Gerçeker, bu gerçekleri bilmiyor mu?
Ben isterim ki; özellikle hukukçular, çifte standartlı olmasınlar.
Bir yerde söylediklerini, diğer yerde inkâr etmesinler.. İnkâr edici nitelikte bir görüşe imza atmasınlar..
Bir bütünlük içinde kanaatlerini açıklasınlar.
Siyasi mülâhazalarla çelişkili fikirler ortaya koymasınlar.
Örnek hukukçumuz kim?
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker!
YARSAVÜyesi olduğu bilinen Hasan Bey, EPDK’ya seçilen yeni üyelerin yemin töreninde, çeşitli konularda görüşlerini açıklamış!
Mesela ne demiş?
“12 Eylül Anayasası ile yargı bağımsızlığının geri götürüldüğü, gittiği gerçeği ortadadır.”
Bu birinci tesbit..
Demek ki, 12 Eylül Anayasası ile, yargı bağımsızlığı, daha önce olduğundan, daha geriye götürülmüş!
12 Eylül’den önce, 1961 Anayasası’nın yürürlükte olduğunu hiç hatırlatmaya gerek yok tabiî..
Bu tesbitten sonra, aynı Yargıtay Başkanı, şunları söylüyor: “TBMM'nin oraya (HSYK’ya) üye seçmesi, yargının siyasallaşmasına neden olur kaygısı duyuyoruz.”
Şimdi bu cümleyi sarfeden bir hukukçunun, ya 1961 Anayasası’nı hiç bilmemesi gerekir.. Ki böyle bir bilgisizliği, Yargıtay Başkanı’na atfetmek doğru olmasa gerektir.
Ya da, bu görüşü serdeden hukukçu, “kendi içinde çelişkili görüşlere sahip” demektir..
Sizce de öyle değil mi?..
1961 Anayasası’nda, Yüksek HakimlerKurulu’nun üçte bir üyesini TBMM seçiyorsa, ve bu sistem 10 yıldan fazla süre yürürlükte kalmış ise, Yargıtay Başkanımız bu sistemin “yargının siyasallaşması”na sebebiyet vereceğini nasıl söyleyebilir?
Hem de, konuşmasının hemen başında, 12 Eylül’ü eleştirip, 12 Eylül öncesindeki sistemi övmüş iken!..
Dahası; 12 Eylül sisteminin, yargının bağımsızlığına zarar verdiğini söylemiş iken..
Meclis’in Hakimler Yüksek Kurulu’na (HSYK’ya) üye seçmemesi güzel bir sistem ise, 12 Eylül bunu getirdi... Bugünkü sistem, 12 Eylül’ün eseri.. Bugünkü sistem güzel ise, 12 Eylül’e; darbecilere teşekkür edin..
Ama, 12 Eylül’e karşı çıkıp, önceki sistemin daha tarafsız ve bağımsız yargı öngördüğünü iddia ediyorsanız, Meclis’in yüksek kurula üye seçmesi için Anayasa’da değişiklik yapılmasına niye itiraz ediyorsunuz?
Çok açık bir çelişki içinde Yargıtay Başkanı..
Ama laf kalabalıklığı içinde, birbiri ile taban tabana zıt bu iki görüşü bir arada savunabiliyor, karşısındakilere de bu çelişkili tavrı normal gibi gösterebiliyor..
Bir yanlışı daha var Sayın Gerçeker’in..
“Askerî Yargıtay’ın kaldırılması yönünde düşünceler var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine de şöyle cevap veriyor Sayın Gerçeker: “Bu noktada çeşitli görüşler olabilir. Dünyada çeşitli sistemler bulunmaktadır. Bütün bunların bütünlük içinde ele alınıp değerlendirilmesi gerekir.”
Nasıl ama?
HSYK’nın yapısı söz konusu olunca, tek görüş var!
Sanki tüm dünya ülkelerinde, meclisler bu kurula kesinlikle üye seçemiyorlar!
Bütün çağdaş ülkeler, o kurula Meclis’in üye seçmesini, “yargının siyasallaşması” olarak görüyorlar. Ama sıra Askerî Yargıtay’a gelince, tek görüş bitiyor, devletlerarasında farklı görüşler ortaya çıkıyor!
SayınGerçeker’in verdiği izlenim bu..
Ya gerçek ne?
Gerçek şu: Çağdaş tüm devletlerde, Askerî Yargıtay diye bir yargı organı yok..
Çağdaş devletlerde bu konuda bir tartışma falan da söz konusu değil.
Yine çağdaş devletlerde, hakimler için oluşturulan yüksek kurula, Meclis’in üye seçmesinde bile tartışma yok.. Ama yarısı, ama dörtte biri Meclis tarafından seçiliyor. Üye sayısı değişken ama, Meclis’in üye seçmediği yüksek hakim kurulu, batı ülkelerinde hiç yok.. Buna rağmen, Hasan Bey ısrarla karşı çıkıyor bu yöndeki değişikliklere..
İşte böyle.. Yargıtay Başkanımızın çelişkileri, yanlışları bu kadar net.. Bu kadar vahim..
Ne diyelim, belki bir gazeteci canlı yayında bu soruyu kendisine sorar da, çelişkinin gerekçesini de öğreniriz Sayın Başkan’dan!..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT