Hani o bomba başka yerde patlatılacaktı!
Bu bombalar Güngören'de patlamayacaktı? Hedef orası değildi. Hedef mi yanlış seçildi yoksa Güngören'in ardından daha merkezi yerde de mi patlamalar olacak? Mesela Taksim'de, mesela Ankara'nın en işlet caddelerinde de bombalar mı patlayacak..
Zamanlama üzerinde hiç durmuyorum. Daha önceki saldırılarla birebir kıyaslamalar, teknik analizler de yapmıyorum. Hiçbir ideolojik hedef gösterilmediğinin altını çizmekle yetiniyorum. Dar anlamda terör, klasik terör. Korku ve dehşet yaşatmak. Bunun dışında; hedeften hareket edenler hiçbir sonuca ulaşamayacak.
Çocuklar, hamile kadınlar, hiçbir cepheye mensup olmayanlar neden hedef alınır? Bunu bir örgüt yapmaz. Hangi örgüt yaparsa yapsın, ihaleyi verenleri bu örgütlerle bir tutmanın kör kuyusuna düşeceğiz yine. PKK diyebilirsiniz; ilk işaretler onu gösteriyor. Kuzey Irak'a yönelik ağır operasyonlar var. El Kaide diyebilirsiniz, onlar için işaret bulmak ise hiç zor değil. Kullanılan patlayıcılara bakın; devletlerin, ordu birimlerinin, istihbarat birimlerinin, çokuluslu terör ihalecilerinin patlayıcıları. Daha önce Ankara'da kullanılan, geçmişin siyasi suikastlerinde kullanılan patlayıcılar. Şimdi, o suikastlerin hiç de sandığımız çevreler tarafından yapılmadığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Kirli ilişkiler deşifre oldukça, yüz binleri sokağa döken ve iç çatışma senaryolarına hizmet eden suikastleri kimlerin planladığı ortaya çıkıyor.
13 Temmuz 2007'yi hatırlayalım Bir beyin fırtınası. Anayasa Mahkemesi başkanına suikast. Yüksek yargı başkanlarına suikast. İstanbul'da onlarca kişinin öleceği bombalı PKK saldırıları. Taksim'de elli kişinin öleceği dehşet saldırılar… Kimler tartışmıştı bunları? Kimler tartıştırmıştı? Türkiye'nin en çözülmez cinayetlerinde parmağı olanlar değil miydi? Bir ucu Ankara'da, diğer ucu Washington'da değil miydi?
Kuzey Irak'tan Afyon'a oradan da bir çok bölgeye sevkedilen patlayıcılar.. Simdi mi kullanılıyor? O patlayıcılar hangi ülkenin izini taşıyor? Başka nerelerde bu patlayıcılar patlamayı bekliyor? O zamanlar yüzlerce kilodan söz ediliyordu. Güngören'de ne kadarı tüketildi? Ankara'da ne kadarı bekliyor? Yine İstanbul'un başka yerlerinde ne kadarı bekletiliyor? Gece yarıları bizler uyurken dağıtılan silah ve patlayıcılar hangi “iç istikrar” senaryosunda kullanılacak? Bir tabancanın bile nereden nereye geldiğinin izi sürülürken bu sevkiyat nasıl gizli olabiliyor? Kaç ülkenin istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından sağlanıyor? Bunları düşününce korkular artıyor. “Taksim'e bomba, elli ölü” sadece sızdırıldığı için öğrenebildiğimiz…
Neocon-ergenekon dehşet senaryosu. Belki yıllar sonra hangi ülkenin parmağı olduğunu göreceğiz. Ama göreceğiz. Mutlaka göreceğiz. İhaleyi verenleri bileceğiz. Ama biz şimdiden tahmin ediyoruz aslında. Onları biliyoruz. Neyi hedeflediklerini, bu ülkeyi ne hale getirmek istediklerini, bu korkunç hesaplarını birkaç kendini bilmez üzerinden uyguladıklarını biliyoruz.
Danıştay'a yönelik saldırıdan iki gün, Anıtkabir ve Kocatepe'de binlerce kişi Türkiye'nin bir kesimini kin ve nefretle lanetlediği ve intikam çığlıkları attığı günden bir gün sonra şu notu aktarmıştım:
“Bu saldırıları yapanlar tüm Türkiye'de var ve her vilayette 20'şer kişilik guruplar halinde bulunuyor. İyi eğitimden geçmiş kişiler. Sırası gelen de böyle bir eylemi yapıyor. İyi derecede silah eğitimi alıyorlar. Her istedikleri anında oluyor. Emri ve silahları Ankara'dan temin ediyorlar. Önümüzdeki günlerde bir eylem daha olacak. Bu saldırılar sırayla gerçekleşiyor. İki gün önce Danıştay'dı. Önümüzdeki günlerde Yargıtay ve Başbakanlık!” Başka ayrıntılar da vardı. Bağlantı, Kuzey Irak ve Afyon'du. Daha önce aktardığım iddialarla birleştirildiğinde o günden bu yana yaşananların resmi belirginleşiyordu. Ve tabi Güngören saldırısının. Şimdi Ergenekon soruşturmasında bunlar çıkıyor ortaya. Çıkmayanlar da var.
Danıştay saldırısından sonra Ankara Eryaman'da yapılan operasyona ilişkin bilgileri görünce şok olmuştum. Polis istihbaratı, Başbakan'ın ve yakın çevresinin tehdit altında olduğunu belirtiyordu. “Söz konusu ekibin elinde çok miktarda malzeme ve keşif raporları var. Eylem yapacak olan ekip Yunus Akkaya aracılığıyla Ankara Eryaman Evleri, Özgün İpek Sitesi Kat: 2'de bir ev kiraladı. Evde çok sayıda patlayıcı madde, uzaktan kumanda devreleri var. Ayrıca birkaç tane de suikast silahı temin edildi. Birkaç yerde gömülü vaziyette uzun namlulu silahlar var. Bu ekibin lideri Murat Eren isimli şahıstır” diyordu. 11 kişi gözaltına alınıyor, içlerinde Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan Pilot Yüzbaşı E.E., Astsubay M.T. ile adı ve rütbesi belirlenemeyen bir subay bulunuyordu. Ne garip, patlayıcı sevkiyatları da aynı adresi gösteriyordu.
Operasyonlar yapıldı. Ama bu yapı hala ayakta. Faaliyetler devam ediyor. Bir çok başkente uzanan ilişkilerin ürünü olarak. Bu yüzden; Güngören'de olanı sakın klasik bir örgüt saldırısı sanmayın. Bunu yapanlar çok daha kötüsünü de yapacaktır..
Türk televizyonlarının utanç gecesi!
Güngören'de can pazarı yaşanırken Türk televizyonları, çılgın eğlence programlarına ara verme ihtiyacı bile duymadı. NTV, Kanal24 ve TVNET olayın saniyesi saniyesi izleyicilerine aktardı. Bu kanalları kutlamak gerekiyor. Diğrelerine ne söylenir, bilmiyorum. Bunların haber merkezlerinde bir kişi bile yok muydu? Bu ne duyarsızlık böyle! Dikkatle izledim. Hiçbir kanal eğlenceyi kesip haberi vermedi. Alt yazı bile geçmedi. Oysa birkaç kilometre ötede Türkiye'yi sarsan bir trajedi yaşanıyordu. Tam bir saat bekledim. O sırada neler yayınlanıyordu biliyor musunuz?
TRT 1: Devletin televizyonu. Vatandaşları ölüyor. Çifte Kavrulmuş adlı eğlence programı yayınlıyor. Show TV: Son Osmanlı Yandım Ali. Star: İkizler (Şarkı programı) ATV: İbo Show. Fox: Roman Star. Kanal D: Film (Vahşi Irk). Tam bir saat bekledim. Hiçbir alt yazı bile geçmedi. Bir saat sonra kısa haberler verip eğlenceye devam ettiler. Yazık, çok yazık! Yüreğimiz yandı! Utanç duyduk…
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT