1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Hamza Türkmen, İlim ve Hikmet Vakfında Seminer Verdi
Hamza Türkmen, İlim ve Hikmet Vakfında Seminer Verdi

Hamza Türkmen, İlim ve Hikmet Vakfında Seminer Verdi

Sakarya İlim ve Hikmet Vakfı’nın Cuma dersleri başlığı ile düzenlemiş olduğu konferansların bu sefer ki konuğu Haksöz Dergisi Yazarı Hamza Türkmen oldu.

15 Mart 2014 Cumartesi 14:36A+A-

Sakarya DEMAR Konferans Salonunda gerçekleştirilen programda Hamza Türkmen’in sunumundan belli bazı başlıklar şu şekildedir:

Ağacımıza kurt girdiyse tek sebep dışarıdan esen rüzgar değildir. Ağacımıza kurt girmiş. Ağacımız içeriden çürümeye başlamış. Bu görülmüyor kabahat tamamen Batı’ya havale ediliyor. Tamam, Batı sömürgeci yağmacı. Kızılderililer yok edilmiş siyah derililer köleleştirilmiş sarı derililer ise uyuşturulmuş. Oysa 11. Ve 12.yüzyıllarda ilim ve fen adına ne varsa her şey bizdeymiş. Peki, ne oldu da bu duruma düştük iyi düşünmek lazım.

Enfal suresi 53.ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurur:

Bize rabbimizin verdiği en büyük nimet hidayet kitabı istikamet kitabı şifa kitabı Kur’an’ı Kerimdir.İslam coğrafyasında asırlardır şura temelli bir yönetim tarzı yok.Eğitim sistemimizde Kur’an temelli sünnet temelli bir anlayış yok.Tamamen taklitçilik üzerine bina edilmiş.Hayatı okumuyoruz tertil fıkhı yok.İçtihat kapısının açık olmasını üçyüz bin hadisi ezbere bilmeye bağlayan anlayışlar hakim.Evet üçyüz bin hadis.Üçyüzbin hadis dediğiniz şey kısa  ayetler gibi düşünsek bile yetmiş cilt Kur’an yapar.Görüldüğü üzere belirgin bir tıkanıklığımız var.Hal böyle olunca İslam coğrafyası Fas’tan Orta Asya ya kadar bil fiil işgal edilmiştir.İstisnasız..

20.yüzyılın başında İslam coğrafyasını biçimlendiriyorlar ve ulus devletleri oluşturuyorlar. Müslümanlar nimeti kaybettiklerinden direnen kesimlerde kılıçtan geçiriliyor veya asılıyor, yok ediliyor. Malik B.Nebi’nin dediği gibi Muvahhidler devletinden sonra iman ferdileşmiştir. Bu sömürgeleştirme durumu işte bunun üzerine kurulan bir düzendir.

Batı’nın bu sömürgeciliğine karşı bir hat oluşturan tek hareket aynı zamanda yeniden öze dönmeyi savunan yeniden ilk kaynaklara dönmeyi önceleyen Urvetul Vüska hareketidir. Urvetul Vüska hareketinin mimarları Afgani ve Abduh’un ortaya koydukları program şudur:

1. Kitaba ve Sünnete yeniden dönmek gerekir.

2. İçtihadımızı yenilemeliyiz. Yaşanan tüm sorunlara nas temelli içtihadi çözümlemeler üretmeliyiz.

3. Bizi atalete sürükleyen ve sömürülmeye müsait hale getiren bidat ve hurafelerden arınmak gerekir.

4. Sömürgeciliğe karşı mücadele etmek.

5. Başımızdaki despot idareleri değiştirmek için şura temelli idareler oluşturmak.

Önemli olan diktatörleri emperyal idareleri hızla ve aniden devirmek değil köklü bir değişimle ıslah etmektir.

Türkiye’de bugün seksen civarında İlahiyat Fakültesi var bir o kadar da belki daha fazla sosyoloji bölümü var. Nasıl bir akıl tutulması yaşanıyor ki yakın tarihimizde yaşanan bu kırılmalarla ilgili bu katliamlarla ilgili Kemalizmin vahşeti ile ilgili bir tane çalışma yok veya olanlarda örtmeye çalışan çalışmalar.

Bu kadar vahşetin ardından bu ülkede insanlar karşıtına sığınarak var olabilmeyi denediler. Belki namaz kılabilirim belki camim ahıra çevrilmez diyerek. Bugün yaşananlar ise yani daha doğrusu bugünkü Hükmetin yaptığı ise bir ön açmadır bir vesayetten kurtulabilme eğilimidir yoksa vesayet olduğu gibi durmaktadır ve çok daha fazla geriletilmesi ve yok edilmesi gerekir.

Müslümanlar kaynaktan kopunca veya uzaklaşınca kelami tartışmalara girmişler ve kelami telakkilerini mezhepleştirerek akaid haline getirmişlerdir. Ehli Sünnet vel cemaat bir akaiddir. Ve tüm akaid kitaplarında istisnasız zalim sultana itaat farzdır ve fasık imamın arkasında namaz kılınabilir.

Bizim ilk defa ümmeti yeniden diriltmemiz lazım.Adaviye Meydanında şehid olan Esma’nın babası Biltaci’nin kızına yazdığı mektupta geçen bircümle bugün bizim ne yapmamız gerektiğini çok net bir şekilde anlatmaktadır.Ne diyordu Biltaci:”Kızım yüksek bir medeniyete ulaşmak için ümmeti yeniden uyarmak ıslah ve inşa etmek istikametide yürüyordun”

Gelecek ile ilgili tasarımımızda bizim bu istikamet doğrultusunda aşamaları gözeten merhaleci bir hareketimiz olmalı. Nedir bunlar: Zaruriyat-Haciyat ve Tahsiniyat

Zaruriyat var olmaktır. Ayakta kalmaktır. Direnmektir. Sesini duyurmaya çalışmaktır. İlkelerini korumaktır. Haciyat kitleleşme için özgürlük alanları genişletmeye çalışmaktır. Haciyat modelleşmeden önce zemin oluşturmaktır. Zemin oluşturmak için uygun ve sahih araçlarla mücadeleyi bir adım ileriye taşımaktır. Kaliteli nitelikli elemanlar yetiştirmeli örneklikler oluşturmalıyız. Kitleleri müslümanca düşünmek için söylemler geliştirmeliyiz. Bu geçiş dönemidir. Bu olay on yıl mı sürer yirmi yıl mı bilemiyorum. Tahsiniyat ise modelleşmedir alternatif oluşturmadır.

Bizim sürecimiz genel hatları ile bu. Bunu daha ileriye taşımak için çok çalışmalıyız. İlkeli bir siyaset ile ideal bir siyasetin örnekliğini ortaya koymalıyız.

HABERE YORUM KAT