“Halepli Yetimlerin Korkuları Acılarından Fazlaydı”
Suriye’de Esed ve işbirlikçileri tarafından Halep’te gerçekleştirilen ve 45 sivilin hayatını kaybetmesine neden olan saldırıda yetim kalan üç küçük kardeş, 87 yaşındaki dedeleriyle Türkiye’ye iltica etti.
Beşşar Esed ve işbirlikçileri tarafından 29 Kasım 2016’da Cub el-Kubbe mahallesindeki gerçekleştirilensaldırıda Halepli Muhammed Cemil’in evi vuruldu.
87 yaşındaki Cemil, saldırıda oğlu, gelini ve torununu kaybetti. Sağ kalan üç torununu alan Cemil, Türkiye’ye geldi.
Dede Cemil, 15 aylık Esma, 8 yaşındaki Razen ve 13 yaşındaki Sidra’yı Türkiye’deki akrabalarına ulaştırabilmek için yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
“Oğlum ve Eşi Rejimin Roket Saldırısında Öldü”
Hayatı boyunca Halep’ten hiç çıkmadığını söyleyen Cemil, ailesini kaybettiği katliamı şöyle aktardı:
“Katliam günü, evde tek başımaydım. Çocuklar, anne ve babalarıyla birlikte dışardaydı. Ölen oğlum okul çalışanıydı, maaşını almak üzere rejimin kendi bölgelerine giriş izini verdiği belli bir noktaya gitmek için ailesiyle evden çıktı. Rejim tarafına geçmek zorundaydı çünkü abluka altındaydık ve açlık kapımızdaydı. Rejim hastaneleri hedef alınca bölgeden kaçmak zorunda kaldık. Fırınlar vuruldu, ekmek almak çok zordu. Ekmek için fırına unu bizler temin etmek zorundaydık. Oğlum ve eşi rejimin roket saldırısında öldü. Hemen hastanelere koşup torunlarımı aradık. Önce 13 ve 8 yaşlarındaki torunlarımı bulduk. 4 gün sonra da 15 aylık torunum Esra’nın hayatta olduğunu öğrendik.”
“Tekerlekli Sandalyelerle Türkiye’ye Geldik”
Cemil, torunlarını bulduktan sonra Halep’ten tahliyelerin başlamasıyla Türkiye’ye ulaşmak için yola çıktıklarını belirterek, “Önce rejimin kontrolündeki bölgelere geçtik, orada yakınlarımız vardı. Birkaç gün kaldık. Sonrasında yürüyemeyecek hâlde olduğumuz için tekerlekli sandalyelerle Türkiye’ye geldik.” dedi.
“Oğlunun Can Verdiğini Görünce Vefat Etmiş”
Cemil’in torunlarının artık “anne” dedikleri 48 yaşındaki halaları Nuha Sevvas, ağabeyinin “kıymetlisi” Yusuf’un ölümüne dayanamayarak hayatını kaybettiğini dile getirdi.
Nuha, şunları kaydetti:
“Yeğenim Sidra’nın anlattığına göre, Yasir ağabeyim saldırıdan sonra 5-10 dakika daha yaşadı. Sidra’ya diğer kardeşlerinin durumlarını sordu ve gidip yardım çağırmasını istedi. Ama Sidra’nın ayağı parçalanmıştı. Oğlu Yusuf’un ölümüne şahit olunca ağabeyim dayanamamış ve vefat etmiş. Çocukların annesi Fatin de yaralıymış. Ama ambulanslar yaralıları taşımaya yetişmemiş. Annesi orada hayatını kaybetmiş.”
“Sürekli Korkudan Bağırıyorlarıdı”
Türkiye’ye geldikleri gün çocukların sağlık durumlarının çok kötü olduğunu belirten Sevvas, “Sürekli korkudan bağırıyorlardı. Korkuları acılarından fazlaydı. Artık güvendeler. Uçak sesleri, saldırı sesleri yok. Razen her şeyin farkında. Suriye’de yaşadıklarının, varil saldırılarına maruz kaldıklarının farkında.” diye konuştu.
“Kimse Suriyelilere Ev Vermiyor”
Sevvas, dikiş atölyesinde çalıştığını ancak yeğenleri geldikten sonra onlarla ilgilenmek için işten ayrıldığını söyleyerek, “Bir gün tabî ki Suriye’ye dönmek isterim. İnşallah savaş olmaz. Türkiye’de savaş yok. Ama geçim, ev kiraları çok pahalı. Kimse Suriyelilere ev vermiyor. Suriyelilerin pahalılığa yol açtığını söylüyorlar. Ama biz evimizi, yurdumuzu bıraktık. Savaş neden oldu, bilmiyoruz. Eskiden çok iyi yaşıyorduk. Türkiyelilerin bizlere bakışları daha iyi olsun istiyorum. Ve daha şefkatli olsun. İş verenler daha vicdanlı olsun.” ifadelerini kullandı.
“Ağabeyim ve Çocuklarının Öldüğünü İnternette Gördüm”
Çocukların amcası Mazen Sevvas da Halep’ten 3 yıl önce ayrılarak önce Adana, sonra Ankara’ya yerleştiğini söyledi.
Mazen Sevvas da saldırı gününü şöyle anlattı:
“Hiçbir bilgi alamadım. Sosyal medyada ağabeyim, karısı ve 2 çocuğunun öldüğünü internette gördüm. Mezarlıkta yer olmadığı için dördünü aynı mezara gömmüşler. Yaralı çocuklar tedavi için hastanede kaldı. Ama yeterli ilaç ve ekipman yoktu. Zâten doktor da kalmamıştı. İyi insanların desteğiyle Türkiye’ye geçtiler. Sidra’yı, daha önce Türkiye’ye gelen ablasının yanına gönderdik. Onun durumu daha kötüydü ama iyileşince yanımıza gelecek.”
“Bir Gün Geldi Rejim Uçakları Yaşadığım Binayı Vurdu”
Mazen Sevvas Halep’i neden terk ettiğini ise şöyle açıkladı:
“Kimse evini bırakıp gitmek istemez. Bir gün geldi rejim uçakları yaşadığım binayı vurdu. Çalıştığım dükkân yıkıldı, evim gitti, iş yerim gitti ve Halep’ten her şeyimizi bırakarak sâdece üstümüzdeki kıyafetlerle çıktık. Çıkmak zorunda kaldık. Çok şükür buralara geldik. Yani çok zor... İnsan ülkesinden ayrıldığında kalbi sökülmüş gibi oluyor. İnşallah yeniden döneceğiz memleketimize.”
HABERE YORUM KAT