Gerçeker, gerçekleri söylesene!
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, HSYK kararı alındığı günün hemen ertesinde, basına bir açıklama yapmış ve şöyle demişti: “1. Başkanlık kurulunda konuyu değerlendirdik ve HSYK'nın kararlarının hukuka uygun olduğuna karar verdik. HSYK'nın aldığı kararın da takipçisi olacağız."
Hukukçuların bile başı dönüyor. Yok; “Başkanlar Kurulu”. Yok; “Birinci Bakanlık Kurulu”. Yok; “Ceza Genel Kurulu”! Yok; “Hukuk Genel Kurulu..”
Vatandaş ne bilsin, Birinci Başkanlık Kurulu denilen kurulun kimlerden oluştuğunu? Birinci Başkanlık Kurulu deyince, zannediliyor ki, Yargıtay tümü ile o görüşte!.
Sonrasında ortaya çıkıyor gerçek. Tam bir hafta sonra..
17 Şubat’ta yukardaki açıklama yapılmıştı.
24 Şubat’ta gerçek ortaya çıkıyor.
11.Ceza Dairesi Başkanı “Ben o karara katılmadım.Görüşmede bile bulunmadım..” diyor. 9.Ceza Dairesi Başkanı hakeza.. Sadece kendi adlarına değil, 7’şer üyeli daire adına bu açıklamayı yapıyorlar.
Şimdi gerçek ortaya çıktı işte..
Ne imiş gerçek? “Yargıtay Başkanı; genel olarak değil, sadece 8 kişinin katıldığı bir kurul olarak, HSYK’ya destek veren açıklamayı yapmış!
Hani o sekiz üyeyi çıkarıp karşımıza, sorma imkanı verseler, onlar da yan çizecekler ya..
Biri diyecek ki, “Ben ceza işlerinden ne anlarım canım.Ben kira, alacak verecek davalarına bakan dairenin üyesiyim. Benim ceza konusunda bilgim yok ki, görüşüm olsun”. Diğeri diyecek ki; konu ile ilgili olarak, ilgili ceza dairesi bir karar verdiğinde, itiraz halinde dosya Ceza Genel Kurulu’na gelir.Ben Ceza Genel Kurulu üyesiyim. Şimdiden görüşümü açıklarsam, yarın dosya Ceza Genel Kurulu’na geldiğinde, nasıl oy kullanabilirim ki?”
Evet, işin gerçeği bu..
Görüldüğü üzere, Hasan Gerçeker’in iddia ettiği gerçekler ile esas gerçekler arasında dağlar kadar fark var!
SayınGerçeker’in açıklamasında şu cümle de çok ilginçti: “HSYK’nın aldığı kararın da takipçisi olacağız!”
Yani? Yani nasıl takip edeceksiniz? Arasıra AdaletBakanı’nı arayıp, “Ne oldu o karar? Kararı yerine getirin, yoksa biz ne yapacağımızı biliriz” mi diyeceksiniz. Veya, HSYKBaşkanvekili’nin yaptığı gibi, yeni savcıları arayıp, “Adın ne senin? Sicilin kaç?” mı diyeceksiniz.
Atlamış olanlar için hatırlatalım. Erzincan Başsavcısı’nın evi aranırken, HSYKBaşkanvekili Kadir Özbek beyefendi, arama yapılan evi telefonla arıyor.Evdeki yenge hanımla görüşüp, aramayı yaptıran savcıyı telefona vermesini istiyor. Telefona gelen savcı, kendisini tanıtıyor, yapılan işlemi söylüyor. Hani bunları söylemesine de gerek yok, “Ben hakim kararı ile hareket ediyorum.Hakim kararı, ev aranacak diyor.Ben de aramaya müzaheret ediyorum” deyip, telefonu kapatması lazım. Kapatmamış..
HSYKBaşkanvekilimiz ne yapmış?
Savcının ismini duymamış gibi numara yapıp, “Senin sicilin kaç bakayım” demiş.
Vay canına sayın seyirciler.
2010 Türkiyesi’nde, Başbakanın dünürü, dayak yiyor, polise sormuyor: “Senin sicilin kaç bakayım” diye.. Ama HSYKBaşkanvekili, bir savcıya, hakim kararı gereği arama yaparken soruyor: “Senin sicilin kaç bakayım?” Arkasından da, o sicilli savcıyı üç arkadaşı ile birlikte, defterden siliyor. Ve bu başkanvekili, bugün hâlâ o koltukta oturuyor! O, koltukta oturduğu gibi, YargıtayBaşkanı da, sicil soran HSYK Başkanvekiline destek çıkıyor!
Yoksa Gerçeker de mi, “Bir telefon gelir, ‘sicilin kaç’ diye sorabilirler” diye çekiniyor?
Kimden mi? Derinlerden bir yerden canım!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT