1. YAZARLAR

  2. Fehmi Koru

  3. “Gül hakem olsun”
Fehmi Koru

Fehmi Koru

Yazarın Tüm Yazıları >

“Gül hakem olsun”

02 Temmuz 2009 Perşembe 04:23A+A-

Dün birden fazla gazete, izlenimi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına katılanlardan aldığını belli ederek, “Gül hakem olsun” manşetiyle çıktı. Anayasa'nın (m. 104) cumhurbaşkanına verdiği 'devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlamak' görevi bir yönüyle 'hakemlik' demek zaten. Abdullah Gül de Çankaya'ya çıktığından buyana 'hakem' konumunu korumak için özel bir gayret gösteriyor. MGK'dan çıkan bu arzuya uygun davranacağına kuşkum yok...

“Gül hakem olsun” arzusunu acaba kim dile getirdi: MGK'nın sivil üyeleri mi, yoksa askerler mi?

Siviller eski arkadaşları olduğu ve kendi aleyhine gelişecek olsa bile doğrulardan şaşmayacağını yakından bildikleri için “Gül hakem olsun” demekte fazla zorlanmamışlardır; aynı arzu MGK'nın asker üyelerinden geldiyse, işte bu çok önemli bir gelişmedir.

Önemi şurada: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) adına açıklanmış konuyla ilgili kurumsal görüş 27 Nisan (2007) 'e-muhtırası' idi; Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine geceyarısı konan metin, adını vermeden, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkmaktaydı.

TSK kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından farklı davranışını seçimden sonra sürdürdü Abdullah Gül'le olan ilişkilerinde; sözgelimi, ne kadar önemli olursa olsun Çankaya'da verilen 'eşli davetlere' hâlâ katılmıyor komutanlar... Cumhuriyet Bayramı gibi 'birleştirici' olması beklenen bir vesilenin Çankaya Köşkü'ndeki kutlamaları, askerleri zor durumda bırakmak istemeyen Cumhurbaşkanı Gül'ün nezaketiyle, komutanların katılabilmesi için gündüz eşsiz yapılıyor; gece yapılan eşli büyük davete ise komutanlar gelmiyor.

Türkiye'nin 'first lady'si Hayrünnisa Gül ile komutan eşlerinin tanıştıklarını bile sanmıyorum.

Cumhurbaşkanının devlet adına çıktığı gezilerde, Ankara Garnizon Komutanının da uğurlama ve karşılama heyeti içerisinde yer alması mutattan olduğu için, gezi eşliyse, apronda köşe kapmaca oynama tuhaflığı yaşandığı oluyor.

Bütün bunların tek bir sebebi var: Cumhurbaşkanı Gül'ün eşinin başının örtülü oluşu... Eşi başörtülü olduğu için kendisi de belli bir 'kategoriye' yerleştiriliyor ve ne yaparsa yapsın kendisine hep önyargıyla yaklaşılıyor.

Süreç içerisinde en keskin önyargıları bile yıkmaya yarayacak onlarca kritik olay birlikte yaşandığı halde... Bütün o olaylarda Cumhurbaşkanı Gül'ün ne kadar sağduyulu davrandığını, anayasayla biçilmiş görev anlayışından milim sapmadığını, daha da önemlisi sözüyle özünün bir olduğunu yakından gördükleri halde...

Gazetelerin manşetlerine yerleştirdikleri “Gül hakem olsun” dileği, hele bir de askerî cenahın da dileği ise, bu sebepten önemli işte...

Bazı çevrelerin askerler ile sivillerin arasını açmak ve birini diğerine kırdırmak için özel çaba gösterdiği bir dönemden geçiyoruz; kritik dönem Türkiye'nin dünyadaki değerinin artışıyla paralellik arzediyor. Önümüze çıkan, yüzlerce yılda bir karşılaşılabilecek değerde bir büyük fırsat ve asker-sivil çekişmesi bu fırsatın elimizden kaçmasına yol açabilir.

Asker-sivil uyuşması ise risklerin dahi fırsata çevrilmesini sağlayabilir.

Uyuşma yolunda atılacak ilk adım önyargıları yeniden gözden geçirmektir. 'Eşi başörtülü olanı' otomatik 'karşı cepheye' yerleştirme, ya da 'başörtüsü' ile 'çağdışılık' arasında doğrudan ilişki kurma önyargısı varsa, o yargıyı sınama imkânı bugün... Abdullah Gül ile Hayrunnisa Gül'e biraz daha yakından bakılınca insanları belli bir 'kalıba' yerleştirme kolaycılığı iflâs edecektir.

Abdullah Gül ilkokul sonrası askeri okula gitseydi pekâlâ bugünkü komuta kademesinden biri olabilirdi; komuta kademesinden olanlar da onun yetişme tarzı ve çevresine sahip olsalardı Abdullah Gül'le yer değiştirebilirlerdi. Benzer sınıfsal kök ve aile yapısından geliyorlar çünkü...

Hiç değilse bu görülse ya!

Şimdilik 'hakem cumhurbaşkanı' ile yetineceğiz. Bu da önemli bir adım...

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT