Haksöz Dergisi Şubat Sayısı İskilipli Dosyasıyla Çıktı!
Haksöz Dergisi, bugün çıkan Şubat 2012 tarihli 251. sayısında geniş bir İskilipli Atıf Hoca ve İstiklal Mahkemeleri dosyası yayınladı.
HAKSÖZ-HABER
“Kur’an’ın aydınlığına doğru” şiarıyla aylık yayınını sürdüren Haksöz Dergisi, Şubat 2012 itibariyle 251. sayısını yayınladı. Bu sayıda çeşitli konuların yanı sıra şehadetinin 86. yıldönümü dolayısıyla İskilipli Atıf Hoca ile ilgili bir dosya hazırlanmış.
“Kemalist Vesayet Bitti mi” başlığıyla Gündem’de son günlerin en çok tartışılan konulardan birini değerlendiren Haksöz, sıklıkla duyulmaya başlayan bu iddianın tutarlılığını sorguluyor.
“Gelecek Tasavvurumuzda Aşamalar” başlıklı yazısında Hamza Türkmen, sıklıkla kullanılan bazı siyasi kavramların Müslümanları ne kadar ifade ettiğini tartışıyor. Gelecek tasavvuru için doğru tahlil edilmesi gereken başlıkları irdeleyen Türkmen, yaşadığımız kuşatmayı aşmada merhalelerin altını çiziyor.
Uludere’de yaşanan katliamı Kenan Alpay değerlendiriyor. Hükümetin beklentilere cevap veremediğini belirten Alpay, Uludere’de gördükleri ve izlenimleri üzerinden bölgedeki taburun katliamdaki rolünü ve Kürt ulusalcıların fırsatçılığını da yorumluyor. Alpay’a göre Uludere süreci, Kürt sorununda yeni bir imtihan ve zorlu bir dönemeci ifade ediyor.
Serdar Bülent Yılmaz, AK Parti politikaları ve Kürt açılımı üzerinden Kürt sorununda gelinen noktayı irdeliyor. Açılımın kazanım ve zaaflarını bir arada değerlendiren Yılmaz, Kürt sorununda değişenlere ve değişmeyenlere de dikkat çekiyor.
Mehmet Ali Aslan, Milli Güvenlik Dersinin kaldırılmasını ve eğitim-öğretim alanında 19 Mayıs törenlerine neşter vurulması gibi kimi özgürleşme adımlarının mahiyetini değerlendiriyor.
Murat Özer, “Suriye Direnişinin Öğrettikleri” başlıklı yazısında Suriye’de yaşanan süreçten alınması gereken derslere dikkat çekiyor.
Amira Huveydi, seçim sonrası Mısır’da İhvan’ı bekleyen süreci özetliyor.
Mustafa Siel, ölüm gerçeğini ve Kur’an ve Sünnet ışığında ölümle barışık yaşayabilmenin mümin hayatına etkisini ele alıyor.
Bahadır Kurbanoğlu, “Sebilürreşad” ve “Risale-i Nur”lar bağlamında kaleme aldığı ve çok partili dönemde İslamcıların fikir ve tutumlarını değerlendirdiği çalışmasına devam ediyor.
Yıldırım Bozkurt, Van depremi sonrası Müslümanların çalışmalarını ve Uludere faciasını duygularda yol açtığı sarsıntıyı betimliyor.
Mektup Köşesinde İsmail Şah Balta’nın F tipinden M tipine sürgün hikâyesini ve KCK tutuklusu Mustafa Avcı’nın dergimizin önceki sayısında yayınlanan deprem analizine yönelik eleştirisini okuyabilirsiniz.
Dergide Murat Aydoğdu, Abdurrahman Çeliker ve Bünyamin Doğruer’in de şiirlerine yer verilmiş.
- İSKİLİP ATIF HOCA DOSYASI -
Bu ay dergide kapsamlı bir dosyaya yer verilmiş. Bu nedenle 96 sayfa çıkan dergide Bülent Gökgöz ile Bahadır Kurbanoğlu’nun İskilipli Atıf Hoca’nın hayatı, ilmi ve siyasi görüşleri ve mücadelesini konu alan, ayrıca İstiklal Mahkemelerinin işleyiş mantığını ve zulümlerini deşifre eden araştırma yazıları dosya olarak dergi okuyucusunun istifadesine sunulmuş. Konuyla ilgili çalışmaların da değerlendirildiği geniş dosya, “cumhuriyet” döneminin ilk yıllarını gözler önüne seriyor.
Derginin arka kapağında Milli Güvenlik Bilgisi dersinin kaldırılmasıyla ilgili bir çalışmaya yer verilmiş.
İrtibat: [email protected] 0212 524 10 28 / 534 58 08 ●
***
Haksöz Dergisine İnternet Üzerinden Abone Olmak İçin TIKLAYIN...
DERGİNİN SUNUŞ YAZISI:
Zulümle Hesaplaşmak Korkuları Yenmekle Mümkündür!
Çelişkili süreçler yaşanıyor; gelişmeleri tanımlamanın, anlamlandırmanın zorlaştığı süreçler. Vesayetin aşıldığına dair veriler bir yandan umutları artırırken, diğer yandan belli noktalarda sistem patinaj yapmayı sürdürüyor.
Ülkenin muhtelif yörelerinde arkeolojik amaçlı olmayan kazılar yapılıyor. Kirli savaşın toprak altına sürülmüş çirkinlikleri, günahları gün yüzüne çıkartılıyor mütemadiyen. Diyarbakır İçkale’den Şırnak’taki tugay bölgesine kadar toprak adeta geçmişin suçlarını bir bir ortaya döküyor. Arınma fırsatı, zulümle yüzleşme fırsatı yakalandığına seviniyoruz ama öyle şeyler yaşanıyor ki bu ülkede her defasında “sevinmek için çok erken” dedirtiyor!
Genelkurmay Başkanlığı sırasında parmağını sallayarak halkı hizaya sokma gayretinde olan bir komutan yasadışı faaliyetleri nedeniyle tutuklanıyor. Bu ülkede normal yargı prosedürünce genelkurmay başkanlarının da tutuklanabildiğini görmek sevindiriyor ama hemen aynı günlerde muvazzaf genelkurmay başkanının anadilde eğitim dâhil olmak üzere pek çok konuda sarf ettiği sözlerden silah gölgesinde siyaset zaafının ne ölçüde derinleştiğini görebiliyoruz.
Tam Ergenekon ve Balyoz davalarıyla birlikte devlet içinde çeteleşme olgusunun tasfiyesine yönelik tarihî adımlar atılıyor derken, Hrant Dink davasında verilen kararla sözümüz ağzımıza tıkılıyor. Çeteci yapılanmanın açığa çıkartılıp cezalandırılmasını bekleyen kamuoyu vicdanında derin bir yara açılıyor.
Ve Mustafa Muğlalı isminin Özalp’taki kışladan sökülmesiyle bir dönemin kapanmakta olduğunu ve geleceğe daha bir güvenle bakabileceğinizi düşündüğünüz anda Uludere faciası adeta kan donduruyor. 34 insan orduya ait uçaklardan atılan bombalarla paramparça ediliyor. Askerî vesayeti sonlandırma ve Kürt sorununa çözüm yönünde birtakım olumlu adımlarına şahit olduğunuz Hükümet yetkilileri ardı ardına garip tutumlar takınıyorlar. Sanki bir trafik kazasından söz edercesine “operasyon kazası”ndan söz ediyorlar, sürekli tazminattan bahsediyorlar, adeta yaşanan acıya gözlerini ve vicdanlarını kapıyorlar.
Bu zihniyetle, bu yaklaşımla bu yangın söner mi, bu kadar derinleşen, bunca zamandır kanayan yara kapanır mı diye düşünmüyorlar! Ve “Türk devletinin büyüklüğü” saçmalığından, ilkelliğinden kurtulamadıkça attıkları her adımın pusuda bekleyen Kürt milliyetçiliğinin damarlarına kan pompaladığını göremiyorlar. Ve sonuçta bu halk, her kesimden, her kökenden kitleler milliyetçilik bataklığında debelenmeye devam ediyor.
Tam bu noktada vesayetin aşılması ve bir normalleşme ortamının yaşanabilmesi için sistemin anayasadan, yasalardan, kurumlardan önce zihinlere koyduğu, yüklediği ipoteğin yıkılmasının önemi kendisini hissettiriyor. Yüreklerde bin bir korku, zihinlerde türlü engeller varken hesaplaşmadan, yüzleşmeden, arınmadan söz edilmesinin anlamlı olamayacağını görmek gerekiyor.
İşte İskilipli Atıf Hoca dosyasının tozlu raflardan indirilip Kemalist sistemin zalim yüzüne çarpılmasının bu hesaplaşma, yüzleşme söylemlerinin tutarlılığı, inandırıcılığı açısından önem arz ettiğini düşünüyoruz. Şehadetinin 86. yıldönümünde Atıf Hoca’nın şahsında başta şapka dayatmasının kurbanları olmak üzere Kemalist diktatörlüğün zulmettiği, şehit ettiği tüm müminleri rahmetle anıyor, Rabbimiz katında mükafatlandırılanlardan olmaları için dua ederken, mücadelelerini sürdüreceğimizi yineliyoruz.
Haksöz
HABERE YORUM KAT