Gerilim Stratejisi Kontrolden Çıkarsa
Epeyce başarılar kazandırmış ‘kontrollü gerilim stratejisi’ CHP’ye, MHP’ye, HDP’ye karşı şöyle ya da böyle kazandırır. Ama AK Parti Hükümetine karşı hiçbir zaman kazandırmaz.
Kenan Alpay / Haksöz Haber
Evet, birilerinin iştahla beklediği derin bir kriz yok ortada. Ama ortaya çıkan tabloya bakınca Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hükümet arasında usul açısından ciddi bir farklılaşma ve bu farklılaşmaya dayanan gerilimin emareleri de canlı yayınlarda ekranlara kadar yansımıyor değil. Bu sebeple yaşanan sorunlar her ne kadar esasa değil de usule ilişkin gibi gözükse de sorunun büyüme riski görmezden gelinemez.
Başbakan Davutoğlu ve Hükümetin, siyaset yapma biçimleri açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarında belli farklar olduğu inkâr edilemez. Bu farkları görmezden gelmenin veya muhakkak surette birini haklı çıkarmanın da bir âlemi yok. Sırf muhalefetin eline koz vermemek adına sergilenen “tam mutabakat-ölümüne mutabakat” resmi ve söylemi ise ancak bir yere kadar toplumdaki güven duygusunu teminat altında tutabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mesela Başbakan Davutoğlu arasında bir farklılaşma ve bu farklılaşma üzerinden doğru-yanlış bir eleştiri, eksik-fazla bir itiraz sudur edince refleks halinde şu söylem tekrar ediliyor: “Çözüm Süreci’nin mimarı Erdoğan’dır”. Biraz daha genişletirsek: Ekonomide artan refah düzeyinden ilkeler düzeyinde yürütülen diplomasiye, askeri cuntalarla mücadeleden temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmasına kadar elbette “Yeni Türkiye’nin mimarı Erdoğan’dır”. Ancak başarısı tescilli bir ‘mimar’ olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen önem ve değer, gösterilen sevgi ve saygı diğer hiçbir siyasi-entelektüel aktöre ilk fırsatta vasıfsız ‘amele’ muamelesi yapılması için zemin teşkil etmemeli.