Hamas’ın füze kapasitesi
Yusuf Sami Kamadan, Hamas'ın füze kapasitesini ve Gazze yapımı füzelerin hikayesini anlatıyor.
Yusuf Sami Kamadan / Mecra
Hamas’ın füze kapasitesi
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddîn el-Kassâm Tugayları tarafından işgal altındaki topraklara ilk füze 2001 yılının 26 Ekim’inde atılmış,“Kassâm 1” ismini taşıyan bu füzeyle Sderot şehri vurulmuştu.
- Oldukça ibtidâî olan bu füze sadece birkaç kilometrelik bir menzille düşük kapasiteli bir patlama etkisi taşıyordu. Tabi Hamas’ın füze kapasitesi burada sınırlı kalmamıştı. 2021 yılının Mayıs ayı Hamas’ın bu noktadaki gücünü de göstermişti.
İsrail tarafından Gazze’ye yapılan saldırıya cevap sadedinde Tel Aviv’e130 füze atılmıştı. Bu, Tel Aviv’e yapılan saldırıların bu tarihe kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı olanıydı.
İsrail’e verilen karşılık sadece bu şehirle de sınırlı kalmamış Askalân ve Esdûd da dakikalar içerisinde sayısı 100’ü geçen roketlerle vurulmuştu. Füzelerin Demir Kubbe hava savunma sistemini aşarak işgal edilen topraklarda bıraktığı hasar bunların sahip olduğu gücü gösterir nitelikteydi.
İsrail’e verilen bu gözdağı burayla da sınırlı kalmamıştı. İzzeddîn el-Kassâm Tugayları’nın askerî sözcüsü olan Ebû Ubeyde bu gelişmelerden birkaç gün sonra yaptığı açıklamada Ayyâş 250 isimli bir füzeden bahsetmiş, 250 kilometrelik menziliyle bu füzeye sahip olduklarını açıklamıştı.
Mayıs savaşı gerçekten de önemli bir gövde gösterisi mesabesindeydi. Hamas’ın dar imkanlarına rağmen böylesine tahrip gücü yüksek füzelere nasıl sahip olduğu ise akıllarda beliren soru olmuştu.
- Tabi bu 20 yıllık bir birikim neticesinde mümkün olabilmişti. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi İkinci İntifada döneminde İsrail’e atılan ilk füze olan Kassâm 1 ile başlanan süreç bugün yerini yüksek menzilli, tahrip gücü kuvvetli füzelere bırakmıştı. Peki oradan bu noktaya nasıl gelinmişti?
70 cm uzunluğunda 8 cm genişliğinde olan ve menzili 3 kilometreden fazla olmayan Kassâm 1, başlığında bir kilo kadar patlayıcı taşıyordu. Hedefiisabet noktasında çok da randımanlı değildi. Buna rağmen Kassâm 1 yine de karşı cephede ciddi bir huzursuzluğa yol açmıştı.
- Bu ilk füzeyi geliştirme çalışmaları bir yıl sonra Kassâm 2 ile neticelenmişti. 2002 yılında ilk atış da İsrail üzerine olmuştu. 5 – 6 kilogram patlayıcı taşıyan bu füzenin menzili ise 9 kilometreden 12 kilometreye kadar uzanıyordu.
2005 yılında üretilen Kassâm 3 ise 17 kilometrelik menziliyle bu serinin en gelişmiş füzesi olmuştu. Füze geliştirme projeleri sürekli devam ediyordu.
İlk uzun menzilli füze olan M75 bu çalışmaların bir neticesi olmuş, Kassâm Tugayları’nın önemli isimlerinden Ahmed el-Ca’berî’nin suikast neticesinde şehit edilmesine cevap olarak 2012 yılında İsrail’e karşı kullanılmıştı.
80 kilometrelik menziliyle M75 Ben Gurion Havalimanı’nı vuran ilk füze olmuştu. İlk defa 2014 yılında atılan S55 ise Hamas’ın elindeki bir diğer füzeydi. Aynı yıl kullanılan ve 80 kilometre menzile sahip olan J80 İsrail ile yapılan mücadele tarihinde Tel Aviv’e atılan ilk füze olmuştu.
Bir sonraki yıl olan 2015 yılında sahasının ilk füzesi R160 boy göstermiş, Hayfa’yı vurmasıyla büyük bir ses getirmişti. 120 kilometre menzile sahip olan A120 ise İsrail tarafında can almıştı. İlerleme tüm hızıyla devam ediyordu. Ayyâş 250 bunun en bâriz misali olmuştu.
- Tabi direniş cephesi bir hayli sınırlıydı. Buna rağmen önemli ilerlemeler kaydediliyordu. el-Cezîre’nin prestijli programlarından, Tâmir el-Mishâl tarafından sunulan “Mâ Hafiye A’zam” programının bir bölümü dikkatleri ilginç bir noktaya çekmişti.
Program, Hamas’ın kendi imkanlarıyla yaptığı füzelerle alakalıydı. Hamas şüphesiz dışarıdan destek alıyordu, bu bilinmeyen bir durum değildi. Mısır’da Sîsî’nin iktidara gelmesiyle Refah Sınır Kapısı’nın kapatılması, Gazze’ye malzeme sağlayan tünellerin imha edilmesi, aynı şekilde denizden boru çekilerek bu tünellere deniz suyu basılması direniş cephesini zor durumda bırakan gelişmelerdi.
2014 yılında yapılan İsrail saldırısı dışarıdan desteği büyük ölçüde kesilen Hamas’ı yok etmekten başka bir maksat taşımıyordu. Tabi hesaplar hiç de istenildiği gibi gitmemişti. 51 gün devam eden İsrail saldırısı Gazze’de ciddi bir yıkıma yol açarken, İsrail’in hesap edemediği bir durum Hamas için durumu krizden bir fırsata çevirmişti.
Cephane ihtiyacı içerisinde olan Hamas için bu fırsat İsrail’in Gazze’ye attığı ve patlamayan füze, roket gibi şeylerle olmuştu. Hamas’ın cephane ihtiyacını gidermesi bununla sınırlı da kalmamıştı.
2005 yılında İsrail Gazze’deki yerleşim yerlerinden geri çekildiğinde arkasında bıraktığı su şebekesi için kullanılan madeni borular da Hamas tarafından füzeye çevrilmek üzere buradan çıkartılmıştı.
Bir diğer cephane tedariği ise adeta “Allah uçamayan kuşa alçacık dal verirmiş” deyimini hatırlatıyordu. 1917 yılında gerçekleşen Üçüncü Gazze Muharebesi’nde Osmanlı kuvvetleri tarafından Gazze açıklarında batırılan iki İngiliz gemisinin enkazı Hamas tarafından tespit edilmişti.
Hamas’a bağlı dalgıçlar tarafından suyun derinliklerine inilerek bulunan geminin en can alıcı noktası da geminin kullanılmamış bol miktarda mühimmat ile dolu olması olmuştu.
Harcanan ciddi bir emek ve zaman ile bunların su altından çıkarılması, sonrasında silah atölyelerinde işlenerek kullanıma hazır hale getirilmesi sağlanmış, özellikle Mayıs savaşında bunlar İsrail’e karşı kullanılmıştı.
HABERE YORUM KAT