Hadi göster kendini!
Gül, kendi aleyhine kitap yazıp, JİTEM'den para alan adamın ilişkilerini sorgulatacak mı?
Açıkça darbeyi, darbecileri öven Danıştay Başkanı hakkında soruşturma açılacak mı? Suç olan bir fiili ve suçluyu övmek suç değil mi? Ya Menderes'in anıt mezarını yıkın ya da bu sözleri söyleyen kişi hakkında işlem yapın..
Kayasu ve Sarıkaya'yı savcılıktan uzaklaştıran hükümet, Yargıtay Başsavcısı hakkında işlem yapacak mı?
Ali İhsan Karahasanoğlu'nun dediği gibi “Kayasu için açılan dava Yalçınkaya için de açılmalıdır!” Evet, Yargıtay Başsavcısının iddianamesi nasıl oluyor da, mahkemeye sunulmadan iki gün önce bir çete mensubunun bilgisayarına kaydediliyor?!
Bu işin Mediadaki uzantıları, sermaye içindeki uzantıları, Yargı ve YÖK, üniversiteler içindeki uzantıları, silahlı bürokratlar, istihbarat görevlileri, bazı Vakıf, Dernek ve Sendikaların, Odaların içindeki uzantıları araştırılmalıdır.. Koç ve Doğan'ı geçtim, Karamehmetler ve Dalan ya da CHP bu işin neresinde bakmak gerek.. Borsada kimler oynuyor? Petrol işinde kim ne yapıyor?.. Hangi gazeteci ne yapıyor? Sahibinin sesi isimler kimler?
Özden Örnek olayının üzerine gidilmeyecek mi? Emekli askeri yargıç Kardaş, “Sarıkız ve Ayışığı darbeleri belgelendi. Sorumlulukları olan dört eski kuvvet komutanı sorgulanmalı” diyor..
Bu konu Ergenekon'a eklenebilir.. Ya da ayrı bir dava konusu olabilir..
Ergenekon bu hali ile, ormandan bir çöp mesabesinde. Bir kibrit çöpünü gözünüze çok yaklaştırırsanız, arkasında bir ormanı kaybedersiniz.
Şu hali ile Özden Örnek olayını ortaya çıkartanlar yargılanıyor, ama asıl suçlular hakkında kamuoyuna yansıyan bir tutuklama filan yok şu ana kadar..
Bir konuda dava açtırıp, kuvvetler ayrılığı prensibini ileri sürerek Parlamento denetimi ve araştırmasının önüne geçiliyor madem, o zaman Cumhurbaşkanı hem Başkomutan sıfatı hem de Yargıyı atayan kişi olarak devlet adına bu işi soruştursun, ilgililerden bilgi istesin.. Görevini yapmayanları görevden alsın..
Zaman kaybediyoruz. Çete yeni planlar peşinde. Terör ya da suikast planları yapıyor olabilir. Cumhuriyet gazetesine atılan patlayıcı da bunun bir işareti değil mi?
Uzlaşı adına sivil inisiyatifin girişimlerini vesile yaparak, “siz Ergenekoncuların yakasını bırakın biz de parti kapatma davasının geri çekilmesini sağlayalım” yollu mesajlar verenler kimler?
Bize gerçeği kim söyleyecek?
Kimin eli kimin cebinde..
Bu arada Ergenekon paşasının evrakı arasında Mumcu cinayeti ile ilgili, Başbakanlığa gönderilen bir MİT belgesine rastlandı ya! Oldukça manidar.. Bunu bu işten anlayan eski bir emniyet emeklisine sordum.. “Bana göre, çete sahte belgeler üreterek, belgelerin inandırıcılık ve ciddiyetini sulandırarak soruşturmayı çıkmaza sürüklemeye çalışacak.. Buna dikkat etmek gerekiyor..” diyor.
Bu işi Sabatay konusunda da yaptılar. Herkesi Sabatay ilan edip, işi sulandırdılar, tartışmanın ciddiyetine gölge düşürdüler..
Mumcu ve Ergenekon olayında da böyle olabilir..
İşte Mumcu ile ilgili MİT belgesi hakkında bu eski emniyetçinin analizi şöyle: “Basında yer alan iddiaya göre ABD ve İsrail gizli servis elemanı altı kişi Mumcu'ya suikast yaptıktan sonra İsrail Konsolosluğuna sığınmış. Bu iddiaya göre MİT, CIA ve MOSSAD'ın içine sızıyor, altı kişinin eğitildiğini tesbit ediyor, yurda giriş yaptığını biliyor eylem yapmak için geldiklerini de öğreniyor. Eylemi aynı kişilerin yaptığını ve eylemden sonra İsrail Başkonsolosluğuna sığındıklarını da biliyor. Bunu raporluyor. Başbakan'a ve Veli Küçük'e gönderiyor.. Öncelikle, 1-Dünyada bu şekilde yapılan bombalı eylemlere bir veya iki kişiden fazla eleman katılmaz. Çünkü bu sayı çoğaldıkça yakalanma riski büyük olur. Değil MOSSAD veya CIA, PKK bile altı kişiyle suikast yapmamıştır. 2-Şayet bu elemanların içerde haber ve yardımcı eleman kaynağı yoksa, Türkiye'ye ilk kez giriş yapan altı kişi bu planı nasıl yaptı, nasıl gerçekleştirdi? Bu imkansız. Şayet içerde yardımcı elemanları varsa yurtdışından gelen eylemcileri tesbit eden MİT, yurtiçindekileri neden tesbit edemedi veya etmedi? Neden bu işi engellemedi?. 3-Madem altı kişi yurda giriş yaptı, legal yollarla yurda giriş yaptıysa isimleri neden açıklanmamıştır? İllegal yollardan girdilerse madem giriş yapacakları biliniyordu neden tedbir alıp yakalamadılar? Ya da çıkışına göz yumdular?. Madem bu biliniyordu, başka bir ülkenin diplomatik merkezi, Türkiye'nin tanınmış bir kişisine suikast düzenliyor, bu konu bu kadar tartışılıyor, ama kimse bu işi yapan ülke ya da elçiliği bu operasyonundan dolayı sorgulamıyor, neden? 4-Eylemden sonra İsrail Başkonsolosluğuna sığındılarsa, sığındıkları tesbit edildiyse bu konuda konsoloslukla neden irtibata geçilmedi? Şayet geçildiyse hangi bilgiler elde edildi? 5-CIA ve MOSSAD’ın Uğur Mumcu'yu öldürmek için hedef seçmelerinin gayesi ne olabilir? Bu konuda neden bir değerlendirme yapılmıyor?.. Bu analizi yapan kişi, bu belgenin tarihini ve gerçekten Başbakanlığa gönderilip gönderilmediğini; bu istihbarat üzerine ne işlemi yapıldığını merak ediyorum” diyor ve ekliyor “Hatırlarsanız Hüsamettin Özkan, Abdullah Öcalan'ın asılmaması için de MİTin rapor verdiğini açıklamıştı.” Bu kişi, Mumcu suikatının çözülmesi halinde derin devlete en kısa yoldan ulaşılacağı iddiasında.. Diyor ki: “Uğur Mumcu cinayetinin aydınlatılması halinde, Türkiye'de ne darbeci kalır ne çete kalır, ne de Mafia. Bütün taşlar yerinden oynar. Hangi işadamının, hangi siyasetçinin, hangi bürokratın, hangi media mensubunun veya hangi kökü dışarıda Mason Locası yöneticilerinin, planın hangi parçasında olduğu, hangi katkıda bulunduğu ortaya çıkar ve bu işler o zaman biter. Derin gerçeğin sırrı Uğur Mumcu cinayetinde gizli.”
Şimdi Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın bir karar vermesi gerek.. Eğer bu işi ihmal eder ve geciktirirlerse, kendilerine yönelik suikast timlerine fırsat tanırlar.. Partilerini hedef alanlar zaman kazanırlar.. Cüret ve cesaretleri artar.. Bilgili, dürüst ve cesur, kararlı bir şekilde ileri doğru gitmek zorundalar.. Dururlarsa düşerler. Arkalarına baktıklarında?!.
301, Anayasa Değişikliği acilen gerçekleştirilmeli.. Daha önce ertelenmesi ve yumuşatılması düşünülen düzenlemeler konusunda şimdi daha açık ve net, kararlı, cesur bir tavır ortaya konulmalı.. Eski defterler karıştırılmalı. Başbakanlık ve Meclis bünyesinde henüz yargıya intikal etmeyen konularla ilgili araştırma, inceleme komisyonları, teftiş kurulları kurulmalı, arşiv kayıtları incelenmeli, istihbarat birimlerinden bilgi ve rapor istenmeli.. İddialar araştırılmalı ve soruşturulmalı, elde edilen bilgiler ve araştırma sonuçları savcılığa intikal ettirilmeli..
İş işten geçmeden bir şeyler yapılmasını bekliyoruz.
Selâm ve dua ile.
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT