"Güvenli bölgelerde" katledilen insanlık!
Ahmet Varol, Srebrenitsa'nın yıldönümünde politik ve ekonomik çıkarlar uğruna bazı insanların her şeyi mubah gördüğüne dikkat çekiyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Srebrenitza Katliamı unutulamaz!
Srebrenitza katliamının yıl dönümü münasebetiyle bazı etkinlikler düzenleniyor. Bu vesileyle o korkunç katliam yeniden gündeme getirildi ve hakkında yorumlar yapılıyor.
1995 Temmuz’unda gerçekleştirilen Srebrenitza katliamında birinci sorumluluk BM’nindir. Çünkü katliam alanı BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilmişti. Sırp milislerin o kadar çok sayıda insanı bir arada bulabilmelerine imkân veren sebep de buydu. Bu durum karşısında, “Acaba BM görevlileri, insanların Sırp milislerin tehditlerinden korunmaları için mi güvenli bölge belirledi yoksa bu milislerin saldırılarında daha çok insanı bir arada bulabilmeleri için mi?” sorusunu sorma hakkımız var. Çünkü katliamla ilgili bazı bilgiler ve şahitlikler BM güçlerinin yani “uluslararası toplum”un katliamı engelleyemediği mi yoksa engellemediği mi konusunda tereddütlere yol açıyor. Bazı işaretler engellemedikleri ihtimalinin yüksek olduğu kanaatine yöneltiyor.
“Uluslararası toplum” olarak lanse edilen sömürgeci çıkar ittifakının bu tür vahşetler karşısındaki ikiyüzlülüğünü Srebrenitza katliamıyla ilgili yargı sürecinde de gördük. BM’ye bağlı uluslararası yargı organı olan Lahey Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenitza katliamıyla ilgili kararında Sırbistan yönetiminin bu katliamda doğrudan sorumlu olmadığına hükmetti. Böylece katliamı gerçekleştiren Sırp milisleri koruduğu, silahlandırdığı ve her yönden desteklediği bilinen o zamanki Sırbistan yönetimini aklamış oldu. Aslında gerçek anlamda bir adaletin tahakkuku için sadece Sırbistan’ın ve katliamı gerçekleştiren milislerin değil suç ortağı BM yetkililerinin de yargılanması gerekirdi. Ne var ki biz zulmün ve katliamların baş sorumlularından “adalet” beklemeye mecbur bırakılmışız.
Srebrenitza’yı hatırlamak ve hatırlatmak , o korkunç katliamda katledilen 8400 insanı anmak ve katledilmelerinin yıl dönümünde onları yeniden kamuoyunun gündemine taşımak gerekir. Irkçı azgınlığın ne kadar korkunç ve vahşi olabildiğini, bu tür korkunç katliamları yeniden hatırlamak suretiyle tekrar görmek, bu vahşet karşısında insanî değerleri koruyan vicdanları birleştirmek gerekir.
Bu arada Suriye’de korkunç katliamlar gerçekleştiren Baas vahşetini de unutmamak, insanlığın bu vahşet karşısındaki acziyetinin aslında küresel emperyalizmin çıkarları için, ruh yapısı itibariyle Srebrenitza katliamının baş sorumlusu Radovan Karaciç’ten farkı olmayan Beşşar Esed’in önünü hep açık tutmasından ileri geldiğini de unutmamak gerekir.
Küresel emperyalizm dünya saltanatını sürdürebilmek için pek çok katliam gerçekleştirdi. Kendisiyle işbirliği içinde olan zulüm güçlerinin pek çok katliamına da doğrudan veya dolaylı yolla ortak oldu.
30 Temmuz tarihinde yıl dönümünü idrak edeceğimiz Kana katliamı da siyonist işgal güçlerinin, BM tarafından güvenli bölge ilan edilen alana hava saldırısı düzenlemesi suretiyle gerçekleştirilmişti. Kana katliamının gerçekleştirildiği alanı ziyaret ettim. Görgü tanıklarının da anlattıkları üzere havada siyonist işgalcilerin savaş uçakları gösteri yapmaya başlayınca Lübnan’ın güneyinde yer alan Kana mülteci kampında yaşayan Filistinli mülteciler BM sığınağına koşuşuyorlar. Çünkü burası askeri saldırılara karşı savunmasız insanların hayatlarını kurtarmaları için seçilmiş. Civardaki mülteci evlerinde yaşayanların çoğu buraya toplanınca, işgal uçakları roketlerini tam sığınağa doğrultarak saldırıyor. Öyle ki civardaki evler hiç zarar görmezken sığınak yerle bir oluyor. Hayatlarını kurtarmak için sığınağa girmiş olanların tümü ölürken, yetişememiş olanlar hayatlarını kurtarıyor.
Bu saldırıda 35’i çocuk 108 kişi öldürüldü. Ben mülteci kampının bulunduğu şehirde Kana şehitleri anısına düzenlenen açık müzeyi de gezdim. Duvarlarına şehit edilenlerin fotoğrafları tek tek asılmıştı. Hayatlarının baharındaki o pırıl pırıl yüzleri görünce insan hadiseyi kendi duygu dünyasında bir kez daha yaşıyor.
Ne yazık ki “uluslararası toplum” siyonist katilleri bu katliamlarından dolayı da cezalandırmadı.
HABERE YORUM KAT