Gerekli soruları cevaplamaktan uzak bir iddianame...
Yıldıray Oğur, Sinan Ateş cinayeti iddianamesini incelediği yazısında iddianamenin büyük boşluklar taşıdığını ifade ediyor.
Yıldıray Oğur / Karar
Birbirini tanımayan iki kişi aynı tetikçiyi azmettirip bir akademisyeni sebepsiz yere öldürtmüş
145 sayfalık Sinan Ateş cinayeti iddianamesini böyle özetleyebiliriz.
Tabii yine eksik bir özet olur bu. Bunu yaparken de aralarında özel harekatçı polislerin de olduğu 22 kişi de onlara yardım etmiş.
İddianameye göre Sinan Ateş’in eşi de savcıya sadece üç cümle kurmuş;
“Olay tarihinde öldürülen Sinan Ateş’in eşi olduğunu, olayın bütün yönleriyle araştırılmasını talep ettiği, eşinin öldürülmesi olayını gerçekleştiren tüm şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır.”
İddianamedeki en ilginç ifade ise Sinan Ateş suikasta uğrarken yanında olan ve yaralanan halasının oğlu ve bacanağı müşteki Selman Bozkurt’unki:
“Bir müddet sohbet ettikten sonra sohbet esnasında Sinan Ateş bana hitaben sahte hesaplardan sosyal medya üzerinden tehdit mesajları aldığını söyleyerek dikkatli olalım şeklinde sözler söyledi. Bir müddet sonra Sinan, Ahmet ve ben abdestlerimizi alarak saat 12:50 sıralarında üçümüz yaya olarak ofisten çıkarak Cuma namazı kılmak için Firdevs Camiine doğru yürümeye başladık.
Bir müddet sonra camiye girdik camiide Sinan Ateş benim ön kısmımda safa durdu. Namaz başlamadan Sinan beni yanına çağırarak belinden çıkarmış olduğu siyah renkli marka ve çağını bilmediğim tabancayı bana vererek “silah belimi rahatsız etti bunu beline tak” diyerek bana verdi. Ben de tabancayı belime soktum.
Bildiğim kadarı ile Sinan’ın 2 adet tabancası vardı bir tanesi ruhsatlı olduğunu biliyordum ancak diğer silahının ruhsatlı olup olmadığını bilmiyorum Cuma namazı bittikten sonra üçümüz birlikte Camiiden çıkıp ofis istikametine doğru geldiğimiz istikametten yürümeye başladık.
Olay yerine geldiğimiz esnada Sinan Ateş ve Ahmet Keçı̇k benim yaklaşık 2 metre önümde bende arkada yürüyorduk. Tam olay yerine geldiğimiz esnada saat 13:30 sıralarında sağda bulunan park halinde tahminen transit marka aracın önünden bir şahıs Sinan Ateş’in önüne geçerek elinde bulunan siyah renkli tabanca ile art arta ateş etmeye başladı. İfadede en ilginç kısım Sinan Ateş’in böyle bir cinayeti bekliyor oluşu.
Sosyal medyadan tehdit mesajları aldığını söylüyor, bacanağına dikkatli olalım diyor, camiye tabancasıyla gidiyor, tabancasını rahatsız olduğu için bacanağına veriyor.
Normal şartlarda böyle bir ifadeyi alan bir savcının ne yapması beklenir? Tabii ki Sinan Ateş’e gelen sosyla medyadan tehdit mesajlarını araştırması gerekir?
145 sayfalık iddianamede 9 yerde Ülkü Ocakları adı geçiyor. Bunlar da ifadeler. İfadelerde “Sinan Ateş’i Ülkü Ocakları eski başkanı olarak tanırım” diyenler olmasaa Sinan Ateş’in Ülkü Ocakları Eski Başkanı olduğunu da bile yazmaya gerek görmemiş savcı.
Savcıya göre öldürülen kişi “Maktulün olay tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü’nde akademisyen olduğu.”
MHP, iddianamede iki yerde geçiyor. Bunlardan birinde sanıklardan biri MHP’li genel başkan yardımcısının danışmanı olduğu iddiasını reddediyor.
Ama iddiayı niye reddediyoruz bilmiyoruz. Çünkü savcının böyle bir iddiası da, sorusu da yok zaten.
Peki niye öldürülmüş o zaman bu akademisyen?
Ona da cevabı yok savcının .
Bulduğu tek şey; “Maktulü öldürmek üzere azmettirici Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın planlama ve tasarlama yaptıkları”
Peki, biri Ülkü Ocakları’nda yöneticilik yapmış bir avukat, diğeri sabıkalı olan bu iki ismin eşazmettirici yapan ne?
Tanıştıklarına dair bir delil bile yok iddianamede. Ama ne tasadüf ikisi de aynı kişileri, aynı katili azmettirmiş.
Savcı bunların hiçbirinde bir tuhaflık görmemiş.
Üstelik iddianameye şöyle bir tapeyi koymuş olmasına rağmen:
Tolgahan DEMİRBAŞ: “Amirim bizim GB istedi de” “0505 529 20 59 telefon numarası bu” , “adres lazım bize”, “sana zahmet olmazsa”
Mustafa AYKAL: “Est bakalım reis”
Mustafa AYKAL: “Reis önceki gbye çıkıyorbu numara”
Tolgahan DEMİRBAŞ: “aynen”, “reis”, “onun ipini çekmişler”
Mustafa AYKAL: “birazdan arıyorum reis”
Amirim denen Mustafa Aykal, Ankara Emniyet Cinayet masasından bir komiser.
Eski GB dediği, Sinan Ateş.
GB genel başkan. Ülkü Ocakları Genel Başkanı.
“Onun ipini çekmişler” diyen kişi iddianameye göre azmettirici.
İpi çeken kişi peki?
Yok.
Yani özetle utanç verici bir iddianameyle karşı karşıyayız.
HABERE YORUM KAT