Göz gezdirilmesi gereken tarih kitapları...
Taha Kılınç, Ketebe Yayınları'ndan çıkan yeni tarih kitaplarını tanıtıyor.
Taha Kılınç / Yeni Şafak
Ketebe Tarih
Son birkaç aydır, Albayrak Medya bünyesinde üstlendiğim emanet vazifelere bir yenisi daha eklendi, Ketebe Yayınları “Tarih” serisinin editörlüğünü de yürütmeye başladım. Ketebe’nin yayın yönetmeni, kıymetli dostum Furkan Çalışkan’la istişare ve eşgüdüm içinde, çalışma arkadaşlarımın özverisiyle, kaliteli ve kalıcı eserleri okurlarla buluşturmak üzere kolları sıvamış olduk. Doğudan batıya, tarihin çok farklı sahalarından, yerli ve yabancı çok sayıda isim ve eser, belli bir takvim dâhilinde raflardaki yerini alacak.
Rahmetli Süheyl Ünver, her altı ayda bir, kendisine hasbelkader kıymet veren eş-dost kim varsa hepsini toplar, onlara -adeta brifing verir gibi- yürütmekte olduğu çalışmalarla ve çıkardığı yeni yayınlarla ilgili ayrıntılı bir sunum yaparmış. “Madem siz bana hüsnüzan ediyorsunuz, benim de boş durmadığımı göstermem lazım. Bakın şunları şunları yazdım…” diyerek anlatırmış.
Aynı noktadan hareketle, ben de siz değerli okurlara, Ketebe Tarih markası altında “dizi editörü” olarak benim imzamı taşıyan hangi kitapları yayınladığımızı aktarmak istiyorum:
1. Venedik ve Bâb-ı Âli / Lucette Valensi
Meşhur Fransız tarihçi Lucette Valensi, 1503-1641 yılları arasında İstanbul’da görev yapan Venedik büyükelçilerinin Osmanlı’ya dair yazdıkları kırk civarında sefâretnâme üzerinden, Avrupa’nın Doğu’ya ve Osmanlı İmparatorluğu’na bakışındaki dönüşümü anlatıyor. Valensi’nin dikkatli satırlarında, Osmanlı’nın şahsında müşahhas hale gelen Müslüman Doğu’nun nasıl “nefret” objesine dönüştürüldüğü adım adım tasvir ediliyor.
2. Bir Dünya Savaşının İnşası / Ahmed Fatih Andı
Osmanlı İmparatorluğu ile İspanya İmparatorluğu arasında 16’ncı yüzyılda cereyan eden, Rodos’un fethi ile temelleri oluşan ve Alcazarquivir Savaşı ile nihai olarak sona eren siyasî, askerî ve ideolojik çatışmanın süreçlerini inceleyen eser, iki farklı imparatorluğun birbirleri hakkında inşa ettiği imajları sorguluyor. Kitap sadece bir tarih anlatısı değil, aynı zamanda farklı disiplinlerin karşılaştırıldığı bir teorik çerçeve de sunuyor.
3. Doğu’ya Seyahat / Ida Pfeiffer
Avustralyalı kadın kâşif ve seyyah Ida Pfeiffer, 1842 yılında gemiyle Viyana’dan başladığı Doğu yolculuğu sırasında İstanbul, Bursa, Beyrut, Yafa, Ölüdeniz, Kudüs, Nâsıra, Şam, Baalbek, Beyrut, İskenderiye ve Kahire’ye uğramış, ardından Sicilya ve İtalya üzerinden ülkesine dönmüştü. Günlüklerden izler taşıyan kitap, gezilip görülen yerlerin manzarasını tasvir ederken, bugünkü Ortadoğu’nun çok canlı bir panoramasını sunuyor. Pfeiffer’in İslâm’a ve Müslümanlara karşı olumlu bakışı ise, dönemin şartları çerçevesinde çok şaşırtıcı.
4. Mekke’de Güç ve Hâkimiyet / Burak Gani Erol
Memlûk tarihinin Türkiye’deki sayılı uzmanlarından biri olan Burak Gani Erol, eserinde az bilinen bir döneme ışık tutuyor: Kahire merkezli Memlûk İmparatorluğu döneminde Mekke emirlerinin atanması, Hicaz’da oluşan güç dengeleri, hacılara hizmetin yöneticilere sağladığı prestij, merkezî idare ile taşra arasındaki gerilimler ve daha birçok detay, gözler önüne seriliyor. Kitap, Mekke’nin siyasî konumunu bütün boyutlarıyla ortaya koyuyor.
5. Küresel İhvân / editörler: Abdulgani Bozkurt - Mehmet Rakipoğlu
İslâm dünyasının en köklü siyasal hareketlerinden biri olan Müslüman Kardeşler Teşkilâtı (İhvân) kuruluşu, ideolojisi ve yapılanmasıyla ele alınırken, İhvân’ın dünyanın dört bir yanındaki teşkilâtlanma biçimlerine odaklanan eser, sahasında uzman 30 ayrı ismin makalelerinden oluşuyor. Kitap boyunca okur, bir yandan İhvân düşüncesinin ayrıntılarına ve önde gelen şahsiyetlerin hayat hikâyelerine vakıf olurken, diğer yandan bu düşüncenin pratiğe aktarılmasındaki çok çeşitli zorlukları görme şansı buluyor.
Bir de dizinin Temmuz ayında okurla buluşacak iki yeni üyesini şimdiden haber vereyim:
6. Cengiz Han ve Moğol Savaş Makinesi / Chris Peers
Cengiz Han’ın yaşam öyküsünü merkeze alarak Moğol İmparatorluğu’nun nasıl kısa sürede dünyanın çok önemli bir bölümünü ele geçirdiğine odaklanan yazar, Cengiz Han’ın ordusuna kazandırdığı gücün arkasındaki motivasyonu, disiplini, savaş taktiklerini ve Moğolların rakipleriyle ilişkilerini çok akıcı bir dille anlatıyor. Cengiz Han’ın büyük bir askerî deha mı, yoksa gaddar bir kan dökücü mü olduğu sorusu ise, satır aralarında net cevaplar buluyor. (Temmuz ayında okurla buluşacak)
7. Meddahlar / Âdem Yılmaz
Tam ismi “İran’ın Suriye’deki Propaganda Ordusu: Meddahlar” olan eserinde, Âdem Yılmaz, Şiî inancında şiirin ve meddahlığın rolünü inceliyor. Kitlelerin savaşa kanalize edilmesinde çok kritik bir mevkide duran meddahlar, günümüzde İran siyasetinin de en çok kullandığı araçlardan birini oluşturuyor. Yılmaz’ın kitabı sadece teorik bir incelemeden ibaret değil, yıllar süren saha araştırmalarının, gözlemlerin ve röportajların neticeleri de yetkin analizler halinde eser boyunca kendini gösteriyor.
HABERE YORUM KAT