Hamas’ın 22. Yılı
Bugünkü yazımızda da Hamas’ın kuruluş yıldönümü üzerinde durmak istiyoruz.
Burada öncelikle şunu ifade edelim ki 14 Aralık 1987, Filistin İslâmî Direniş Hareketi kısa adıyla Hamas adında bir teşkilatlanmanın kuruluş tarihidir. Normalde bu teşkilatın hamurunu oluşturan cemaat ve altyapı zaten vardı. O tarihte ortaya çıkmış değildir.
Filistin İslâmî Direniş Hareketi’nin altyapısını oluşturan cemaat Filistin’deki Müslüman Kardeşler’dir ve onun çekirdeği de Siyonist işgal devletinin kuruluş merhalesinde, 1948’de patlak veren savaşta İmam Hasan el-Benna’nın gönderdiği gönüllü mücahitler tarafından oluşturuldu. Bu cemaat zamanla Filistin’in her tarafında yapılandı ve insanları İslâmî bilinç üzere yetiştirme amacına yönelik muhtelif faaliyetler yürüttü.
8 Aralık 1987’de işgale karşı kitlesel bir direniş olan intifadanın patlak vermesi üzerine bunun İslâmî bilinç ve duyarlılık çerçevesinde yönlendirilmesi amacıyla bir örgütlenmeye ihtiyaç olduğu için Filistin İslâmî Direniş Hareketi (Hamas) adıyla bir yapılanmanın kuruluşu ilan edildi. Bu ne sıfırdan bir örgütlenme ne de var olan Müslüman Kardeşler cemaatinden ayrılmadır. Var olan cemaatin çizgisine ve ilkelerine bağlı kalacak, ama işgale karşı aktif kitlesel mücadeleye öncülük edecek bir yeniden yapılanmadır. İntifadaya yön vermede, işgal zulmüne karşı artık sokaklara dökülme ve fiili mücadele başlatma arzusundaki kalabalıkları organize etmede başarılı faaliyetleriyle kısa sürede yıldızı parlamıştır.
İşgalci Siyonistler her konuda olduğu gibi Hamas’ı yıpratma amaçlı faaliyetlerinde de yalana, iftiraya dayalı dezenformasyon faaliyetine başvurarak bu hareketi FKÖ’yü bölmek için kendilerinin kurdurduğu iddiasında bulundular. Filistin’de İslâmî direnişin yükselişinden rahatsız olan birtakım çevreler de bu iftiraya hemen mal bulmuş mağribi gibi sarılarak yıpratma faaliyetlerinde kullanmaya çalıştılar. Oysa biraz akıllarını kullansalardı bu iftiranın kendi kendini yalanlayacak nitelikte saçmalıklardan oluştuğunu hemen anlayabilirlerdi. Çünkü her şeyden önce yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Hamas, intifadayla birlikte ortaya çıkmış bir kitlesel hareket değildir. Cemaat altyapısı, kitlesel yapılanma faaliyetleri kırk yıl öncesine gidiyordu. Bu cemaatin Filistin’de örgütlenmeye başlaması Siyonist işgal devletinin kuruluşuyla aynı tarihlere denk gelir. Dolayısıyla işgal devletinin böyle bir cemaati kurdurmuş olması ihtimali yoktur. İkinci olarak intifada adlı halk direnişini organize etme amacına yönelik yapılanmadan yani Hamas adıyla oluşturulan organizasyondan, işgalci Siyonist devlet, bu örgüt fiili olarak kuruluşunu ilan ettikten sonra haberdar olabilmiştir. O tarihten önce böyle bir organizasyonun oluşturulması çalışmalarından Siyonist işgal devletinin de FKÖ yetkililerinin de haberleri olmamıştır. Üçüncü olarak Hamas, FKÖ’nün içinden çıkmamış, onun içinde yer almayan ve hiçbir zaman da yer almamış bir cemaatten çıkmıştır. Dolayısıyla FKÖ’yü bölme planının ürünü olması mümkün değildir. Dördüncü olarak Hamas’ın kuruluşunun amacı FKÖ’ye alternatif bir örgütlenme değil işgale karşı geniş çaplı kitlesel direnişi organize etmedir. Bundan dolayı organizasyonun çekirdeğini oluşturanlar daha örgütün kuruluşunu ilan etmeden altı gün önce Siyonist işgalcileri taşlamaya başlamış ve hedefe onu yerleştirmiş, FKÖ ile herhangi bir çekişmeye girmekten kaçınmışlardır. Siyonist işgalcilerin kendilerini taşlatmak ve işgal ettikleri topraklardan çıkmaya zorlamak için bir örgüt kurdurduklarını iddia etmeleri son derece saçmadır. Ama İslâmî direnişin yükselişinden rencide olanlar açısından iddianın saçmalığı çok da önemli değildir. Önemli olan iftira ve yalan da olsa ellerine çamur bombası olarak kullanabilecekleri bir malzeme verilmesidir.
Filistin İslâmî Direniş Hareketi, 22 yıldan beri ilkelerinden taviz vermeden azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Bu hareket artık Filistin’in bir gerçeğidir ve onu görmezden gelmek Filistin gerçeğini görmezden gelmeye kalkışmaktır. Bu hareketin Filistin halkıyla bütünleştiği, geniş bir kitlesel desteğe sahip olduğu ve Filistin davasında onu görmezden gelen bir formülün çözüm formülü olarak lanse edilmesinin mümkün olamayacağı 2006 seçimlerinde de çok açık bir şekilde görüldü.
Filistin realitesi Filistin’in bizzat kendisidir. Siyonist işgal ise bu realiteden değil bir yamadır. Bugün için bir vakıa olarak görülse de realiteyi değiştiremeyecek, Filistin kendi gerçeğiyle var olmaya devam edecektir. Hamas da işte bu realitenin özündendir. Dolayısıyla onu yok saymak, görmezden gelmek sadece gerçeğe gözlerini kapamaktır. Gözlerini kapayanlar gerçeği değiştirmiş olmazlar.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT