Gogol'ün paltosunu çıkarmak
Dostoyewski, "Hepimiz Gogolün paltosundan çıktık" derken sanatsal ve entelektüel anlamda ait olduğu geleneğe işaret ediyordu. Bir bakıma ünlü romancının, Gogol'e karşı vefa borcunu ödemek için bu sözü sarfettiği ilk planda akala gelebilir. Oysa burada Dostoyewski sanatçı olarak nesebini sahihleştirmek istemektedir.
Gogol'ün paltosundan çıkmış olmak her an o paltonun sıcaklığını, hamiliğini, korunmasını üzerinde taşımak demektir. Bir gelenekten söz edilecekse eğer, olanca farklılığıyla beraber ortak paydanın eteğinden tutunma ihtiyacı duyulan, içinden çıkılan 'bir paltoya sahip olmak' demektir. Bu paltoyu hatırlıyor ve o paltonun renginden, biçiminden, kumaşından kendinize paltolar biçiyor olmanızı da gerektirir.
Önceki gün defnedilen Erbakan Hoca'nın cenazesindeki kalabalığa bakınca bu paltodan ne çok insan çıkmış demek isterdim.
Sadece cenazeye katılan siyasilere hatta bir tür postmodern darbeden "askerlerin özür dilemesi" anlamına geldiği izlenimine neden olan rütbelilerin temsil edilmesinden dolayı paltodan çıkanların ne kadar çok olduğunu söylüyor değilim.
Cenazeye baktığımda bir ihtimal Erbakan'a hiç oy vermemiş, ya da bir ara yolu kesişse de daha sonra selam sabahı kesmiş insanlarında orda olduğuna kanaat getirdim. Erbakan'a oy vermeyenlerin bile cenazesine gelme ihtiyacı duymalarının hikmeti ne olabilir? Hele hele siyaset tarzı, üslubuyla hiç da barışık olmayan, hatta bundan dolayı Erbakan'ın ve siyasi çizgisinin kendilerini çok yorduğunu her fırsatta dile getiren çevrelerin ne tür bir saikle cenazeye gelmiş olabilecekleri sorusunu kalabalığın ihtişamından daha fazla önemsediğimi itiraf etmeliyim.
Bu kadar geniş yelpaze, neredeyse cenaze namazı kılınan mevte rağmen Fatih Camii'nde buluştuğuna göre şahsını aşan bir durum var demektir.
Çünkü Erbakan'ın söylemleri bir şekilde Müslümanlıkla kendini tanımlayan herkesi ilgilendiriyordu ve de ister istemez bu ilgilendirme biçimi onları bağlıyordu. Her ne kadar Erbakan'ın siyaseti kendilerini hiç ilgilendirmediğini söyleseler de içten içe onla hesaplaşmak, yüzleşmek gereğini duymamaları imkansızdı. Bu nedenle Erbakan'ın cenazesine bigane kalamazdılar. Her ne kadar " Erbakan'ın Müslümanlığı kendilerine fazla gelse" de Müslümanlıklarından dolayı da yok sayamazlardı.
Cenazeye katılanların kalabalık oluşu anlamında ihtişamıma rağmen, ölümü bir mesaj olarak belleyen bir siyasi hareketten beklenmeyecek kadar da suskun, coşkusuz bir atmosfer vardı. Siyaset tarzını, fikirlerini beğenenlerin, takipçilerin de, arttık sırtında yük olmaya başladığı bir sorumluluktan kurtulmanın gizliden gizliye.duyulan sevinçli bir hüznün varlığını hissettim. Alınlarında "şark çıbanı"na dönüşen ama ne de olsa kendinden olan bir izden kurtulmanın duygusu.
Diğer tarafta Müslümanlığından dolayı Erbakan'ın siyasetine uzak dursa da yapıp ettiklerine, söylemlerine bigane kalamayanlar da son görevi yaparak manevi yükten kurtulmanın huzurunu duymuş olmalılar.
"İslam nereye?" sorusunu soranlar paltodan çıkanlara yeni paltolar biçer ve bunlara yeni paltolar sipariş edilirken kaç kişi gerçekte bu paltodan çıkmış olmakla övünebilecekti?
Cenazedeki genel havanın hatırlattığı husus, Gogol'un paltosundan çıkanların muhteşem yürüyüşünden çok "paltoyu çıkaranlar"ın buluşmasına da benziyordu.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT