"Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin de en hayırlısıyım."
Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki: "Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin de en hayırlısıyım."
“Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki: "Bana babanızdan olan kardeşinizi getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutarım ve ben konukseverlerin de en hayırlısıyım." (Yusuf-59)
"Eğer onu bana getirmeyecek olursanız, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın." (Yusuf-60)
Bu ayetten anlıyoruz ki, Hz. Yusuf, kardeşlerinin kendisine yaklaşmalarını, alışmalarını sağlıyor, böylece yavaş yavaş kim olduklarını kendisine ayrıntılı biçimde anlatabilecekleri bir rahatlık elde etmelerine zemin hazırlıyor. Bunun üzerine onlar da kendilerinden sözetmeye girişiyorlar: Şimdi beraberlerinde olmayan babadan bir kardeşleri vardır. Bu kardeşleri kendileri ile birlikte gelmemiştir. Çünkü babaları bu oğlunu çok sevmektedir, ondan ayrı kalmaya dayanamamaktadır.
Hz. Yusuf, kardeşlerini hazırlatınca yola çıkacakları sırada onlara sözünü ettikleri kardeşlerini görmek istediğini söylüyor.
Müşterilere zahire verirken ölçüyü tastamam tuttuğumu kendi gözlerinizle gördünüz. O kardeşiniz ile birlikte tekrar geldiğinizde size de payınızı tam olarak vereceğim. Ayrıca konuklarımı iyi ağırladığımı da gördünüz. Buna göre o kardeşiniz için endişe duymanız yersizdir. Tersine benim, örneğini gördüğünüz konukseverliğimle karşılaşacaktır.
FİZİLALİL KUR’AN
Kur'an'ın bir takım ayrıntıları hikmet gereği atlaması nedeniyle bir kimse şaşkınlığa düşerek, Hz. Yusuf'un (a.s) ağabeyleriyle konuşurken nasıl olup da sözü Bünyamin'e getirdiğini ve beraberlerinde onu da getirmeleri için niye ısrar ettiğini, üstelik kimliğini kendilerinden gizlediği bir zamanda neden böyle davrandığını bilmek isteyebilir. Fakat azıcık düşünen biri görür ki, Hz. Yusuf (a.s) hiç de onların dikkatini çekmeden yapmıştır bu işi; sözü kolayca ve doğal bir akış içinde Bünyamin'e getirivermiştir. Tahıl satın alımında pek sıkı kurallar cari olduğu için herkes yalnızca sabit bir miktar buğday satın alabilirdi. Çok büyük bir ihtimalle on kardeş babaları ve onbirinci kardeşleri için de tahıl müracatında bulunmuşlardı. İşte bu esnada Hz. Yusuf (a.s) babalarını ve kardeşlerini niye getirmediklerini sormuş olmalıydı. Sonra babalarının ihtiyar ve gözleri görmez oluşunu bir mazeret olarak kabul etmiş fakat kardeşleri hakkında beyan ettikleri, onun üvey kardeşleri olduğu ve babalarının onu kendileriyle göndermek istemediği şeklindeki mazeret konusunda kuşku belirtmiş olmalıydı: "Peki şimdi istediğiniz miktarı bu seferlik vereceğiz, fakat bir dahaki sefere üvey kardeşinizi de getirmelisiniz. Aksi takdirde yanlış beyanınız yüzünden hiç tahıl alamazsınız." Bu tehditle Hz. Yusuf, hem cömert hem de rahat bir tavır sergileyerek onları kazanmak istemişti. Çünkü küçük kardeşini çok özlemişti ve yokluğunda ailesinin ne hale geldiği konusunda endişeliydi.
TEFHİMUL KURAN
HABERE YORUM KAT