Haçlı neferi
Norveçli Anders Brehing Breivik meselesi Batı’nın tümden hastalık dönemine girdiğini göstermektedir. Tüm alanları kapsayan, psikolojik, sosyolojik, iktisadi ve siyasi bir hastalık. Batı’da normal bir devlet adamı yok. Batılı devlet adamları şövalye ile palyaço arasında gidip geliyor. Kendilerine umut bağlananların tamamı sahte kahraman çıkıyor. İşte Obama’nın hali! Onun yanında ucuz otellerde kalarak siyasi şov yapan İngiliz Başbakanı David Cameron, Murdoch’un kankası çıktı. Tam bir sahtekarlık. Batı toplumları içten çökmüş durumda. Şarkıcı Amy Winehouse’un evinde ölü bulunduğu gün Norveçli soytarı Anders Brehing Breivik adlı anti İslamcı teröre kalkışıyor ve Müslümanlara tepkisini halkını öldürerek ortaya koyuyor. Vay canına! Bu ne biçim hastalık! Tekil bir durum mu? Bazıları meseleyi Norveç’in trajedisi olarak takdim etmeye çalışıyor. Zahmet etmesinler! Bu, Batı hastalığının dışa vurumudur. Amy Winehouse ile Breivik olayı madalyonun iki yüzüdür. Veya Batı hastalığının iki veçhesidir. Maalesef hadislerde dau’l ümem/milletlerin hastalığı denilen Batı hastalığına biz de yeteri kadar yakalanmış bulunuyoruz. Norveç’te yaşanılan tekil bir durum değil. Daha önce de benzerleri ABD’de yaşanmıştı. Davidiyanlar diye bir dini grup kuran Timothy Mc Veigh saçmalıklarının bedelini kendisi ve taraftarları FBI’nın kurşunlarıyla ödemişti. Timothy Mc Veigh mi daha çılgındı yoksa onu ve arkadaşlarını öldüren FBI ajanları mı? Tartışmaya açık bir husus...
¥
Hadislerde anlatıldığı gibi ahirzamanda insanlar niye öldürüldüklerini bilmeyeceklermiş. İşte o faslı yaşıyoruz. Bu tarz menfur saldırılar kimden gelirse gelsin insanlık namına telin edilmelidir ve üzücüdür. Lakin Star gazetesi yazarı Ergun Babahan olayla ilgili ilk yazısında veya ilk tepkisinde garip bir başlık kullanmış: Çok şükür köktenci Hıristiyan çıktı! Bu duruma şükredilir mi edilmez mi tartışmalı bir durum olsa gerek. Muzaffer Ozak Hoca İrşad kitabında olmalı şöyle bir hikaye nakleder. Adamın birisi bir şükründen dolayı 30 yıl tövbe edermiş. Durumla ilgili adama sormuşlar: Şükürden dolayı tövbe edilir mi? Adam şöyle cevap verir: “Bir çarşıda dükkanım vardı. Çarşıda yangın çıktı, bütün dükkanlar yandı, benimkisi isabet almadı. Bunun üzerine ‘çok şükür’ dedim ve niyaza durdum. Lakin sonra da nadanlığımı idrak ettim ve komşularımın acısını paylaşmamamdan ve bencilliğimden dolayı tövbe ediyorum.” Dünyayı da bir çarşıya benzetebiliriz. Zaten adam 1500 sayfalık manifestosunda adeta olayı Müslümanlara ve Marksistlere ve ortak yaşamdan yana olanlara tepki olarak yaptığını önceden ilan ediyor. Lakin hastalık çok derin ve Batı bu hastalığına ancak itiraf ederse çözüm bulabilir. Önce hasta olduğunu itiraf etmelidir ki tedaviye cevap versin.
¥
Batı sekülerizm hastalığının pençesindedir. Onun ötesinde ırkçılık belasına tutulmuş haldedir. İslam fobisi Batı’nın en önemli hastalıkları arasında bulunuyor. Lakin o hastalığını tedavi etmeyi değil de bizi bastırmayı düşünüyor. Bundan dolayı tedavisi geciktikçe hastalık ilerliyor ve tedavisi müşkil hale geliyor. Bu İslamfobik hastalıktan dolayı Anders Brehing Breivik Donkişot gibi ortaya çıkmış ve Haçlı neferi olmaya özenmiş, önüne geleni infaz ediyor. Breivik sıradan birisi değil. Kariyeri olan birisi. Mason, Siyonist ve aşırı Hıristiyan. Babası Norveç’i Paris ve Londra’da diplomatik olarak temsil etmiş birisi. Yani aristokrat bir aileden geliyor. Sıradan birisi değil. Yoksa 32 yaşındaki birisini ne diye pat diye Masonluğa alsınlar? Adam kendisini Haçlı neferi olarak tanımlıyor. Bu da gösteriyor ki, Batı’nın hastalığı hem çok derin hem de çok yaygın. Buna rağmen kimileri onu Dudayev’in Ruslar tarafından hapiste hunharca öldürülen damadı Yalnız Kurt lakaplı Raduyev’e benzetiyor. Benzetmenin nedeni eylemi kendi başına işlemesidir. Bundan dolayı ona da Yalnız Kurt diyorlar. Olayı kendi başına işlemesi, fikirlerinde yalnız olduğunu göstermez. Breivik kafayı yemiş Batı için sadece küçük bir uyarı niteliğinde.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT