Gezi Ruhu Geldiysen 3 Kere Vur!
2013 Mayısının sonunda başlayıp Haziran ayı ortasına kadar devam eden Gezi protestoları bazılarını ne kadar da umutlandırmıştı. Bu eylemlerle Türkiye’nin yepyeni bir döneme girdiğini düşünen Gezici taife olayı tam bir efsaneye dönüştürmüştü. “İnanışa göre” Gezi sürecinde bütün halk ayağa kalkmış, yeni bir toplum ve siyaset düzeninin temellerini atmıştı. Gezi eylemlerine katılanların sayısı milyonlarla ifade ediliyor, bunun daha başlangıç olduğu müjdesi veriliyordu.
Arada bir çeşitli vesilelerle tekrarlanmaya çalışılan eylemler efsanenin canlı tutulması için bir yöntem olarak kullanılıyordu. Aziz Yıldırım davası, Berkin Elvan’ın cenazesi, internet yasası ve diğer gündemlere bu mantıkla abanılıyordu.
Şimdi 30 Mart seçim sonuçlarıyla birlikte dönüp bir daha “ama ne Geziymiş!” dememek mümkün değil. Abartma yarışında sınır tanımayanları şimdi hileden, kandırmacadan, kesilen elektriklerden falan söz ederken görmek mümkün. Bu tiplerden esaslı bir özeleştiri ise asla beklenmez.
Oysa sonuçlar ortada ve en düşük seviyede bir mantık örgüsüne sahip herkes bu sonuçalra baktığında Gezi ruhunun çoktan ruhlar alemine yükseldiğini görebilir. Daha doğrusu oradan hiç inmediğini söylemek belki daha mümkün!
Gezi’nin önde görünen aktörlerinin aldıkları oylar belli TKP’si, ÖDP’si, İP’i vs. hepsini topladığınızda dahi yüzde değil, ancak binde oranıyla ifade etmek durumunda kalıyorsunuz. Günün sonunda CHP’nin İzmir’i, Çankaya’yı, Kadıköy’ü, Beşiktaş’ı vs. kaptırmadığıyla avunabilecek bir kitle karşımıza çıkıyor.
Bir de tabi Sırrı Süreyya Önder faktörü var, es geçmemek lazım. Ne kadar mütevazi bir kişilik olduğunu 23 Ocak tarihli röportajda kendisine sorulan bir soruya verdiği şu cevapla gözler önüne seriyor:
“…- Herkes anket yaptırıyor, siz yaptırmadınız mı? Ne kadar oy alabilirsiniz?
- Daha kampanya başlamadan % 12 bandında görünüyoruz. Bunu 20’lere çıkarırsak ki çıkaracağız, bambaşka bir ülkeye uyanırız. Bu hayal değil…”
Daha kampanya başlamadan % 12’lerdeymişler ama 20’lere çıkarabilirlermiş ve bu da hayal değilmiş! Doğru hayal değil, düpedüz palavra, propaganda taktiğine dayalı basit bir yalan!
Sırrı Süreyya Önder’in partisi HDP’nin aldığı oy oranı % 5’i bile bulmadı! Ama Sırrı Bey hiç üzülmesin! Bak, hiç TKP’lisi, ÖDP’lisi, İP’lisi umursuyor mu? Binde 1 bile oy almadıkları halde halk adına konuşmaya devam ediyorlar. Zaten sandığın ne önemi var değil mi? Aslolan Gezi Parkında bir araya gelen farklı kimliklerden yoldaşların ne söyledikleridir! Gerisi teferruat!
Bakın ÖDP’nin Birgün’ü durumu ne güzel özetlemiş bugünkü manşetinde:
Demek ki neymiş! Sandık değil, sokak son sözü söylermiş! Bu arada kimin diktatör olduğuna, kimin halkı temsil ettiğine de hiç şüphesiz makarnayla beslenen, kısa boylu, eğitimsiz, kandırılmaya açık, gerici-irticacı yığınlar değil, okumuş abiler ve ablalar karar vereceklerdir elbette! Hadi size hayırlı işler!
YAZIYA YORUM KAT