Güllü Çevik ve Medyanın Başörtüsü Körlüğü
Kızının eğitim hakkı için bir anneye hapis cezası verildi ancak medya bu zulmü görmedi.
HAKSÖZ-HABER / Özel
Geçtiğimiz gün Gaziantep’te başörtüsünden dolayı okula alınmayan kızının hakkını arayan anneye 2 yıl 10 ay hapis cezası verilmişti. Kızının okuma hakkı için “ısrarcı” olduğu gerekçesiyle bir anneye reva görülen bu cezanın medyanın ilgisini bile çekmemesi olayın vahametini daha da büyütüyor.
Güllü Çevik… Gaziantep Şehit Kamil İMKB İlköğretim Okulu öğrencisi Şüheda Çevik’in annesi. Şüheda başörtülü olarak okumak istiyor. Ama idareciler engel çıkartıyor. Annesi Güllü Çevik de kızının başörtülü okuyabilmesi için didiniyor, okula alınmayan, kış şartlarında kapıda bekletilen kızının eğitim hakkının gasp edilmesine itiraz ediyor. Israr ediyor ve gözaltına alınıyor.
Yargı süreci sonunda 10 Mayıs’ta yapılan karar duruşmasında 2 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılıyor. Neden? “Kız çocuğumu üç aydır okula almıyorsunuz, eğitim hakkını engelliyorsunuz, kanunlara aykırı hareket ediyorsunuz. Sizin böyle bir hakkınız yok, kız çocuğumu alıp sınıfına götürüyorum. Eğer kılık kıyafete göre suç işliyorsa kanunda bunun gereği neyse onu yapın, ama kanunda olmayan bir cezayı bize haksızlık yaparak uygulamayın.” dediği için.
Çocuğunun eğitim hakkını talepte ısrar etmesi mahkemeye göre hakaret olarak algılanmış Güllü Çevik’in. “Haydi Kızlar Okula!” kampanyası bir kez daha inananların yüzüne duvar oluyor: Başörtülü okuyamazsınız.
Peki, Ya Medya?
Böyle vahim bir hukuksuzluğun medyada yer almaması daha büyük bir garabet. Bir annenin hiçbir “fiili saldırı”ya, “örgütlü suç”a, “hakaret”e vs. bulaşmadan sadece “eğitim hakkı”na dayanarak verdiği mücadele sonucu mahkemenin hapis kararı bir iki gazetede yayınlanan sıradan bir haber ve duyarlı bir iki STK’nın açıklamasından başka hiçbir karşılık bulmuyor. Basın bu olay karşısında adeta kör, sağır ve dilsizi oynuyor.
Çeşitli ideolojik kulvarlarda yargı hukuksuzluğunun ağına takılan mağdurlar manşet manşet, yazar yazar gündem edilir haklı olarak. Ne hikmetse başörtüsüyle ilgili olunca bir mağduriyet suskunluk duvarına çarpar. Kimisi halen üzerinden atamadığı laik-Kemalist reflekslerle İslami görüntülere hazmedemediğinden görmez bu mağduriyetleri; kimisi de aynı inancı paylaşmasına rağmen “her şey yolunda” imajına leke sürmeme ve “yıpratmama” kaygısından.
Sonuçta bir anne 2 yıl 10 hapis cezasına çarptırılır bu ülkede; kızının başörtülü okuma hakkı gasp edildiği için. Üstelik başörtüsü yasağının mimarlarının soruşturulmaya başladığı bir vasatta.
Eğitim hakkına engel olan yasakçı idareciler için yargı süreci beklerken bizzat mağdurlarına dava açılan ve ceza verilen bu ülke Kemalist dayatmalarla daha birçok alanda hesaplaşmak gerektiği gerçeğini yeterince ortaya koymuyor mu?
HABERE YORUM KAT