Gerede İHO'da "İslami Sorumluluklarımız" Konuşuldu
Bolu-Gerede’de “İHO Mezunları Neslini Yetiştirmekte İslami Sorumluluklarımız” başlıklı konu gündemi ile 23 Ağustos tarihinde toplanan mezunlar, Gerede İHO spor salonunda bir araya geldiler.
Bolu-Gerede’de “İHO Mezunları Neslini Yetiştirmekte İslami Sorumluluklarımız” başlıklı konu gündemi ile 23 Ağustos tarihinde toplanan mezunlar, Gerede İHO spor salonunda bir araya geldiler.
Programı düzenleyen GİMMED (Gerede İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği) başkanı Adem Çevik’in yönetiminde başlatılan oturum, 2000 yılı Dünya Kur’an Kıraatı Birincisi Mustafa Orhan’ın derlediği ıslah ve inşa konusuyla ilgili ayetlerin okumasıyla başladı. Ayetlerin açıklamalı meali Adem Çevik tarafından yapıldı.
Gündenle ilgili ilk konuşm Haksöz Dergisi ve Diriliş Postası gazetesi yazarı Hamza Türkmen tarafından yapıldı.
Ezilmişlik ve sindirilmişlik yıllarından geldiğimize işaret eden Türkmen, durum değerlendirmesi olarak insan, toplum ve tarih ilişkilerindeki yasalara dikkat çekildi. Kur’an’daki Sünnetullah çerçevesinden kalkarak konunun hem teorik yanıyla hem pratiğimizle ilgili boyutlarına değindi.
Türkmen, I. Dünya Savaşı sonrasında coğrafyamızın emperyal bir düzenlemeyle ulus devletlere ayrıştırıldığını belirtti. Zaafa uğrayan ümmeti Batılılaştırmaya çalışan içimizden devşirilmiş veya kimliği çözülmüş ulus devlet yöneticilerinin ifsat ve baskılarına kaştı duracak ıslah önderlerimizin, Kemalist bürokrasi tarafından tasfiye edildiğini belirtti. Türkmen 1949’dan sonra ise hem toplumsal ihtiyacın tepkisi hem dinin resmi ideoloji tarafından kullanılması veya kontrol altında tutulması için İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip Okulları’na kontrollü bir şekilde izin verildiğini söyledi.
Ama dünya ıslah hareketleri birikimiyle irtibatlı olan Ankara İlahiyat Fakültesi’nde Bosna’lı Tayyib Okiç’in, İstanbul ve Erzurum’da da Faslı-Tunuslu Muhammed Tanci ve Hindistanlı Muhammed Hamidullah’ın çabaları ile Hayrettin Karaman ve Hizmet Hareketi ekibi gibi ıslah çabalarına eğilimli bir araştırmacı ve öğretmen kadrosunun yetişmesi imkanının yakalandığını hatırlattı.
Türkiye’de Cumhuriyet kurulurken tasfiye edilen ıslah kadrolarımızın düzeyi yakalandıkça 70’li 80’li yıllarda yükselen tevhidi uyanış süreci, bu konuları irdelemek için bir atölye çalışmasını andıran İHO’larında da boy verdiğini ve 28 Şubat öncesinde partili-partisiz bir akım olarak en çok İHO öğrencilerini etkilemeye başladığını belirten Türkmen, şu vurgularda da bulundu:
28 Şubat 1997 öncesi düzene kontrollü din adamı yetiştirme niyetiyle izin verilen bu okullarda nitelik kazanmaya başlayan bir öğrenci kesimi ve nitelikli bazı öğpretmenlerimizin katkısıyla bu sınır ve planları aşmaya; Kur’an’daki itikadi ve siyasi ölçülerle bütünleşmeye; Resulullah’ın İslam’ı sosyalleştirme sünnetini günceleme eğilimine yönelim ön plana çıkmaya başladı. Bu doğrultuda İslami bilinçlenme sürecine giren öğrenciler derslerinde de başarılıydılar ve en önemli üniversiteleri kazanıp İslamcı dili yaygınlaştırıyorlardı. İşte Kemalist sivil ve asker bürokrasi bu nesil ile İslam’ın hayata yeniden döneceği korkusuna kapıldı. Ve 28 Şubat darbesinin baş hedefi İHO’ları ve başörtülü öğrenciler oldu.
Türkmen, 28 Şubat’ta Beyazıt Meydanı’nda başlatılan ve Türkiye sathına yayılan direnişin önemine ve değerine işaret ettikten sonra, o direnişin meyvelerine 3-4 seneden beri ulaşılmaya başlandığını, bu konuda Kemalist vesayetin gerilemesiyle elde edilen mevzilerin değerinin iyi bilinmesi gerektiğini, haklarımızı ve mevzilerimizi korumak için sürekli teyakkuz durumunda olmamız gerektiği belirtti.
İHO için imarından, öğrenci istihdamına, İHO öğrencilerinin haklarını savunmaktan karşıtlarına karşı adaletli bir tavır sergilemeye kadar yapılan işlerin İslami duyarlılığı ifade ettiğini belirten Türkmen, dua edilesi bu tavırlardan artık ağır ağır bilinç seviyesine geçmemiz gerektiğini vurguladı. Müzemmil Sûresi’ndeki “Resul ve Resulle birlikte olanların tertilen Kur’an okumaları” konusunun en uygun mekanlarından birisinin İHO olduğunu belirtti.
Türkmen, İHO’larını, yaşadığımız itikadi, siyasi vd. Konular hakkında Rabbimizin vahyi ile ne dediğini ve Resulünün ne yaptığını öğrenme mekanı olduğunu söyledi. Ayrıca İHO’larını, Kur’an’ın yol gösterdiği itikadi, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel konuların coğrafyasından fiziğine, tarihinden kelamına, matematiğinden biyolojisine kadar kavranma ve vahyi ölçüyle yaşanan sorunlar arasında bağ kurabilme, çözüm üretebilme yani tertil fıkhını ikmal edebilme atölyesi olarak değerlendirebilmeliyiz veya bu niteliği hedeflemeliyiz dedi. “Hepimizin sorumluluğunun bu hedefleri gözeten bir öğretmenler kuşağının oluşturulması istikametine yönelmelidir” vurgusunda bulundu. Bu konuda Ensar Vakfı ve ÖNDER merkezlerinin çabalarından kıvanç duyduğunu belirtti.
Hamza Türkmen, Akif’in Asımın Nesli, Karakoç’un Diriliş Nesli, Kutub’un canı pahasına gündeme getşrdiği dağılan ümmeti yeniden diriltecek öncü, sabikun bir Kur’an Nesli olabilmek imkanı elimizde; İHO’larını bunun en önemli aracı haline getirmek bizim olaya sahip çıkmamıza, zanni yorumları ikincil kılıp İslam’ın asıllarında anlaşarak birlikte iş yapabilmemize bağlıdır dedi.
Bolu Mebusu ve Gerede İmam Hatip okulu mezunu hafız Fehmi Küpcü de yaptığı konuşmasına 28 Şubat direnişine atıfta bulunarak başladı.
Küpcü, 28 Şubat direnişinde Beyazıt Meydanı’nda olduğunu, kendisi ve eşinin de iş konusunda mağduriyetlere uğradığını, ama tüm zulümler karşısında Müslümanların susmaması gerektiğini, haklarını en yüksek sesleriyle savunmaları gerekliliğini hatırlattı. İHO öğreniminin kendisine böyle bir bilinç kazandırdığını ifade eden Küpcü, İmam Hatip gençliğinin de bu istikamette yatiştirilmesi gereğini vurguladı.
Yine aynı okuldan hafız olarak mezun olan Gerede Belediye Başkanı Mustafa Allar, yaptığı konuşmada Gerede İHO’nun hizmet ehli hocalarını gündeme getirdi. 28 Şubat’ta İHO kapanmasın diye bazı hocalarla köy köy gezip velileri ikna ederek okula öğrenci toplamaya çalıştıklarını hatırlattı. Hocası Yusuf Şen’e Belediye Başkanlığı Seçimleri’nde tavsiye ve hayır dualarını almak için gittiğinde Şen’in kendisine şu hususu hatırlattığını aktardı: “Arapça ezan yasağı kalktığında Gerede camilerinin minarelerinden gözyaşları içinde bir vakit ezanı 6-7 defa okuduk. Müslümanları tüm dünyada birbirleriyle tanıştıran iki önemli ölçü vardır. Ezan ve selam. İslam’ı yaygınlaştırmaya buradan başlayalım, ezana ve selama kulak verelim, İslam’ın sesini güçlendirelim.” Belediye Başkanı Allar,m Şen’in bu söylediklerini, bu sesi Gerede’de güçlendirmek için en kısa zaamanda bir kız İmam Hatip okulu yapabilmek için tüm alt yapı çalışmalarını da hazırladıklarını belirtti.
İstanbul’dan geldiği için oturuma biraz geç katılan ÖNDER Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı Mustafa Şişman da 28 Şubat Süreci’nde Beyazıt Meydanı’nda üzerlerine saldıran ve pis sular sıkan zırhlı araçlara karşı yürütülen direnişin bir meyvesi olarak bugün İHO’larının imkânlı hale gelmeye başladığını belirtti.
İHO’larının liselerde 1111 sayısına, orta kısımlarda da 1888 sayısına ulaştığını ve yapımı devam eden birçok çalışmanın olduğunu söyleyen Şişman, ÖNDER’in rehberliği ile tüm İHO dernekleriyle ciddi bir koordinasyon içinde olduklarını ifade etti. İllerde gönüllülük esasına dayanan teşkilatlanmalarını bitirdiklerini, sıranın şimdide tüm ilçelerde teşlilatlanma faaliyetlerini tamamlamak olduğunu söyledi ve Gerede’deki GİMMED’in de bunlardan birisi olduğunu belirtti. Şişman İHO nesli için üretici temennilerde bulunarak konuşmasını bitirdi.
Programın son bölümünde Türkiye’de ve Gerede’de İHO nesline hizmeti geçmiş kişilere teşekkür plaketleri verildi.
Son olarak Harun Ünal kapanış konuşması ve dua yaptı. İHO’larıyla İslam’ı en iyi anlatacak bir nesil yetiştirmesi önemine işaret eden Ünal, bunun için Kur’an’ı ve Sahih Sünnet’i öne çıkartmanın ve Kur’ani kavramları doğru kullanmanın önemine vurgu yaptı. Örnek olarak da Farsça kullanım olan Peygamber lafzının Kur’an’daki Resul ve Nebi kavramlarının farklı boyutlarını ortadan kaldırıp Rabbimizin Resul ve Nebi kavramlarıyla tasnif ederek anlattığı ölçüleri birbirine karıştırdığını açıkladı. Peygamber ifadesinin üretilmiş bir kavram olarak, Rabbimizin Resul ve Nebi kavramlarıyla ayrı ayrı öğrettiği ölçüleri iç içe geçirdiğini ve bu tutumun yanlışlığını Kur’an’dan okuduğu ayet örneklikleriyle ortaya koydu.
Ünal kapanış konuşmasını, İHO’larının bir Şüheda nesli olarak yetişmesi duasıyla bitirdi. Duadan sonra okulun yemekhanesinde öğlen yemeği ikramına müteakip namaz kılındı, bahçede ve Esentepe’de sohbetler edildi, irtibat için anketler dolduruldu ve vedalaşıldı.
HABERE YORUM KAT