Gül: Başbakan'la Birlikte Karar Veririz
Ağustos'ta cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin bir arada yapılmasına Meclis'in karar vereceğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, 'Düşünülmüş, bir karar verilmiş değil. Ama gelişmeler ne gösterir bu ayrı bir konu' dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, resmi ziyaret için bulunduğu Kuveyt'te kendisini takip eden gazetecilere, yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı adaylığı, devlet içindeki paralel yapılanmaya kadar önemli konuları değerlendirdi.
Başbakan ile görüşmeniz...
Başbakan ile epeydir devlet günü yapamamıştık. Birikmiş bir sürü devlet işleri vardı. Onları konuştuk. Aklınızda bir çok sorular olabilir, onlara girme konuşma buluşması değildi. Seçimleri biraz konuştuk. Hayırlı olsun dedik.
Kabine değişikliğinden söz ediliyor…
Konuşulmadı öyle bir şey…
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimin birleştirilmesinden söz ediliyor…
Bunu görüyorum yazılıyor. Bunu konuşmadık. Nihayette erken seçim kararı kanun ile olur. Meclis'te bir kanun çıkıyorsa Meclis'te çoğunluğu olan partinin karar vereceği bir şeydir. Benim bildiğim bu seçimden önce de bugünlerde de bu tip senaryolar konuşulmuş değil. Düşünülmüş, bir karar verilmiş değil. Ama gelişmeler ne gösterir bu ayrı bir konu.
ZAMANI GELDİ
Siz Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınz?
Bana bunu bir iki sene önce de soruyordunuz. Zamanı gelince konuşuruz diyordum. Şimdi bu seçim aradan çıktıktan sonra bundan sonraki seçim Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğuna göre bunun da günü geldi. Bu da konuşulacaktır. Ne zaman derseniz Nisan ayının sonunda Mayıs ayının başında bunlar netleşmiş olur. Oturur konuşuruz ona göre karar veririz.
Sizin adaylığınız da bu ay sonunda netleşmiş olur mu?
Cumhurbaşkanlığı ile herşeyin artık konuşulacağı gün geldi. Herkes bununla uğraşacak. Mayıs ayı içerisinde herhalde bunlar netleşir.
Kendi aramızda konuşuruz derken Başbakan ile mi görüşeceksiniz?
Tabii ki… Diğer arkadaşlarımla da. Ben cumhurbaşkanlığına dışarıdan bağımsız bir siyasetçi olarak gelmedim. Tabii ki konuşacak arkadaşlarım var.
Başbakan size danışmadan seçimleri öne almak, iki seçimi birleştirmek gibi sizin pozisyonunuzu zora sokacak bir kanun çıkarabilir mi?
ARAMIZDA OTURUR KONUŞURUZ
Şimdi burada işi kişiselleştirmemek gerekir. Nihayetinde oturup konuşuruz dediğimde işte bunların hepsini konuşuruz. Yani ben yarın gazete manşetinden bir şey duymam. Erken seçim kararı çıkmış gibi şeyler olmaz. Bunların hepsini kendi aramızda oturur konuşuruz.
Konuşmanız ve koşullarınız uygun olursa Başbakanlık düşünür müsünüz?
Önceden bir şey söylemem. Oturup bunları konuşalım bakalım. Hele bir seçim neticeleri ortaya çıksın resmiyet kazansın. Ondan sonra muhakkak kendi aramızda bir değerlendirme muhakkak yaparız. Muhakkak ki benim de düşüncelerim vardır. Hiç kimse duyarsız değil ki bu tip şeylere.
SUÇUN KARŞILIĞI VARDIR
Seçimlere rağmen gerginlik devam edecek. Bir taraf rüşvet yolsuzluk diye bastıracak, diğeri paralel yapıyı darmadağın edeceğim diyecek. Böyle bir ortamda cumhurbaşkanlığı seçimine gidiliyor.
Her seçimden sonra bu gibi iddialar olabilir. Söylediğiniz yolsuzluk falan gibi şeyler olabilir. Bunlar hiç bir şüphe bırakılmayacak şekilde araştırılmalı ve neticeleri hukuk nizamı içinde ortaya çıkması gerekir. Diğer konuyla ilgili olarak bir McCarty dönemi veya cadı avı diyorsanız, böyle şeyler hukuk devletinde zaten olmaz. Herkesin farklı düşüncesi olabilir. Ondan dolayı kimseye ceza verecek halimiz yok. Ama hukuk devletinde suç işleyenlerin de muhakkak karşılığını görmesi ve karşılığının da hukuk devleti içinde verilmesi gerekir. Bunlarla ilgili hukuk devleti nizamı içinde ne yapılacaksa o yapılacaktır.
Siz zaman zaman Başbakan ile aranızda kardeşlik hukuku olduğundan bahsedersiniz. Başbakan'ın cumhurbaşkanlığınızı etkileyecek bir adımı size haber vermeden, sürpriz yaparak atmayacağından emin misiniz?
Açıkcası ben Başbakan'a yapmam, o da bana yapmaz. Bu tip öyle meselelerde oturup konuşuruz.
Güvensizlik varsa kadrolar değişir
Hukukun üstün olduğu memleketten söz ediyorsunuz. Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Vali savcıların emrini yerine getirmeyin diye emniyet müdürüne emir verebilir mi?
Söylediğim bir insan suçunun karşılığını da görmek zorunda. Ne olacak şimdi ortada mı kalacak en son Dışişleri Bakanlığı'ndaki olay. Türkiye'nin en üst güvenlik bürokrasisindeki insanlar bir araya gelmiş, Türkiye'nin hayati meselesini konuşuyorlar. Bu konuşmayı birisi cüretkarlık yapacak. Hangi saikle ne ile olursa olsun birileri takip edecek. Sızdırmasa bile, kamuoyuna yansımasa bile böyle bir şey birinin defterinde, evinde, çantasında bulunsa ne olur? Muhakkak ki bunların ortaya çıkarılması gerekir.
Son dinleme olayı nasıl olmuş, içerden böcek falan mı?
Dışarıdan değil içeriden. İçerden dinlenmiş.
Herhangi bir somut bulgu size ulaştırıldı mı?
Hayır şu anda tam tespit etmediler ama ilk bulguları bu. İşte, camdan, uzaktan dinleme olmadığı tespiti yapılmış.
Yani böcekle mi dinlenmiş?
İlk bulgular bu şekilde ama analizleri yapılıyor. Ortaya çıkacaktır.
Dünyanın her yerinde suçlularla her devlet mücadele eder. Ama suçluyu bulmak kaydıyla. Ama şu an Türkiye'de cadı avı kendiliğinden çıkmadı. İş dünyasında, kamuda ciddi tasfiyelerin olacağı, işten çıkarma listelerinin hazırlandığı, medya patronlarının üzerine gidileceği, vergi dahil bir çok yöntemle iflas ettirileceğine dönük duygu var. Siz aksi temenninizi dile getirdiniz ama nasıl olacak?
Nasıl olacağını göreceğiz. Muhakkak yöneticiler idare ederken beraber olduklarına güvenmeli. Herhangi bir güven sarsıntısı geçiriliyorsa ona göre değişiklik yapacaklardır. Onu bu çerçeve içerisinde normal karşılamak gerekir. Diyelim ki bir Dışişleri Bakanı eğer bir güven bunalımı varsa kadrolarını değiştirebilir.
Şirketlerin, medyanın üzerindeki fiziksel baskının önüne nasıl geçeceksiniz. Örneğin Koza grubu maden şirketini İngiltere'ye götürmeye karar vermiş.
Hepsi için hukuki itiraz mercileri var.
Bozulan algıyı düzeltmeliyiz
Seçimler...
Seçimler yapıldı. Övündüğümüz şey şu sonuçta 1950'den beri seçim yapıyoruz. Millet de netice ne olursa olsun büyük bir olgunlukla karşılıyor. Kaybeden ve kazanan yakın olunca itirazlar olacaktır, normal karşılamak gerekir. Titizlikle sayımlar yapılmalı varsa itirazlar neticelendirmeli. Nihayetinde hakim teminatı altında seçimler yapılıyor. Önemli olan titizlikle takip edilip itirazların neticelendirilmesi. Milletin takdirini herkes olgunlukla karşıladı. Herkes kendisine göre bir ders çıkaracaktır. Olağandışı bir seçim kampanyası oldu. Kırıcı bir siyasi geleneğimiz var. 1950'den beri hep böyle. Bu geleneği değiştirmediğimiz sürece maalesef bazı eşikleri aşamayız. Ama bu sefer biraz daha sert oldu.. Bu, ister istemez Türkiye'nin algısı ile ilgili problemler de yarattı. Şimdi seçimler bitti. Türkiye'nin esas uzun vadeli gündemine, tekrar reform günlerine dönmesi lazım. Dışarıda oluşan algı bozukluklarını süratle düzeltmek gerekir. Yoksa bu hasarların ileride tamiri zor olur. Unutmayalım ki ekonomik sonuçlar adım adım gelir. Eğer güven ve istikrar gelecek ile ilgili konularda problem olarak görülmeye başlanırsa o zaman ekonomik sıkıntılar gelir. Onun için bunu hemen önlememiz lazım. Türkiye'nin normalleşmesi, bozulan algıları süratle düzeltmemiz gerekir. Benim esas vereceğim mesaj budur.
Geleceğe umutla bakalım dediniz ama bir yandan da twitter ve youtube yasağı hukuk içinde nasıl aşılacak?
Bu yasakların da bitmesi, kalkması lazım. 2007'de çıkan yasa bize sıkıntılar yaşatıyordu. Youtube'da bir şey çıkıyordu tamamen kapatmak zorunda kalıyorduk. O yasanın getirdiği sorunları gidermek için yeni yasa çıkarıldı. Bu yasada da bir takım yanlışlar yapıldı ama bir hafta içinde düzeltildi. Şimdi artık bu twitter, youtube yasağının bitmesi lazım. Hem bakana hem de ilgili daireye de söyledim. Bunlarla sağlıklı kanalların oluşturulması lazım. Şimdi Türkiye'de temsilcileri oldu. Hemen ulaşıp cevap verilmesini sağlamak lazım.
Twitter cevap vermeye başladığını söylüyor.
Emir'e tarihi mektup
Cumhurbaşkanı Gül, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah'a, Kuveyt'teki Hamidiye Camisi'nin açılışına dair 21 Eylül 1900 tarihini taşıyan mektubu verdi. Kuveyt Hakimi Mübarekküssabah Paşa'nın Basra Valisi Muhsin Paşa'ya 114 yıllık önce gönderdiği mektupta, Kuveyt'te inşaatı tamamlanan caminin, dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid'in ismiyle (Hamidiye Camisi) açıldığı anlatılıyor. Kuveyt Emiri Şeyh El Sabah, Gül'ün verdiği tarihi belgeyi 'Bu tarz bir belge ancak sizde olurdu zaten' diyerek aldı.
Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT