiş olurlar, çünkü yapmamaları gereken bir şeyi yapmış olurlar. Haram aylarda savaş inkârda artıştır, geçici dünya hevesi ve sufli çıkarlar uğruna inkârcılar şaşırır, hileye başvurup yasakları çiğnerler, bununla da kendilerini aldatırlar. Helalleri haram, haramları helal kılmak, insanlara çekici gelse bile ağır bir suçtur.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT