1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Gürcistan’a Bakış
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Gürcistan’a Bakış

25 Şubat 2010 Perşembe 00:35A+A-

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte siyasi olarak bağımsız kimlik elde eden Gürcistan, Rusya, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye’ye komşu. Aynı zamanda Karadeniz’in doğu tarafına bakan uzun bir kıyısı var.

Bölgede bir geçiş yolu sayılır. Türkiye’den Rusya’ya ve bu arada Kuzey Kafkasya bölgelerine doğru uzanan yollar Gürcistan’dan geçiyor. Azerbaycan ve Ermenistan’ın uluslararası denizlerle bağlantısı da kısmen Gürcistan üzerinden sağlanıyor. Bilindiği üzere Azerbaycan petrollerinin deniz yoluyla nakli için hazırlanan boru hattı projesinde Gürcistan toprakları tercih edildi. O yüzden Bakü –Tiflis - Ceyhan Petrol Boru Hattı olarak adlandırıldı. Rusya ile Gürcistan arasındaki ikili problemlerden biri de Rusya’nın, Çeçenistan’daki direnişçilerin dışarıdan destek almada Gürcistan yolunu kullandıkları iddiasından kaynaklanıyor.
Gürcistan’ın resmî dili doğal olarak Gürcüce. Bu dilin farklı bir yapısı var. Harflerini çıkarmaya küçük yaşta boğazınız, ses telleriniz alışmamışsa sonradan alıştırmanız epey uğraştırabilir. Fakat tarihi epey geriye giden bir dil ve en az üç bin yıl öncesinden beri kullanılan yazısı var. O yüzden Sovyet hâkimiyeti döneminde Kiril alfabesini kullanmadıkları gibi sonradan da yeniden alfabe düzenlemesi yapma ihtiyacı duymamışlar. Şimdi burada Tiflis’te dolaşırken konuşmaları duyduğumda kendimi Çilat’a gitmiş gibi hissediyorum. Küçüklüğümde annem beni ara sıra bazı Gürcü akrabalarının bulunduğu Çilat’a götürüyordu. Annem hariç herkes Gürcüce konuşuyordu, hiçbir şey anlamıyordum, o yüzden sıkılıyordum. Burada da bir şey anlamıyorum, ama artık sıkılmıyorum. Gürcistanlılar etnik kimliklerini ifade için Gürcü değil Kartveli kelimesini kullanıyorlar.
Gürcistan, Sovyetler’in dağılmasının ardından bağımsız bir kimlik almasından sonra muhtelif siyasi çalkantılara sahne oldu. Bunda bazı dış güçlerin siyasi ve ekonomik müdahalelerinin önemli rolü oldu. Mevcut yönetim de kendisine verilen destekten yararlanarak gerçekleştirdiği sivil darbe ile iş başına gelmiş bir yönetimdir.
Dış güçlerin siyasi ve ekonomik güç çubuklarını devreye sokmada meşhur vurguncu George Soros’un imkânlarından, bağlantılarından ve tecrübelerinden yararlanıldığı biliniyor. Tabii bunun bir karşılığı olacaktı ve onu da büyük ölçüde elde etmiş sayılırlar. Siyonist işgal devletinin ve ABD’nin Gürcistan’da elde etmiş olduğu kazanımlar oynanan oyunlar neticesinde alınmış karşılıklardır. Mevcut Gürcistan yönetiminin özellikle işgal devletiyle muhtelif alanlarda üstü açık veya kapalı bağlantıları, yardımlaşmaları var.
Gürcistan’ın resmiyette özerk statüye sahip durumdaki Acara ve Abhazya bölgeleri dışında kalan tüm topraklarında nüfusun büyük çoğunluğunu Hıristiyanlar oluşturuyor. Bununla birlikte Hıristiyanların çoğunlukta olduğu bölgelerde de Müslümanların bölgelerinde de yoğun misyonerlik yani Hıristiyanlaştırma faaliyeti var. Misyonerlik faaliyetlerinin önü tamamen açık. Bu ülkede dikkat çeken bir misyonerlik faaliyeti de mezhep misyonerliği. Adı duyulmuş veya duyulmamış Hıristiyan mezheplerinin hemen hepsinin bir inanç pazarlama çalışması var. Herkes kendi inancını pazarlıyor ve diğer Hıristiyan mezheplerinin mensuplarını kendi tarafına çekmeye çalışıyor. Müslümanlara yönelik faaliyetlerde ise her biri ayrı bir kapıdan girme çabasında.
Acara ve Abhazya bölgelerinin resmiyette özerk sıfat taşıdığını belirttik. Fakat gerçekte öyle midir? Özellikle son çalkantılardan sonra ülkede hâkimiyeti ele geçiren kadro buraların özerkliğini büyük ölçüde sembolik duruma getirdi. Yani bir bakıma tabela özerkliği. Yerel hükümetlerin ve parlamentoların yetkileri oldukça sınırlandırıldığından belediye yönetimleri ve meclisleri konumuna getirilmiş durumdalar. Oysa geçmişte buralara özerk kimlik verilmesi buraların halklarının büyük çoğunluğunun Müslüman olmasıyla ilgili ve dinî haklarının korunması için bir güvence oluşturulması amacına yönelik. Şimdi bu haklarını kaybettiklerinden bir yandan misyonerlik akımına maruz kaldıkları gibi bir yandan da kendi çocuklarını İslâmî yönden bilgilendirme ve bilinçlendirme konusunda imkânları kısıtlanmış durumda.
Acara bölgesinin özerkliğinde Türkiye’nin garantörlüğü söz konusu. Fakat son dönemde bölgenin özerklik sıfatının sembolik hale getirilmesi karşısında bu garantörlük işe yaramamış. Biz bunu daha önce de gündeme getirmiştik. Konuyla irtibatından dolayı mükerrer de olsa yeniden gündeme getirmekte yarar görüyoruz.
Gürcistan Müslümanları yine de Türkiye’ye ve Türkiye’deki Müslüman kardeşlerine ümit bağlamış durumdalar. Özellikle Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine karşı İslâmî bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarına destek olunmasını bekliyorlar.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT