Göz Korkutan Rakamlar
Biz Müslümanların en önemli zaaflarından biri de düşmanlarımızın suç defterlerini çok çabuk kapatmamızdır.
Bir iki iyiliklerini gördüğümüzde geçmişte işledikleri insanlık dışı suçlarının oluşturduğu kabarık sicillerinin hemen üstünü örtüyoruz. Bunu belki geçmişte yaptıklarından tamamen dönen, düşmanlığı bırakan ve insani çizgiyi benimseyen kesim için yapmamız makul sayılabilir de yüzyılların birikimi durumundaki kinlerini aynen muhafaza eden ve fırsat bulduklarında yine saldırmak için pusuda bekleyen kesim karşısında yaptığımız zaman kendi kalelerimizi elimize yıkmış gibi oluyoruz. Düşmanın saldırganlığına karşı toplumlarda oluşan kin ve nefret duygusu psikolojik ve kitlesel bir kaledir. Düşmanın saldırganlığı hakkında insanlarımızı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla yürüttüğümüz medyatik faaliyetler de işte bu kaleleri sağlam tutmak için değil midir?
Yüce Allah da bizi bu konuda uyarmakta ve düşmanın saldırgan tutumu karşısında her zaman uyanık olmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. İşte birkaç hatırlatma:
“Ey iman edenler! Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri dostlar edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar haktan size geleni inkâr ettiler. Rabbiniz Allah'a iman etmenizden dolayı sizi ve Peygamber'i (yurdunuzdan) çıkarıyorlar. Eğer siz benim yolumda cihad etmek ve benim hoşnutluğumu kazanmak üzere çıktıysanız (nasıl) onlara karşı sevgi gizlersiniz? Halbuki ben sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa yolun ortasından (doğru çizgiden) sapmış olur. Onlar sizi ele geçirirlerse size düşman olur, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatır ve inkâr etmenizi isterler.” (Mümtehine, 1-2)
“Kendilerine kitaptan bir nasip verilenleri görmüyor musun ki, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar. Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Dost olarak Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter.” (Nisa, 44-45)
“Size kim saldırıda bulunursa, onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın. Allah'a karşı gelmekten de sakının ve bilin ki Allah sakınanlarla beraberdir.” (Bakara, 194)
Çağdaş haçlı dünyasının bugün bol bol insan hakları, savaş hukuku, uluslararası ceza hukuku vs. masallarını okumaları kimseyi yanıltmamalı. Afganistan ve Irak'a yönelik işgal operasyonu başlatıldığında o zamanki ABD Başkanı Bush bunun yeni haçlı seferi olduğunu söylemişti. Bu söz iddia edildiği gibi bir sürçi lisan değil, kesinlikle doğrunun itirafıydı. Belki Bush çağdaş haçlı stratejisi açısından söylenmemesi, gizli tutulması gereken bir gerçeği açığa vurmakla sürç etmişti, ama bu bir sürçi lisan değildi.
Geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul'da düzenlenen Irak Direnişine Destek Konferansı'nda işgalin Irak toplumu açısından nelere mal olduğunu ortaya koyan göz korkutucu rakamlar verildi. Bu rakamlar üzerinde biraz etraflıca düşünmemiz çağdaş haçlı saldırganlığıyla hesap defterimizin öyle kolay kapanmayacak türden olduğunu anlamamız açısından önemlidir. Biz de burada özetle vermek istiyoruz.
İşgalin başladığı tarihten bu yana öldürülen insan sayısı 1 milyon 600 bini bulmuş durumda. Amerikan işgalinin 2003 yılında başladığını biliyoruz. Yani bu vahşi katliam yedi yıllık bir süreye sığdırılmış. Güne böldüğünüz zaman günde ortalama 626 kişinin öldürüldüğü anlaşılıyor. Yani çağdaş haçlı saldırganlığının sergilediği vahşet, Ortaçağ'da düzenlenen haçlı seferlerinin ve Moğol işgallerinin sergilediği vahşeti sollamış. Cinayetlerin büyük çoğunluğu işgalcilerin ve işbirlikçilerin saldırılarıyla gerçekleştirildi. Bazı insanlar da dini, mezhebi ve etnik fitnenin körüklenmesi amacıyla gerçekleştirilen, işgale karşı sürdürülen direnişin de asla onaylamadığı şiddet eylemlerinde öldürüldü.
Bu kadar insanın katledilmesiyle sadece onların dünya hayatlarına son verilmiş olmuyor. Bir de onların geride kalan, hem acılarını ve ızdıraplarını yaşayan, hem de onların öldürülmeleriyle bir bakıma sahipsiz kalan yığınlar var. Yapılan tespitlere göre çağdaş haçlı saldırganlığının cinayetleri yüzünden dul kalan Iraklı kadın sayısı 1 milyonu bulmuş. Savaş yetimlerinin sayısı ise 4-5 milyon civarında.
Saldırıların bir de yaralı ve sakat bıraktıkları var ki onların sayısı da 2.5 milyonu bulmuş. Bu insanlar da bedenlerinin en az bir uzvunu kaybetmiş bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar.
İşgal ve saldırılar sebebiyle evlerini terk ederek başka yerlere göç etmek zorunda kalanların sayısı ise 7 milyonu bulmuş. Bunların dört buçuk milyonu ülke dışına, iki buçuk milyonu da ülke içinde başka bir yere göç etmiş.
Yoksulluk oranı ise % 40'ı bulmuş.
Saldırılarda yıkılan evlerin ve hastanelerin hiçbiri tamir edilmemiş.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT